Gwen, Fell'in düşürdüğü mekanik şahin kanatları ile Goblin'i takip etmişti. Uzun bir yol gitmişlerdi. Nereyse geldikleri yolun tamamını geri dönmüşlerdi. Manhattan adasına gelmişlerdi.
Goblin'e yakın gitmeye çalışsa da Gwen, hayatında ilk defa bir sırtında iticileri olan metal kanatlarla uçtuğu için pek başarılı değildi. Bu yüzden düşmanı ile arasında oldukça geniş bir takip mesafesi vardı.
Uzun süren takibin sonucunda Green Goblin, Manhattan adasının etrafını sarmış olan köprülerden birinin en tepe noktasına fırlattı Fell'i. Adam yere yuvarlanarak indi. Hızla kalktığında ise tam silahını çekip vuracaktı ki, Goblin bir kabak bombası daha attı.
Yeşil bir elektrik Fell'in vücudunu sardı ve adamın üstündeki bütün silahlar bozuldu. Bir çeşit E.M.P bombasıydı Goblin'in attığı. Fell silahsız kaldıktan sonra olduğu yerde beklemeye başladı. Goblin tepede olduğu için saldıramıyordu genç Castle. Bu da, adamı oldukça sinir ediyordu.
"Burada bekle bakalım küçük adam," dedi Goblin ve üstünde uçtuğu kızaktan bir zincir yolladı. İçine doğru katlanmış zincir açıldı ve Fell'i belinden sardı. Kolları vücuduna bağlanan Fell yere düştü ve hareketi kısıtlanmış şekilde yerde kala kaldı.
Goblin uçarak uzaklaştı. Köprünün Manhattan ucundaki iki ufak yapıya doğru uçtu ve kızağından iki roket yolladı. Yeşil kıvılcımlar ile giden roketler, köprünün dibindeki iki yapıyı patlatarak adeta yok etti.
Osborn'un yok ettiği şey, köprünün gittiği yolu giden teleferiğin kablolarının bağlandığı yerin bir tarafıydı. Yapıların patlaması halinde kablolarda havaya yükseldi ve gergin iken bir anda serbest kaldıkları için havada yılan gibi kıvrıldı kablolar.
O sırada teleferiğin içinde seyahat etmekte olan topluluk ise bir anda sarsılmalarının etkisiyle çığlık atmaya başladılar. Teleferik, önce sarsılarak içindekilere korku aşıladıktan sonra bir anda düşmeye başladı. Tepesindeki teller sayesinde yolculuk eden küçük kutumsu aracı düşmekten son anda kurtaran ise Osborn'un ta kendisi oldu.
Yeşil Şeytan teleferiği yakaladığı sırada Gwen köprü girişinin yanındaki binaların çatısına konmuştu. Köprüye uzaktan uzaktan bakıyordu. İnsanların çığlıklarını ve Goblin'in kahkahalarını o uzaklığa rağmen duyabiliyordu.
"Osborn, ne yaptın sen?" Kendine konuşmuştu Gwen. Fakat beklemediği bir ses ona cevap verdi.
"Bir çok şey yaptı Gwen." Bir zamanlar o ses uğruna kendi sesini feda edebileceği kişi konuşmuştu arkasından. Beyaz kostümlü kız, arkasını dönüp baktığında Örümcek Ayaklarından kanadı olan Peter'ı gördü. "Bu dünyadan bir an önce gitmesi lazım."
"Senin öldürmeye karşı olduğunu düşünürdüm," dedi Gwen, rüzgarda kostümünün kapüşonunun salınmasına izin vererek. "Gerçi Electro'yu da sen öldürmüştün."
"Çünkü Electro babanı öldürmüştü. Osborn'da seni öldürdü." Kafasını yana çevirdi çocuk. İstemeye istemeye, "Ben de seni öldürdüm," diyerek cümlesinin sonuna mırıldandı.
"Ama ben de seni öldürdüm. Bu ödeşme sayılmaz mı?"
"Ben, seni köprüde yakaladığım zaman ölmüştüm zaten. Sadece kalbim bir yıl daha atmaya devam etti."
İçi ısınmıştı Gwen'in. Deniz kenarında olmalarından dolayı rüzgarlar koşturuyordu şehrin ve denizin tepelerinde. Kızın içi içten içe üşüyordu, ta ki Peter son cümlesini söyleyene kadar. Çocuk, son sözünü söyledikten sonra kızın kalbinden yayılan sıcaklık bütün bedenine sirayet etmişti. Böylece, Gwen'in içi bir anda sımsıcak oluvermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimlik -- Gwen Stacy || Aranea #1.5
Fanfiction"Aranea Serisi 1.5: Gwen Stacy" "Serinin okuma listesini profilimde bulabilirsiniz." Köprüden düşerek canını vermiş olan Gwen Stacy, şimdi nasıl olduğunu bilmeden hayata geri dönmüştü. İlk olarak hayata geri dönüşünü sorgulayacak, ardından sevdiği...