Bölüm On: Hatıra Ormanında Kaybolmak

96 13 43
                                    

Kız yüzüne vuran mor ışığı kenara itip yüzünün önünden çekmek istedi ama ışığa dokunamadı. Yüzünü kaçırdı ve ışıktan gözlerini olabildiğince ayırmaya çalıştı. Fakat karşısındaki mor ve beyaz ışıklar çok kuvvetliydi. 

"Peter, o sensin. Hayattasın."

Göz kapaklarını indirmişti. Ayaklarının üstünde durmaya çalıştı. Neredeyse ilk yaşını yeni doldurmuş çocuklar kadar zorlayıcıydı ayağa kalkmak. Sağ ayağını yere bastı ve kuvvetini verdi. Bacaklarındaki uyuşmuşluk hissi kızın yerden kalkmaması için gayret veriyordu sanki.

Karşısından duyduğu erkek sesi oldukça düz ve sabit çıkmıştı. "Hayır, o ben değilim Gwen. Kendine gel."

Sağ koluyla gözlerinin hizasını siper etti kendine. Önündeki mor ışıklardan kaçmak için neredeyse her yolu tek tek deniyordu. Yere basmakta olan sağ ayağını daha kuvvetli basmayı denedi. Lakin yine olmadı. Ayağa kalkacak gücü vücudunda yoktu. Arıyordu ancak bulamıyordu. Vücudunun her bir zerresini araştırmak istiyordu ayağa kalkmasına yarayacak güç için ancak onu da yapacak gücü yoktu. 

"Maskesi çıkınca iyice baktım. Senin saçların, senin yüzün, senin gözlerin Peter. Hayata dönmüş olmalısın. Kendi gözlerimle gördüm seni."

"O ben değildim!" diyerek sesini yükseltti Peter ve ışığın arkasından bir anda Gwen'in üstüne doğru uçtu. Araları ağ ile örülmüş örümcek ayaklarından olan kanatlarıyla kızın üstüne uçtu. Dibine gelir gelmez iki eliyle de omuzlarından yakaladı ve onu mor zeminin üstüne yapıştırdı. 

Kız sırtını buzdan farksız mor renkli taş zeminde hisseder hissetmez o his kayboldu. Yüzünün önündeki ışık da buhar olup gitti. Kendini bambaşka bir yerde buldu. Önceki mekanla tek ortak noktası tepeden gelen led ışıkların mor olmasıydı. 

Yağmalanmış ve bir çatışmaya mekan olmuş gibi darmaduman olmuş hastane koridorundaydı. Duvarlar çatlamış, sedyeler kırılmış, ışıklar sökülmüş ve bekleme sandalyeleri parçalanmıştı. Ayakları üstünde duracak gücü bulamayan Gwen, sağ omzunu güçlükle hastanenin duvarına yasladı. Ayaklarından alamadığı gücü duvardan almaya çalıştı. Ne yazık ki omzu da ona ayakta durması için pek yardımcı olamadı. 

Gerçek dünya da ise Fell, Peter'ın ensesine silahı dayamıştı. "Sakın, kıpırdayayım deme. Aksi takdirde kafanı patlatırım ve hiçbir refleksin seni durduramaz." Emrivaki ve yüksek sesle konuşmasıyla bütün inşaat alanında sesini yankılanmasını sağlamıştı. 

Peter, omzunun üstünden Fell'in yüzüne doğru baktı. "Gwen'i, öldürmeliyim."

"Hayır!" Fell ateş etti. Kurşun namludan çıktı ama hiçbir etin içine girmeden inşaat demirine çarpıp geri düştü sarı renkli kovan.

Çünkü Spider-Man kafasını yana çevirip kurtulmayı başarmıştı. Hemen Fell'in silah tutan eline doğru davrandı ve saldırdı. 

Fell, Peter'ın ona doğru saldırdığı saniyelerin içindeki zaman diliminde vücudundaki adrenalinin giderek arttığını hissetti. Kalbi arı kanadı kadar hızlı, klise çanı kadar gürültülü atmaya başladı göğüs kafesinin içerisinde. Kollarındaki ve bacaklarındaki enerjinin yenilendiğini hissetti. Yeniden doğuyor gibi bir his belirdi adamın bedeni içerisinde.

Kalbi hızlandıkça, çevresindeki olaylar yavaşlamaya başladı adamın gözüne. Spider-Man'in ona saldırmak için hareket ettirdiği kol, kendilerinden bir kaç metre uzaktaki sinek, Spider-Man'in arkasındaki Gwen... Hepsi yavaşlamıştı. 

Adamın kendisi ise normal hissediyordu. Bunların olmasının nedeni ise mutant güçleriydi. Uzun zamandır kullanmadığı güçleri... Fırsatın o fırsat olduğunu düşünüp Spider-Man'e karşı saldırıda bulundu. Karnına doğru hızlı ve seri yumruklar indirmeye koyuldu. Spider-Man elini üç santim yana oynatana kadar Fell, en az sekiz yumruk indirmişti adamın karnına ve göğsüne. 

Kimlik -- Gwen Stacy || Aranea #1.5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin