Bölüm 20

1.1K 92 39
                                    

''Aklını başına devşir! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin Hilal?'' Zarife'nin bağırışıyla Hilal ilk başta irkilse de sonra kendini toparlayıp o da arkadaşına aynı karşılığı verdi.

''Oradan divane gibi mi gözüküyorum? Kararım kati!'' Zarife, sokağa doğru bakıp burada bunu tartışmanın ne kadar yersiz olduğunu düşünüp kızı kolundan çekerek eve doğru itti. Valizi de kapının oraya koyduktan sonra kapıyı örttü, kolunu ovuşturan Hilal'e şaşkınca baktı.

''Ailenin haberi var mı bundan?'' Hilal dalga geçer gibi güldü, sonra gülüşü yüzünde soldu. ''Aile mi?'' diye mırıldandı, bunu Zarife duymadı.

''Kaç yaşına geldim Zarife, kendi kararlarımı kendim verebilirim.'' Başını inatla dik tuttu Hilal, Zarife şimdi kızın yüzüne öyle bir tokat geçirmek istiyordu ki. O tokatla Hilal'i vazgeçiremezdi, bunun farkındaydı Zarife ama kendine gelmesini istiyordu kızın. Bir an önce aklını başına alıp, laflarını tartmasını!

''Sen Atina'yı Aydın sanıyorsun herhalde Hilal! Yunanlıların burayı işgale geleceğinden bahsediliyor, senin kılın kıpırdamıyor öyle mi? Tek derdin Leon öyle mi?'' Hilal, kızın kendisini bu kadar iyi tanımasına lanet etti, ne olursa olsun Atina'ya gitmeliydi. Orada neler olduğunu bir şekilde buraya ulaştırmalıydı.

''Öyle!'' Diye bağırdı Hilal, Zarife'yle o kadar yüksek sesle konuşuyorlardı ki Fedor sandıkları kapatmayı bırakıp aşağı indi.

''Kimi kandırıyorsun sen Hilal?'' diyerek dişlerini sıktı Zarife, Hilal de yaptığının gayet bilincinde öylece kızın kızgın ifadesine bakıyordu.

''Senin keyfin yerinde tabii,'' Bunu derken Fedor'u gösterdi, sonra hiddetle döndü Zarife'ye. ''Sevdiğin yanında.'' Zarife gözlerini kırpıştırdı Hilal'in dediğiyle, gözleri hafif Fedor'a kaysa da hemen toparlandı.

''Neden böyle olduğunu öğrenmek istiyorum Zarife, bunda ne var?'' Zarife de Hilal de birbirine dolu gözlerle baktılar. Zarife, biliyordu ya arkasında başka bir şey vardı bunun lakin çok irdelemek istemedi. Kaç yaşına gelmiş, inatla sevdasını sürdüren kıza engel olmak gelmedi içinden. Elbet su yüzüne çıkardı diğer amacı, tabii böyle bir amaç mevcutsa.

Hilal ise Zarife'nin artık kendisine karşı çıkmayacağını gözündeki ifadeden anlamış, çatılan kaşlarını gevşeterek ifadesini yumuşattı. Daha dün akşam yaşananları hatırladıkça, içindeki heyecan giderek katlandı. Bütün gece düşünüp, fikrini de zikrini de darmaduman eden olay yeniden aklının bir köşesinde yankılandı.

Matbaada yazısının son kısmını tamamlamış, gün doğmadan basması gerektiğinin farkına derhal varınca Hilal, elini hızlı tuttu biraz daha. Halit İkbal mahlasını sonuna ekleyecekti ki, kendisi dışında birinin daha matbaada olduğunu anlayınca kağıdı arkasına doğru ittirdi.

''Yüzbaşı-'' diyebildi sadece, adamın gözlerindeki şaşkın ifade arkasında sevinç parıltıları taşıyordu.

''Gecenin bu vakti, buralar tekin olur Hilal. Nedir acelenin sebebi?'' diye sordu kıza ama çoktan anlamıştı olayın özünü.

''B-bugün Yunanın İzmir'i işgale geleceğini duydum. Evde içim içime sığmadı-'' Yüzbaşı kızın anlık dalgınlığından yararlanıp arkasında sakladığı kağıdı alıverdi bir çırpıda. Hilal'in bir şey demesine fırsat vermeden, gülümseyerek göz gezdirdi yazıda.

''Tam da bu sırada Halit İkbal sana bir yazı ulaştırdı.'' Aslında çekinecek bir şey olmasa da, Hilal övülmeyi çok sevmediğinden, böyle bir şeyi riya için yapmadığından bilinmemesi taraftarıydı lakin, bir sırdaşı olacak gibiydi.

AhuzarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin