Nereden geldiğini anlamadığım soğuk rüzgar açık tenime her dokunduğunda vücudumdaki acıyı bir kat daha fazla artırıyordu.
Gözlerimi acıtan ışığa karşı gelmek için zorla açarken karşımda beliren siyah saçlar tekrar yummama sebep olmuştu.
"Demek uyandın."
Odamdan gelen tanıdık sesle yatağıma daha rahat şekilde yayıldım. Üzerimdeki yorgan birden havalanınca odanın içindeki tiz çığlıkla gözlerimi aniden araladım. Kirpiklerim birbirinden ayrıldığında kenarlarındaki tarifsiz acıyla gözlerimi kısa süre daha kapatmak zorunda kaldım.
Ellerimi acıdan yanan gözlerime götürüp birkaç saniye üzerine bastırdım. Açık pencereden içeri giren soğuk rüzgar tüm bedenimi uyuşturmuş gibiydi.
"Bunu ben mi yaptım?"
Gözlerimdeki elimi çekip yavaşça araladım. Bulanıklaşan gözlerim yavaş yavaş netliğini kazanırken karşımda gördüğüm tanıdık okul eteğine uzanan saçlar kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
Gözlerimi acele etmeden yukarı doğru kaldırdım. Kollarımı yatağa dayamaya çalıştığımda sırtımdaki yara izin vermemişti.
Gözlerim sonunda evimde ne işi aradığını bilmediğim Elvie'nin yüzünde sabitlendiğinde yerimde yavaşça doğrulup korkutucu yüzünde takındığı şaşkın ifadesine baktım.
Gözlerini takip edince kanla boyanan yatağıma iğrenerek göz gezdirdim. Sırtımdaki acı hiç geçmeyecek gibiydi. Yeniden yavaş hareket ederek yatağımda yan döndüm. Acımın kelimelere dökmek istesem bu sadece 'ateş' olabilirdi. Evet sadece ateş gibi.
"Ne işin var burada?"
Elimi yatağın iki kenarına sabitleyip başımı acıdna yere eğdim. Ayağındaki eski ayakkabılar rüyamdaki kızın ayağındaki ayakkabısına çok benziyordu.
"Okula gelmeyince merak ettim." Konuşması ilerledikçe sesi kısılmıştı. Dudağım istemsizce kenara kıvrılırken kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
Ayağa kalktığımda boylarımız eşitleniyordu. Hatta ondan birkaç santim uzun bile olabilirdim.
"Benim için endişelendin yani?"
"Suç mu?" Öfkeyle kızaran gözleri benimde sinirlenmeme sebep oluyordu. Kollarımdan destek alarak omuzlarından yavaça ittirdim. Elim oş yatağımı gösterirken gözleri oraya kaymıştı.
"Sence suç mu Elvie?"
"Böyle olsun istemedim."
"Nasıl olsun istedin? Üzerime sıraları devirirken ne olsun istedin?" Bir adım geri çekildiğinde yanda duran boy aynasına kaydı gözlerim.
Göz altlarım şişmiş ve morarmıştı. Kaşlarımın üzerinde oluşan kırmızılıklar kan oturmuş gibi gözüküyordu. Dudağımın kenarları çatlamış ve kırmızılaşmıştı. Saçlarım açılıp omuzlarımdan aşağı dökülüyordu.
"Sen... İşte bu yüzden anladın mı?"
Gözlerimi ona çevirmeden aynada kendime bakmaya devam ettim.
"Uzak dur benden."
"Evimde olan sensin!" Her bağırışımda bir adım daha geriliyordu.
"Merak ettiğim için geldim."
"Bende seni merak ettiğim için bu halde değil miyim zaten!" Olduğu yerde afallamıştı. Bu doğruydu; onu merak etmesem bu halde olmazdım. Her şey onun suçuydu. Ondan nefret ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATH
Misterio / Suspenso"Seni duyabiliyorum. Sen beni anlamasan da senin içini okuyabiliyorum. Ben çok farklıyım. Benden uzak dur. Bu kitaplardan da..." Ne demek istediğini anlamaya çalıştı bir süre. Ölecekti, ölüm kitapların içinde ve o okumaya devam ettikçe onun gibi...