New York'un sahip olduğu bir çok köprüden birisinin, Manhattan adasınındaki tarafının ayaklarının dibinde garip bir şey vardı. Büyük, beyaz madde ile kaplanmış bir kozaydı bu, köprünün altı ile ayağının kesiştiği köşeye yapılmış olan. Dikkatli bakıldığı zaman anlaşılıyordu ki bu, örümcek ağından yapılmış bir kozaydı.
Koza sallanmaya başladı. Ama rüzgardan değildi. İçinde bir şeyler kıpırdanıyordu. Ufak ufak sallanmaya başlayan kozanın hızı kısa sürede arttı. Sağa ve sola oynamaya başlayan kozanın içinde siyah bir gölge de kıpırdadığı görünebiliyordu.
Bir civcivin yumurtasından dışarıya çıkmaya çalışması gibi bir mücadele söz konusuydu. Sallanan koza, bir noktasından delindi. Sarı ve beyaz renginin karışımı bir sıvı kozanın ufak deliğinden aşağıya doğru aktı.
Ufak delik, yıldırım hızında baştan aşağıya doğru dik bir yarık halini aldı. Yumurtanın henüz pişmeden önceki beyazı gibi şeffaf bir sıvı düştü önce aşağıdaki deniz kenarında olan toprak zemine.
Ardından ise çıplak bir beden yüz üstü buluştu toprakla. Genç bir erkek çocuk bedeniydi. Genç olmasına rağmen şato duvarlarıyla yaraşacak kadar sağlam görünüyordu uzak gözlerle. Genç beden, yere düştükten sonra bir müddet kıpırdamadı.
Bir ölü gibi yattı çimen zeminin üstünde.
Çocuk yatmaya devam ederken tepesindeki kozanın içinde kalmış ne olduğu belirsiz sıvılar sırta damlamaya devam etti. Rüzgarlar, çocuğun çıplak ve kaslı bedeninin üstünden kayıp geçmeye devam etti. Çimenler de, çocuğu umursamadan rüzgarla beraber dans etmeye devam etti.
Ta ki bir sokak köpeği gelene kadar. Beyaz renkli kabarık tüyleri sokaktaki pislikten sararmış olan sokak köpeği, çocuğun yanına hızla koştu. Önce içgüdülerinin ona yapmasını söylediği gibi yapıp kokladı genç bedeni.
Kokladıktan sonra yakından tanıyabilmek için dilini uzattı ve çocuğun sırtını yaladı. Köpeği yaptığı bu hareket, sokakta yaşadığı berbat ve rezil yaşamdan kurtulmasını sağlayan hata olmuştu. Çünkü pembe ve uzun dili, çocuğun bedenine değdiği an cansız gibi duran beden bir fotoğraf flaşı hızında hareket etti.
Hızla ayağa kalkıp, "Gwen!" diye nara atarak sağ kolundan uzun, beyaz bir iğne çıkardı ve köpeğin ağzından içeriye sapladı. Köpeği şişlemişti. İğnenin en uç kısmı köpeğin arkasından çıkmıştı.
Çocuk, yaptığını çok geç fark etti. Köpeğin açıkta kalmış gözlerini ve yavaşça çırpınarak can çekişen patilerini fark ettiğinde olanlar için çok geçti.
Çığlık attı çocuk ve kolunu köpekten geriye çekti. Eliyle beraber gelen kazık gibi olan iğneye takıldı gözleri. Koluna baktıkça, kolu titredi. Diz çöktü. Çığlık attı. Kolunu görmemek için kendinden uzaklaştırdığında ise çıplak olduğunu fark etti.
Sırtına vuran rüzgardan da, dışarıda olduğu belliydi.
Ancak zihni, dış dünyayı düşünemeyecek kadar doluydu. Gwen ile sarıldığını hatırlıyordu. Gri saçlı, gözü bantlı kadının ona bir şeylerden bahsettiğini anımsıyordu. Beyni ise saniyeler içerisinde kapısını açtığı dünyalarca bilgiyi işlemeye yetemiyordu.
Hele de ölümden, oltaya takılmış bir balık gibi hızla çekilip alındıktan sonra.
Hiçbir şey yapamadan, çimenlerin üstüne kafasını koydu ve ağlamaya başladı. Omuzlarından çimene, kovanın içindeki esrarengiz sıvı damlamaya devam etti. Onun yanına çocuğun gözlerinden akan yaşlar eşlik etti.
Düşünemiyordu, sadece izliyordu. Gwen'i yeniden kaybedişini. Kendini kaybedişini. May yengesini kaybedişini.
İnsanları yalnızca bir kez kaybedemiyor oluşunun acizliğine ağladı.
Yüreğinde, sevdiği insanları tekrar ve tekrar kaybediyor oluşunun çaresizliğini yaşadı.
----------
Kadın, adamın sol gözüne dokunmak istediği. Yapabildiği şey ise, gözünün üstündekine dokunabilmek oldu.
Göz bandına. Sevdiği adamın yeni göz bandına.
"Bu sana oldukça yakıştı," dedi Wanda. "Seni bir korsan gibi gösteriyor. Korsan Nick."
Aynaya baktı adam. "Her şeyin bir bedeli var sonuçta Wanda. İkimiz de kendimizden bir şeyler kaybettik, bu şehri kötülerden temizlemek uğruna."
Kadın, arkasından ona sarındı ve kollarını adamın siyah tişörtü üstünde gezindirdi. "Ama olanlara rağmen hala beraberiz."
"Ama şehirdeki tehditlere karşı ikimiz yetemeyiz. Bir ekip kurmam lazım Wanda. Defenders ekibinin yaptığını duydun sonuçta. Hand'i yok etmek için koca bir binayı yıktılar. Yine de, dört kişi olsalar bile mücadele sırasında zorlandılar. Bize silah arkadaşları lazım."
"Kim katılmak ister ki? Şehirdeki kahramanlar ya çoktan bir grup kurmuş halde ya da tek tabanca çalışmak istiyorlar. Ayrıca dediğini biliyorum. Daredevil..." Kadın daha fazla konuşmadı ve kollarını adamdan çekti.
Göz bandını düzeltti adam. "Geceleri dolaşan, karanlığın içinde bembeyaz giyinen ve üstünde hilal ay sembolü olan biri var. Sokak çeteleri ona Moon Knight diyor. Ona gidip sorabilirim."
----------
"Şu an kalkacak olan en yakın uçak San Fransisco uçağı efendim," dedi camın ardındaki beyazlar ve siyahlar içinde giyinmiş kadın. "Koltuk seçiminizi yapınız."
"Rastgele ver," dedi kapüşon içindeki yüzünü fularla ve gözlükle gizleyen adam. "Fark etmez."
"Seçimi sizin yapmanız gerekiyor efendim."
Adam, soruya düşünüp cevap verdi.
"Şu cam kenarındaki koltuk olsun. Ekonomi sınıfındaki."
"Gerekli işlemleri hallediyorum Bay Reilly, lütfen bekleyin."
Bir kaç dakika sonra adam kalabalık sıradan ayrıldığında ve terminalin ortasına geldiğinde biletine baktı. Üstünde yazan isme baktı.
Ben Reilly.
Bu soy adını almasını Fell sağlamıştı. İsmini Gwen'den, çantasındaki maskenin adını Wanda'dan, soy adını ise Fell sayesinde almıştı. Kendine geldiğinde gördüğü ilk insanlar ona yardımsever bir tutum sergileyip ona, kendi kimliğini oluşturması için yardım etmişti. Bu yüzden Ben de, başka bir şehre gidip oraya yeni bir sayfa açıp normal bir insan gibi yaşamak istiyordu. İnsanlara yardım edip, hayata tutunmak ve bir hayatı olsun istiyordu.
Gözüyle, terminalin uçakları gözler önüne seren devasa büyüklükteki camlarına baktı. Uçakların geçtiği ve fethettiği gök yüzüne dikti gözlerini. Annesini ve babasını düşündü adam. Sarı saçlı bedenin yerde yattığını ve onun başında ağlayan adamı düşündükçe kalbinde garip duyguların koşturduğunu hissetti.
Yüreğinin pompaladığı kan değil, zehirmiş gibi göğsünün solunda bir acı hissetti.
Duyguları henüz yeni çözüyordu. Tıpkı bir bebek gibi, keşfediyordu. O an yüreğinde hissettiği duygunun ise yalnızca tek bir duygu olabileceğine ihtimal verdi.
Özlem...
-----------------------------------
Ve hikaye gerçekten bitti. Özür dilerim ama İan Somerhalder'a göz bandı taktırtmadan duramıyorum.
Şimdilik bu kadar. Venom hikayesinde görüşmek üzere. Kendinize şimdilik iyi bakın, hoşça kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimlik -- Gwen Stacy || Aranea #1.5
Fanfiction"Aranea Serisi 1.5: Gwen Stacy" "Serinin okuma listesini profilimde bulabilirsiniz." Köprüden düşerek canını vermiş olan Gwen Stacy, şimdi nasıl olduğunu bilmeden hayata geri dönmüştü. İlk olarak hayata geri dönüşünü sorgulayacak, ardından sevdiği...