Bölüm On Bir: Sevda Kavgaları

107 12 44
                                    

"Castle..."

Fell ve Nick isimli iki adam birbirine bakıyordu. Her an silahlar çekilebilir ve birbirleri aralarında otuz santim olmasını umursamadan ateş etmeye başlayabilirlerdi. İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine içine bakmaktaydı. Karşılarındaki adamları çözmeye çalışıyorlardı sanki.

"Bu imkansız," dedi Fell. "Benim yalnızca bir kız kardeşim vardı. Sen, sen kardeşim olamazsın." Frank'in çocuğu olması ihtimalini düşünmemişti bile. Aklı buna bir nokta kadar dahi ihtimal vermemişti, vermekten kaçınmıştı. 

"Benim kardeşim yok," dedi Nick ve adamın göğsünü süzdü. Kuru kafa logosuna yeniden baktı. "Bu sembol, duymuştum bunu. Suçlular arasında kimsenin görmediği sembol olarak biliniyor."

"Çünkü gören suçlular sağ kurtulmuyor," dedi Fell. O sırada Frank'in yeğeni, karşısındaki kardeşi mi yoksa ne olduğu belirsiz kişinin arkasındaki Gwen'e takıldı. Beyaz kostümlü kızı görmesiyle aklı yerine geldi ve Nick'i geçip Gwen'i ayağa kaldırdı. 

Kızıl ışıklara hükmeden kız, Peter klonunu yere sabitlemiş şekilde tutmaktaydı. Kafasını yana eğmiş, boş bakışlar atmaktaydı yerdeki adama. 

"Gwen! İyi misin?" Kızı dürttü Fell. Biraz daha dürtücekti ki Gwen elini göstererek durmasını işaret etti. 

"Evet, evet iyiyim. Ne oldu bana? Peter," dedi kız ve etrafına baktı. Gözü, Peter kılıklı rakibini aradı ancak bulamadı. Yerde yatan bedeni ve üstündeki kırmızı ışık kümelerini geç fark etti. Çünkü gözü Peter'a takılmadan önce Nick'e ve Wanda'ya takılmıştı çoktan. 

Wanda'nın ise boş bakışları, Gwen konuştuktan sonra yerini düşünceli ve gergin bakışlara bırakmıştı. "Gwen mi?" Sağ elini Gwen'e doğru kaldırdı ve kırmızı ışıklar kızın kafasına doğru akın etti. 

Gwen'in zihninde kısa bir yolculuk yapan Wanda, kızın zihninden geri çıktığında hiçbir tepki göstermedi en başta.

O sırada Nick, olayı yeni çaktığını belli edercesine elini yüzüne vurdu ve "S*ktir..." dedi. Fell de ismini söylediğini sonradan fark ettiği için aynı tepkiyi verdi Nick'in ardından.

"Gwen... Stacy mi?" dedi Wanda ve nefes alışverişleri hızlandı. "Hayır, hayır. Sen, sen ölmüştün." Saniye başı nefes almaya başlayan Wanda'nın alnından ter damlaları damla damla dökülmeye başladı. Gerilmiş, strese girmiş olan Wanda olayı sindirmeye çalıştı fakat sindirdikçe kendi içinde daha içinden çıkılamaz bir hale soktu kendini.

"Evet, ölmüştüm. Ancak Tanrı beni yanında istemedi," dedi Gwen ve maskesinin altından güldü. Dizleri üstünde dururken ayağa kalktı. Wanda'ya tam cevabının devamını açıklayacaktı ki omzuna konan bir el hissetti. 

"Seni, kim hayata döndürdü?" Oldukça soğuk kanlı olaya yaklaşmıştı Nick. Adamın cümleyi tonlama şeklini dışarıdan duyan herhangi birine göre, adam her gün ölümden dönen biriyle karşılaşıyor olmalıydı. 

"Osborn," dedi kız ve Nick'in elini omzundan indirdi. "Bir görevi gerçekleştirmem için beni hayata geri döndürdü. Benden istediğini yaptım ve yaptığımı fark edince, intihar ettim. Ancak, yine hayata döndüm," dedi Gwen ve kollarını iki yana açtı. Söylediklerinin acısını hissediyordu fakat eğlenceli tonlamayla anlatmıştı başına geleni. Özellike son cümleyi.

Maskesinin altında ise kederli bir gülümseme saklanıyordu o an.

Wanda, bir anda mırıldandı. "Peter'ı öldürdün..."

Gwen, kafasında hissettiği çınlamayla Wanda'ya döndü. Öfkeyle bağırdı. "Kafamdan çık!" 

Wanda ise Gwen'i duymadan lafını tekrarladı. "Peter'ı öldürdün."

Kimlik -- Gwen Stacy || Aranea #1.5Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin