Yüzüme vuran soğuk rüzgarla saçlarımı arkaya doğru itip önünde olduğum kütüphaneye baktım. Gece vakti neden okulda olduğumu anlayamamıştım. Kütüphanenin içinden gelen seslerle yavaşça kapıya doğru yürüyüp cam kapıdan içeri baktım. İçerisi üzerinde okul üniforması olan bir sürü çocukla doluydu. Benim de üzerimde okul üniformam vardı.Kapıyı yavaşça kendime çekip içeriden gelen gürültülü sesi serbest bıraktım.
"Katil!"
"Katilsin sen!"
Hep bir ağızdan bağıran çocukların hepsinin bana arkası dönüktü. Tam karşımdan gelen ışığa doğru baktım, burası Elvie'nin odasına doğru giden bölümdü. Merakla merdivenleri inip öğrencilerin arasından ite kaka geçip en önlere gelmiştim. Arkamdan ve önümden aynı anda yükselen sesler kulaklarımı acıtmaya başladığında elimi kulağıma siper edip perdeli alana kadar herkesi itmeye başladım. Yaklaştıkça inildeme sesleri gelmeye başlamıştı. O gün Elvie ve J sınıftayken çıkan sesin aynısıydı.
Önümde kalan birkaç öğrenciyi daha itip kapanmak üzere olan perdenin yanına geldim. İçeride sadece J vardı. Elvie önünde diz çökmüş yere doğru bakıyordu. Bedeni bir ileri bir geri gelirken J bana dönüp hafifçe gülümsedi.
"Cehenneme hoş geldin." Ürpertici gülümseyen yüzüyle yanımdan geçerken omzuma sertçe vurmuştu. Benim bedenim yan dönerken o ardına bile bakmadan ona yol açan öğrenciler arasından yürüyüp gitti. Arkamdaki gürültülü ses hala devam ediyordu. Önüme dönüp Elvie'ye baktım. Birkaç adım atıp J'nin durduğu bölüme geldiğimde arkamdaki ses susmuştu. Elimi yavaşça Elvie'ye doğru uzattım. Kafasını kaldırıp elime baktı sonra tekrar yere indirdi.
"Tut elimi." Sözlerim emrediciydi. Sinirden homurdanmaya başlamıştı.
"Elvie elimi tut." Sinirle yerinden kalkıp uzattığım kolumu tutup kendisine doğru çekti. Aynı hızla odasında bulunan raftaki tüm kitaplar gürültüyle yere yığılmaya başlamıştı. Ben korkuyla etrafıma bakınırken arkamda kimsenin olmadığını fark etmiştim. Arkamdaki kalabalık birden yok olmuştu. Elvie istifini bozmadan sinirle ve kanlı gözlerle bana bakıyordu.
"Seni duyabiliyorum. Sen beni anlamasan da senin içini okuyabiliyorum. Ben çok farklıyım. Benden uzak dur. Bu kitaplardanda..."
Kolumu birkaç saniyeliğine daha çok sıkıp hızla geriye doğru ittirdi. Onu anlamıştım. Söylediklerini anlamıştım.
Gözlerimi aniden açıp duvara açık pencereden içeri giren rüzgarın havalandırdığı perdenin gölgesine baktım. Gözlerimi birkaç saniye kapatıp sakinleşmeye çalışsam da kalbim hızla atıyordu. Gözlerimi her kapattığımda Elvie'nin sinirli hali ve yere yıkılan kitaplar geliyordu.
Korkuyla yorganı üzerime çekip gözlerimi sıkıca yumdum. Dışarıdan gelen rüzgar sesleri içimi daha fazla ürpertmeye başlamıştı. Yatağın köşesinde bulunan abajuru el yordamıyla bulup açtığımda hızla kalkıp camı kapattım. Aydınlanan oda birden sıcaklamış ve sessizleşmişti. Korkudan titreyen ayaklarımın açılması için odanın içerisinde gezinirken masanın üzerinde duran Elvie'nin ufak notlarını görmüştüm.
Elimi notlara uzatıp alacağım sırada parmaklarım arasındaki yara dikkatimi çekmişti. Odanın kendi ışığını açıp elimdeki yaralara daha dikkatlice baktım. Dolabımda duran kurumalara karşı iyi gelen kremimi sürüp ışığı kapattım. Gözümden uyku akıyordu. Yatağa geri dönerken abajurun yaydığı ışıkla elime son kez bakıp yatağa yattım.
"Kath uyan tatlım okul zamanı." Gözlerimi açtığımda gözlerimle buluşan duvara birkaç saniye yorgun ve içi yanan gözlerle bakmaya başladım. Yatağın içinde kıpırdanıp sıkıca sarıldığım yorganımı üzerimden itip anneme doğru döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATH
Mystery / Thriller"Seni duyabiliyorum. Sen beni anlamasan da senin içini okuyabiliyorum. Ben çok farklıyım. Benden uzak dur. Bu kitaplardan da..." Ne demek istediğini anlamaya çalıştı bir süre. Ölecekti, ölüm kitapların içinde ve o okumaya devam ettikçe onun gibi...