1.Bölüm

355 102 218
                                    

Başladığınız saati buraya park ediniz.❣

Medya; Özde Öztürk

Hayatım sıradanlık kavramını yitirip her gün bir öncekinin kopyası olma metoduna geçtiği bir vakitte okulun koridorunda, her zamanki köşemde pinekliyordum. Pineklemek dediğime bakmayın aslında burası tamamen benim özel yaşam alanım olmuştu. Gerçeğe bakarsak burada geçirdiğim vakit evde geçirdiğim vakitten daha çoktur, buna sebep olan sistemi es geçmezden edemezdim. Bir elimde on birinci sınıf olmanın verdiği bedel olan test kitabım, diğer elimde yanımdan ayırmaktan korktuğum romanım vardı. Okulun en sevdiğim tek kısmı cam kenarlarına kalorifer koymuş olmalarıydı. Bu kalorifer sadece sınıfta değil koridorda vardı ve işte asıl sevindiren kısım burasıydı. Koridorda cam kenarının hemen bitişiğindeki kaloriferin üzerine bağdaş kurup otururken yanımdan iki kız hararetli bir dedikoduyla geçtiler.

"Hiçbiri hakkında bilgi alamamak beni deli ediyor tek bildiğimiz isimleri."

"Bence ona da şükredelim düşünsene onu bile bilemiyoruz, bu tam bir fiyasko olurdu." sarışın kızın dediği cümleye arkadaşa sahte bir gülüş atıp devam ettiler. Bir saniye o cümleye sahiden gülmüş olamazdı değil mi? Ya ben galipten sesler duyuyordum ya da yaşadığım an hayal ürünümdü.

"Haklısın Çisem'cim buna da şükredelim ama ben elbet bir şeyler öğreneceğim."

"Nasıl yapacaksın bunu?"

"İzle ve gör." sonra koridordan hiç hain bir plan yapmamış gibi çekip gittiler. Elbette kimin hakkında bilgi alamadıklarını biliyordum ama konunun yüzde beşlik kısmı bile ilgime girmiyordu.

"Seni burada bulacağımdan emindim." test kitabına dalmış soru çözerken yanıma ne zaman geldiğini anlamadığım Rüya sayesinde uyandırıldım.

"Sana sessiz yaklaşma diye birçok kez uyardığımı hatırlıyorum." beni hiç tınlamayıp yanımdaki kalorifere oturdu benimkinin aksine gayet hanımefendi bir oturuştu.

"Boş ver şimdi onu, yeni haberleri duydun mu?" kalemi şakağıma dayayıp düşünüyormuş gibi bir ifade çizdim.

"Çisem ve Ayça kardeşlerin grubun peşinde olduğu haberini mi?" yüzündeki hayal kırıklığı ifadesi beni birkaç saniye güldürmeye yetti.

"Hem inek olup hem bütün dedikodulardan nasıl haberdar olabiliyorsun?" tabiki de ona olayın hemen önümde yaşandığından bahsetmeyecektim, birazcık süründürmek benim de hakkımdı. Elimle hayali bir dünya çizerek,

"Evren diyoruz." sırıttım. Benim mutluluğumu gasp eden okul zili olmuştu, işte buna kesinlikle evren diyoruz. Tüm koridor öğretmen zilini beklerken kaloriferin üzerinden kalkıp hemen köşede bulunan 11-A sınıfıma girdim. Rüya da peşimden gelirken hemen hemen zile sövüp evrene lanet mesajları yolluyordu. Çisem ve Ayça kardeşlerin bahsettikleri grup okulumuzun sessiz fakat bir o kadar da yakışıklı çocuklarıydı. Bahsettikleri grubu görmüşlüğüm uzayı görmüşlüğüm kadardı. Uzayı hiç görmeden demeyin sonuçta belirli internet sayfaları ve okul kitapları bunlar için var. Grup dört kişiden oluşuyordu ama hakkında bilinen tek şey adları ve sınıflarıydı. Benim aksime onlar sözelciydi ve aynı ortamda denk gelme potansiyeli düşüyordu. Tahmin edersiniz ki grubu görmemiş olmamla birlikte adlarını da unutmuştum her neyse burası da sıradan bir devlet lisesiydi işte.

"Bugün ınstagramdan bir çocukla konuştum bizim okuldaymış inanabiliyor musun?" Rüya anlattığı olayı imkansız bir şeymiş gibi anlatırken gözlerimi devirdim. Bundan doğal ne olabilirdi ki?

"Neden inanmayayım?"

"Of Özde sana da bir şey anlatılmıyor." hocanın gelmemiş olmasından faydalanıp arkadaşımın gönlünü kazandım.

"Tamam Rüya sadece şaka yapıyordum hadi anlat." tabi ki Rüya bu fırsatı es geçmeyip çocukla ne konuştuklarını satır satır anlattı. Bir ara o kadar bunalmıştım ki hocayı kolundan tutup sürükleyerek derse sokacaktım. Ben sosyal medya kullanmazdım. Sosyal medyaya karşı olmamdan değil de daha çok gerek duymuyor olmamdan kaynaklıydı. Bazen aklıma düşmüyor değildi fakat derslerimden oraya vakit ayırabileceğimi hiç zannetmiyordum.

"Bugün okula gelmemiş ama yarın mutlaka görüşmek istiyor sence görüşmeli miyim?" ilişkilerde en son tavsiye alınacak kişiye sorması garipti yine de bozmadım.

"Eğer güveniyorsan görüş ama içinde bir kuşku varsa hiç oluru olmadan vazgeç." böylelikle bütün gün Rüya'yı kendi iç hesaplaşmasına bırakmıştım.

Son dersten çıkıp evin yolunu tutarken şu sosyal medya meselesi kafamı bir hayli karıştırmıştı. Böyle bir işe kalkışmalı mıydım? Sonuçları ne olacaktı? Peki annem öğrenirse çok kızar mıydı? Bir ağabeyim vardı pekala ağabey demeye bin şahit isterdi, benim aksime hiç ders çalışmaz sürekli aylaklık edip kızlarla takılırdı. Ve tabi ki evimizi de otel gibi kullanmasını da söylemeden edemeyeceğim. Annem çok kez bu konudan şikayetçi olsa da evin tek erkeği o olduğundan dolayı pek bir şey yapamıyordu.

Ben Özde Öztürk sıradan hayatımın bir kısmını bugün yine yaşadım. Diğer kısmını da evde yaşayacaktım. Omuzlarımı es geçen dalgalı kumral saçlara ve masmavi büyük gözlere sahiptim. Kumral tenime yakışan yüz çehrem beni idare etse de normal biriydim. Kimse tarafından fark edilmek istenmeyen, kendi evrenini yaratan bir kız. Peki kendi evreni mi yaratabilmiş miydim?

DEVAM EDECEK..

Desteklerinizi yorum ve beğeni yoluyla bize iletirseniz çok mutlu oluruz. Kitapla kalın ;)

Ben Deli Miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin