Bölüm 36

736 44 32
                                    

''Hoş geldiniz, efendim. Uzun bir yoldan geliyorsunuz, odanız hazır.'' Hilal ve Leon yan yana karşılarındaki hizmetçiyi, Kayla'yı, dinliyorlar, bir yandan da yeni yaşayacakları yer olan bu konağı göz ucuyla süzüyorlardı. İzmir'e sadece ikisi gelmiş, aralarındaki soğukluğu Kyria hissetmiş olacak ki onların önceden gidip baş başa, hem de Hilal'in özlemini çektiği yerde kalmalarına vesile olmuş, böylece ne kadar belli etmemeye gayret etseler de aşikâr olan o gerginliğin azalacağını hatta bitmeye yüz tutacağını düşünmüştü. Oğlunun ağzını aramaya kalksa derhal konuyu değiştirdiğinden, gelininde de aynı durum nüksettiğinden Veronica onları yalnız bırakmanın en güzel bu şekilde olacağını düşünmüştü. Bu gerginliğin aslını bilmediği için kendince hayallere kapılmış, basit bir şey sanıp iki hoş vaktin kâfi geleceğini düşünmüştü.

Leon Atina'daki son gecelerinde fark etmişti ki, Hilal'e karşı ne kadar mesafeli davranmaya uğraşırsa uğraşsın bütün uğraşları son buluyordu kızın bir dokunuşuyla. Bu yüzden gemi yolculuğu boyunca Hilal'den uzak durmaya çalışmış, hatta neredeyse ondan kaçmış, ortak alanlarda edindiği birkaç dostuyla gemi yolculuğunun birkaç gecesini geçirmiş, diğer günler ise çoğunlukla ya denizi seyretmiş, ya da uykuya teslim olmuştu. Çok uzun bir yolculuk olmasa da, bazı geceler, tam da duyguların bastırdığı, iyice duygusallaştığı geceler Leon kamaraya gittiğinde koltukta uyuklayan, ısrarla yatağa geçmeyen Hilal'i görünce ona olan şefkati ağır basıyordu ve neredeyse onu kucaklayıp yatağa götüresi geliyordu. Sakin bir kafayla düşündükleriyle, geceleri, biraz da alkolün verdiği yumuşamayla nasıl da farklı oluyordu Leon. Aslında İzmir'e gitmesi mantıksızdı, zira Hilal ile bir gelecek düşünemiyordu artık çünkü Hilal'e karşı öfkeliydi ve öfkesi ne zaman ağır basıyorsa, o vakit bu tehlikeli vakitler geçtiği gibi yollarının ayrılacağını düşünüyordu. Daha doğrusu kendini kandırıyordu çünkü Leon, Hilal'den ayrı kaldığı yedi sene boyunca hiç yaşamamış, nefes alamamış, hiç Leon olamamış gibiydi. Hilal'siz bir geleceği aklı pek kesmese de, Hilal'e karşı böyle saf duygular hissederken Hilal'in ona verdiği zehir hükmünde olmuştu ve düşünmeyeceğini de düşündürtmüştü adama. Gemi yolculuğunun yorgunluğunu üzerinde bütün bütün hissediyordu, çünkü hiçbir yolculuğu bu kadar uzamamış, fiziken olduğu kadar fikren de adamı hırpalamamıştı. Hilal'den kaçmaya çalışması, onu görmezden gelmeye gayret etmesi, Hilal'in de aynı kendisi gibi davranmaya çalışması omuzlarına yük olmuştu adamın ve şimdi şöyle bir rahatlayıp derin bir uykuya dalmazsa hiç toparlanamayacak gibi hissediyordu.

Hilal'in ise tek dayanak noktası İzmir'e gidiyor oluşuydu. Kendisini görmezden gelen bir eşle yolculuk ediyor ve bir nevi yanında hapis hayatı yaşıyor olsa da, ki bu hapisten de beterdi zira Hilal kendisini çöp gibi hissediyordu, Selanik'ten göç etmeye mecbur kaldıklarında onları sarıp sarmalayan, vatanı İzmir'e sonunda kavuşuyordu ve vatanına hiç benzemeyen Atina'dan kurtuluyordu. Bu sebepler Hilal'in dayanağı olmuş, Leon'un bu tavırlarına sabretmesine sadece bu güzel düşünceler yardım etmişti. Annesini, babaannesini, ablasını ne de çok özlemiş, günler geçtikçe burnunun direği sızlar olmuştu kızın. Onlara sarılacağı anı hayal etmekten uyuyamıyor, sürekli ufka bakıp onların orada olduğunu düşünüyor ve o ufka doğru ilerlemek kızın içindeki bütün çocuksuluğu çıkarıyordu. Sadece ailesini değil, Esma'yı, Cezmi'yi, Lütfi'yi, Osman'ı, Hasan Abisini ne de çok özlemişti Hilal. Onlara kavuşuyor olması, aynı evvelde ne yapıyorlarsa, hepsinin içinde kaybolacak olması ne de mutlu ediyordu Hilal'i. Leon'u bile görmezden gelebiliyor, çoğu zaman kamaradaki pencereden dışarıyı seyrederken uyuyakalıyordu yolculukta. Gemiden inip de toprağa ayağı bastığı gibi sevinçten ağlamaya başlamıştı Hilal, onları konağa götürecek olan faytona kadar zor yürümüş, Leon destek olmaya çalışsa da yardımını geri çevirmiş, heyecanla, sanki yeni yürümeyi öğreniyor gibi ilerlemişti. Hep şükretmişti attığı adımlar boyunca, her gözyaşıyla dili tek bir şeyi zikretmişti. Çok şükür Allah'ım, çok şükür.

AhuzarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin