Bölüm 41

995 56 107
                                    

Dışarının sıcaklığına karşı nasıl da soğuktu şu hastane koridorları ve nasıl da titriyordu Leon'un vücudu değil de yüreği; gerek korkudan, gerek endişeden, gerekse pişmanlıktan. İzmir'e geldiklerinde bir şeylerin düzelmesini umarken her şey o kadar sarpa sarmış, her şey öylesine kötüye gitmiş ve bu kötülük Hilal'i yutmak için çabalıyor, buna engel olmak isteyen Leon ise aynen böyle hiçbir şey yapamıyor, eli kolu bağlı, tam Hilal'in odasının karşısındaki sandalyede oturuyor, bu boş hal iyice canını sıkıyordu.

48 saat bekleyeceğiz, diyeli sadece 3 saat geçmiş, o sırada Hilal'in annesinin öfkeli sözleriyle karşı karşıya kaldıysa da doktorun dedikleri o kadar acıtmış ve bekledikleriyle karşılaşmak Leon'u o kadar bu dünyadan koparmıştı ki tepki bile verememişti kadının dediklerine. Evlilik oyunu, demişti aralarındaki bu güzellik için. Ne kadar basitti herhangi biri, gerçi herhangi biri derse ne kadar ayıp etmiş olurdu ama kızını o kalabalık arasında tek bırakan biri için ne söylenirdi, için her şey, hiç yaşadıkları zorluklardan, arada ayrı kalmak zorunda kaldıkları, ikisinin de bir kenara savrulduğu, belki kendilerini unutmak zorunda kaldıkları fakat her ne kadar gençlik hevesi diye adlandırmaya çalışsa da çevresi, hiç öyle olmayan, bu hisleri korumak, vuslata ermek ne kadar için nasıl direndiklerinden habersizlerdi.

Leon kadının bakışlarındaki, o kahverengi gözlerde neredeyse patlayan öfkeyi gördüğünde, işte gerçekten öfke böyle bir şey diye düşündü. Leon kadar Hilal'in annesi de kendini suçlu hissediyor olmalıydı ki, şimdi bir sorumlu, bir sebep perdesi arıyorsa da bulamıyor, bu bulamamak hali kadını çıldırtmış olacak ki belki şimdi kızını mutlu etmeyen ama sırf bu mutluluk için Atina'ya kadar gelen Hilal'in evliliğini bir oyun olarak görüvermişti.

Gerçi karşısındaki her kimse, ister bütün dünya karşısına geçsin, Hilal uyanıp da iyiyim demediği sürece hiçbiri umurunda değildi Leon'un ve olmayacak, bu sefer elinden kaymasına izin vermeyecek, şimdi bu kadar fena olmasının altında yatan sebepteki gibi, o Hilal'in kendisini boğmaya çalışması gibi, o olaydan sonra kız nasıl ellerinden su gibi sıyrıldıysa, şimdi onu asla bırakmayacaktı.

O gün, Hilal Leon'u geride bırakmayı göze koyup da ölmeyi göze aldığı gün, Leon anlamadıysa da nedenini, sonra sonra, Hilal'in o git gelli hallerinde, bir öyle bir böyle vaziyetinde, fakat yine de bir gülümseyişiyle adamın kalbini ısıtan Hilal, o günden itibaren uzaklaşmıştı Leon'dan ve Leon bu uzaklığın sebebini çok sonra anlamış, o sebebe günler boyu lanet etmiş, fakat şimdi bu korkuların altında yatan sebepten beridir Hilal'den uzak olduğunu anlıyor, birbirlerinin tenlerinde soluklanmaları hallerinde bile aslında o iki ruhun nasıl boğulduğunu hissediyor ve daha öncesinde neden şimdi bu düşündüklerini göz ardı ettiğini, belki bir şeylere geç kalmadan fark ederse şu vaziyetten daha iyisi olacağını bilmek dahi Leon'un kalbini acıtıyordu.

Gözlerini yorgunlukla kapadı, keşke sadece fiziksel olarak canı yansaydı, oysa bu acı daha fazlasıydı. Hilal'in oynamayı çok sevdiği saçlarının diplerinden tut, ta parmak uçlarına kadar sızlıyordu her tarafı ve nasıl bir sızıysa o kadar yakıyordu ki adamın canını, sanki oturduğu sandalyeyi bile ona batar vaziyete sokuyordu fakat ne kadar acıyorsa canı, diğer hiçbir acıyı hissedemiyor, belki elindeki yaradan, kolundaki sıyrıklardan kaynaklı acı, ağrı şimdi bu bedenini saran, kaybetmek korkusuyla harmanlanmış o acının yanında bir hiç olduğundan mıdır ki Leon hiçbirini fark etmiyordu?

Gözlerini kapadığı gibi onların da sızladığını, artık ne vakittir kapanmıyorsa o gözler, hissetti. Kaşları hafif bükülmüş, yüzünün ifadesinden anlaşılıyordu ki gözleri kapandığı gibi Hilal'in hayaliyle alakadar, belki geçmişi, o güzellikleri anımsıyordu. Hilal'in gülümseyişi, gülümsediği vakit kısılan gözlerini, o kendine has cilvesini, ah o Leon'un aklını alan cilvesini, çiçek demesine sebep olan o esmasını gözünün önüne getiriyor, sanki çok uzaktaymışçasına, o güzellik gözünde canlandığı gibi eli kalbinin oraya gidiyor, onun sızlamasına dindirmek ister gibi eli orada kalıyordu.

AhuzarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin