2. Bölüm

5.8K 414 86
                                    


~Sa.

Ayse_chucky ithafen...

Karakterleri sizin hayallerinize bırakıyorum.

İyi okumalar...


Sabah saat daha 10:00'da Irmak sağolsun beni sıcacık yatağımdan kaldırıp Cafeye çağırmıştı. Beraber kahvaltı yapmıştık ve şimdi ise o kahvesini içerken ben limonatamı yudumluyordum.
Ben genelde soğuk içecekleri tercih ederim Irmak ise sıcak olanları.

"Rüya aşkım" ah! Bana böyle seslenmesinden nefret ediyorum. Onu kaç kez uyarmama rağmen hala bana öyle hitap etmesi sinir bozucuydu.
"Irmak, bana şöyle seslenme. Duyan birisi bizi lezbiyen sanabilir."Güldü ve
"Saçmalama, bir şey söylicem."
"Söyle."
"Benim kahvem bitti sende limonatanı bitirde kıyafet bakmaya gidelim." Buraya ne zaman geleceğimizi merak ediyordum.
Onunla ne zaman bir alışveriş merkezine gelsem hayatta kıyafet almadan dönmez.
"Bitti. Gidelim o halde."

______________

"Ohaa! Rüya, şu mağzayada girelim vitrindeki elbiseye bayıldım!"
Artık sayısını bilmediğim mağzaya giriyorduk.
"İyi ama bu son olsun."
"Tamam ya hadi gel" diyip beni peşinden sürükleyip koşturan Irmağı alkışlıyoruz.

"Pardon, bakarmısınız?"
"Buyrun hanımefendi"
"Şu vitrindeki siyah elbiseyi denemek istiyoruz"
"Tabi gelin ben size yardımcı olayım" istiyoruz? Kendisine almicakmıydı
"Irmak sen kendine almıyor musun beni niye karıştırdın?"
"Beraber giyeriz işte n'olcak"
"Elbise nasıl bişey peki"
"Tam senlik siyah.. Sırt dekoltesi var kol kısmı uzun ve biraz kısa, çok güzel."Evet siyah rengini severdim ve onun zevkine de güveniyorum.

Görevli kadın elbiseden iki tane getirip bize verdikten sonra kabinlere gittik.
Aynı kabine girmiştik çünkü Irmak bana elbiseyi giymemde yardım edecekti.

Elbiseleri sonunda giymiştik
"Kanka varya acayip sexsy oldun erkek olsam yavşardım valla" dediğinde bende güldüm
"Salak"
Ellerimi dalgalı saçlarımdan aşağıya doğru elbisede gezdirdim. Fazla kısaydı normal bir zamanda giyemezdim. Keşke görebilsem... Keşke.

"Evet bebek, selfie timeeeeee!" şapşal ya ama seviyorum bu hallerini. Canım benim.
"Elini beline koy bakalım." dediklerini yaptım beni şekilden şekile sokarak galeriyi fotoğraflarımızla doldurduktan sonra artık mağazadan çıkmıştık.
Irmak tam bi fotoğraf delisiydi, onunla yaptığımız herşeyi çeker ve anı olarak saklardı. Tabi bende.
Bazılarınıda hem benim hemde kendi instagramında paylaşıyordu.
Evet instagramım var Irmak sağolsun,
benim yerime o kullanıyordu ve bana olanları anlatıyordu.

Alışveriş merkezinden çıktıktan sonra
Yolda kol kola eve doğru ilerliyorduk.
Havada biraz soğuktu.
"Ayy kanka ya bu elbise şu ana kadar aldığım en güzeli. Artık özel bir yere giderken beraber giyeriz."
Kıkırdadım.
"Benimde öyle heralde, çünkü bütün elbiselerimi neredeyse hep seninle alıyorum."güldü.
"Taksi falan mı tutsak ya kıçım dondu."
"Pardon canım taksiye nasıl binicez üzerimizde bi gram para kalmadı hepsini elbiseye ödedik. Adamın taksisine öpücükle mi binmeyi planlıyorsun."
"Sen bana sürtük mü diyosun lan."
"Yok estağfurullah" dediğimde yolun ortasında kahkaha attık. Milletin gözlerini üzerimizde hissettim ama umursamadım. Artık tavana kuvvet.

"Saat kaç?" diye sordum.
"04:00."
"Hmm neredeyiz" Soğuk gitmişti ve havada tatlı bi rüzgar esiyordu.
"Eve yaklaştık parkın oradayız."
"Burada ayrılıyoruuuz"
"Evet ama istiyorsan eve kadar yanında geliyim"
"Gerek yok ilk defa tek gitmiyorum Irmak"
"Peki madem görüşürüz aşkım" diyerek yanağımdan öptü
"Bak yaa" gülerek uzaklaştı.

Artık ben ve deyneğim sokakta yalnızdık.
Kulaklığımı taktım ve sesli aramadan şarkı listeme girerek 'Gel Hayalim - Bilal Sonses' dinleyerek yolda ilerledim
(Multimediada)
Bilal Sonses in sesi gerçekten çok güzeldi ve onun şarkılarını dinlemeyi seviyordum.
Benim sesimde güzeldi. Babamın da öyle.
Eskiden babamla birlikte hep şarkılar söylerdik, ama herkesin yanında söyleyemiyorum yani bi tür heyecan gibi birşey ama ondan çok başkalarının yanında söylemeyi sevmiyorum. Bana özel olanların yanında söylüyorum.
Irmak gitar çalmakta iyiydi. Bazen o çalarken ben söylerdim. Şarkı söylemek beni rahatlatıyordu. Ruhumu rahatlatıyor

Şarkıyı mırıldanarak yürümeye devam ettim tabiki 'değnekle!' önümü kontrol ederek.
Biraz daha ilerledikten sonra bir köpeğin havlama sesini duydum. Köpekler.. Onlara karşı çok büyük bir sevgi vardı içimde köpekleri seviyorum.
Sesin geldiği tarafa doğru ilerledikçe havlama sesleri daha da anlaşılıyordu.
En sonunda değneğime çarpan şeyle köpeğin hafif inlemesini duydum.
Ayy, yanlışlıkla değneği onun patisine bastırmış olmalıyım.
Yavaşça yere eğildim ve değneğide yere bıraktım. Ellerimle köpeği bulmaya çalışıyordum ki ellerim yumuşak bi tüğe denk geldi. İki elimle köpekciğin yüzünü avuçlarımın içine aldım hafif inlemesi keyif alır hale gelmişti. Köpeklerin hissi kuvvetlidir ve o da onu sevdiğimi anlamış olmalı. Kafasının üstünü okşayarak
"Çok özür dilerim seni göremiyorum. O yüzden canını acıttım" elimi yaladı ama tiksinmedim, bu gıdıklamıştı. Güldüm.
"Beni affetti mi ufaklık?"

____________

Aras Karayel'den

Hava sabah ki haline göre gayet güzeldi.
Bende biraz dolaşmaya çıkmıştım.
Evde oturup o mal Burak'ın insanı intihar ettiren esprilerini dinlemeye katlanamazdım.

Dolaşmak daha iyi hissettiriyordu.
Aynı zamanda fotoğraf makinemide yanımda getirmiştim etrafımda gördüğüm güzel şeyleri çeker sonrada onları çizerim. Evet, güzel resim yapıyorum. Annem ölmeden önce onunla hep çizim yapardık ve odamın duvarlarına asardım. Şimdi ise yaşadığım bu boktan hayatta canım sıkıldıkça evimde kendime ait odama kapanır ve çeşit çeşit resimler çizerim.
Bi tür sitres atmak denebilir. Bunuda sadece Burak ve Can biliyor.

Denizin kenarında Can'ı görünce durdum. En son Ece yani sevgilisiyle buluşacağını söylemişti. Burada ne işi vardı?
Arkası bana dönük bi şekilde arabasına yaslanmış telefonla konuşuyordu.
Ona çağırdım
"Can!" bana dönünce telefondaki kişiye birşeyler söyledi ve sonra kapattı.
"Ha." bu nasıl cevaptır ya yemin ediyorum gerizekalı yanına gittim
"Napıyosun lan burda Ece'nin yanına gitmicekmiydin yoksa Burak tan kurtulmak için bizi mi kekledin?"
"Yok ya buluşcaktıkda annesiyle biyere gitmesi gerekiyormuş." Kafamı denize çevirdim gökyüzünün rengini çalan denize
"İyi."
"Sen napıyosun burda. Elinde fotoğraf makinesi olduğuna göre yine bişeyler çizeceksin galiba" tekrar ona döndüm
"Öylesine kafa dağıtmak için" Çenesini kaşıdı ve cebinden arabanın anahtarını çıkardı.
"Anladım, bende yiyecek birşeyler alacağım şu aşağıdaki marketten, işin bittiyse gel bırakim seni" Elimdeki makineyi göstererek
"Sen alacağını al bende birazdaha bakim işin bitince çağır beraber gidelim." Arabanın kapısını açtı ve
"Tamam." dedikten sonra gazı gökledi.

Bende yolun aşağısına doğru ilerledim
Bi kaç fotoğraf çekmiştim. Ama yolun aşağısında bi barınak vardı belki oradan güzel şeyler çıkartabilirdim.
En sonunda barınağın sokağına geldiğimde benim biraz uzağımda olan bi kız gördüm orta boylarda olan golden cinsi köpeği seviyor ve arada ona birşeyler söyleyerek gülüyordu köpeğinde bundan keyif aldığı belliydi.

Açıkçası bu çok güzel bi kareydi.
Biraz daha baktığımda kızın hemen yanında bi değnek gördüm ama sıradan değildi bu körler için olan değnekti.
Kıza baktığımda ise köpeği seviyor ve içtenlikle gülüyordu ama köpeğe değilde karşıya bakıyordu. Yani.. Kız kördü.
"Aras!" Can'ın sesiyle ona döndüm.
Arabanın camından bana gelmem için hareket yapıyordu. Tekrar önümdeki güzel kareye döndüm ve onların fotoğrafını çektim. O Kız...
Kör olmayı haketmiycek kadar güzel bakıyordu....






Nasıldı???

Yine gece yazıyorum. Bidahaki bölümde görüşürüz. :))











Sin Fin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin