S|9

2.3K 245 55
                                    

you_ra: Bugün otobüse binemedim ve seni göremedim. Fazlasıyla moralim bozuk.

pjmin95: Otobüse binmedim.

you_ra: Neden?

pjmin95: Arkadaşımla buluştum.

you_ra: Taehyung mu?

pjmin95: Onu nereden tanıyorsun?

Ah doğru ya! Min Yoongi'yi bilen Tae'yi nasıl bilmez.

Bu arada bu konuyu anlatacaksın. Ayrıntısına kadar. Ancak o zaman inanırım.

you_ra: Haziran 29. O gün geç saatlerde kendimi dışarıda bulmuştum. Moralim bozulmuştu. Lee Hi yüzünden gecenin üçünde kendimi barın tekinde bir oğlanla dans ederken bulmuştum. Kısacası bok gibiydim. Oradan kaçarcasına çıktım. Ağlayarak yürüyordum yolda. Sonra bacaklarım taşıyamadı beni. Bir kaldırım taşına oturup gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım. Kafamın içinde dört ses birden vardı. Kendi aralarında tartışıyorlardı bana kızıyorlardı. Başım çatlayacak gibiydi. Sonra yanıma sen oturdun. Tanımıyordum seni. Korkmuştum. Geç saatte barlara yakın bir sokakta tek başımaydım. Tir tir titremeye başlamıştım. Yine o günü yaşayacağım diye korkuyordum. Yine o adamlar gelir diye korkuyordum.

pjmin95: Numaranı ver.

Sana ulaşabileceğim bir şey ver.

you_ra: +82*******

Profil resminde kendi fotoğrafı yoktu ve numarası ailesinde  başka kimse de yoktu. Rahattı. Jimin'e güveniyordu. Fakat neden bir anda numara istediğini anlamamıştı

+82******** arıyor...

Youra telaşla ekrana baktı. Zaten Jimin'e olanları anlatırken fazlasıyla kötü olmuştu. Şimdi nefesi iyice kesilmeye başlamıştı. Onun sesini duyacaktı. Uzun bir zaman sonra.
Hemen göz yaşlarını silip aramayı kabul etti. Sanki Jimin görecekmiş gibi gülümsedi.

"İyi olup olmadığını kontrol etmek istedim."

"Eğer kötüysen anlatma. Garip bir şekilde ağlıyormuşsun gibi hissettim."

Youra bir süre cevap veremedi. Yutkunamadı bile. Nasıl da özlemişti bu sesi. En son Taehyung ile otobüse beraber bindiklerinde konuşurlarken duyabilmişti. İnce ve insanın içine işleyen, sempatik bir sesi vardı. Youra önce Jimin'in sesine sonra da bu kadar düşünceli olmasına bir kez daha aşık olmuştu.

"Doğru hissetmişsin. Ama anlatmak istiyorum. Bana inanman için."

Youra başlarda sesini Jimin'e duyurmak konusunda emin olamamıştı fakat sesini hiç duyurmamıştı Jimin'e. Kendisini tanıması imkansızdı.

"Pekala, dinliyorum."

"Çok sarhoş gözüküyordun. Elindeki cam şişeyle yanıma oturup ağlamaya başladın. Sonra başını omzuma yasladın. Bana bir şey yaparsın diye tir tir titrerken, senin ağlayarak omzuma yatışın tüm korkumu alıp götürmüştü. Değişik gelmişti. Bir erkek ağlıyordu. Tanımıyordum ve omzumda ağlıyordu. Daha önce söyleseler inanmazdım. Ama o an kendi korkumu unutup senin adına endişelenmiştim. Başlarda sessiz kaldın. Sadece ağladın. Bende seninle birlikte ağlamama devam ettim. Sonra da başını kaldırıp bana baktın. Göz göze geldiğimiz de hissettiklerimi tarif edemem. 'Sen neden ağlıyorsun' diye sordun bana önce. 'Seni de mi üzdüler?' dedin. Ben de 'Evet, peki ya sen?' diye sorduğumda Min Yoongi diye fısıldadın önce. Sonra gözlerinden birkaç damla daha düştü kucağıma. O an avuçlarımı göz yaşlarının altına tutup biriktirmediğim için kendime kızıyorum. O yaşlar o kadar değerli gözümde. Neyse..."

Youra birkaç saniye durdu. Boğazındaki düğüm konuşmasını bir hayli zorluyordu. Kendini ağlamamak içi  tuttukça boğazındaki yumru daha çok büyüyordu. Nefesi daralıyordu. Gerçekten zorlanıyordu. Beyninde diğerlerinin sesiyle odaklanmaya çalışmakta zorluyordu onu.

"Youra bence-"

"Hayır, iyiyim. Sorun yok. Asıl sen iyi ol Jimin. Sana bunları hatırlatmak istemezdim. Ama hatırlatacağım az sonra. Özür dilerim."

"O beni çok üzdü, dedin. Ne dediğini anlamamıştım. Kim diye sordum. Min Yoongi, dedin. Sana ne yaptığını sorduğumda ise omuzların çöktü. Bakışların küçüldü. Omuzlarındaki o ağır acıyı o zaman çok net fark ettim. Min Yoongi'yi senin sevdiğin kızla gördüğünü söyledin. Ne var bunda, diye düşünmüştüm. Hatta sana da söylemiştim. Sen ise-"

"Youra yeter! Daha fazla dinlemek istemiyorum. Tamam, sana inanıyorum. Lütfen anlatma."

Youra artık kendini tutamamış göz yaşlarına boğulmuştu. O günkü çaresizliği aklına geliyordu. Jimin'in çaresizliği de ona eşlik ediyordu. Jimin üzüldükçe içinde bir şeyler kopuyordu Youra'nın.

"Canın yandıkça parçalanıyorum, Jimin. Senin canın yanıyor ama külleri bende."

"Canım yanmıyor. İyiyim ben."

"O kızı hala seviyor musun Jimin?"

"İyi geceler, Youra."

"Sorun değil. Benim kalbimde sana da, içi dolu kalbine de yer var... Sana asla sevme demem. Buna ha-"

"Sevmiyorum zaten! Kendi kendine senaryo yazma... Artık gitmem gerekiyor."

Arama sonlandırıldı...

Yorumsuz gitmeyin yavrularım. Uzunca yazdım.

SAUDADE | Park Jimin TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin