Ellerimi sıkan ağırlık yok olduğunda kollarım yanlara doğru düştü. Bileklerimden parmaklarıma doğru akan sıcak kan kokusu diğerlerine eşlik etmeye başlamıştı. Midem tekrar bulanırken kesiklerin verdiği acıyla elimle gözümü sıkan bezi aşağı doğru çektim. Gözlerim bir an önce aydınlığa kavuşmak istiyordu, kirpiklerimi yavaşça araladım. Başım ağır gelen kokuyla tekrar aşağı düşmüştü. Ayaklarımı hareket ettirip ezdiğim kitaplara baktım. İlerledikçe kan izleri artıyordu. Başımı yavaşça yukarı kaldırdım. Göz hizama giren ayaklar bir adım geri gitmeme sebep olurken tamamen yukarı kaldırdığım bakışlarım buğulaşmaya başladı.
Asılan cesetlerin arkası dönüktü. Elimi moraran ayağa doğru uzattım. Soğuktu, çok soğuk. Uzun saçları nefesimi daha çok keserken yavaşça kendime doğru çevirdim. Başının üzerinde gerilen ip gıcırtılı bir ses çıkardı.
"Elvie," dedim sanki beni duyabiliyormuş gibi. Boynuna asılan kitaba baktım. Üzerinde kocaman 8 yazılıydı. "Elvie," bacaklarından tutup aşağı doğru çekmeye çalıştım. Her hareketimde boynunda asılı duran ip boynunu daha fazla sıkıyordu. Başımı iki yana sallarken ilerideki cesete doğru ilerledim. Moraran ayaklarından tutmaya korkuyordum. Yavaşça önüne geçip başımı yukarı doğru kaldırdım. "Marvel." Kitabın üzerinde yazan rakam 2. Hiçbirine dokunmadan geriye doğru ilerledim.
Başımı yukarıdan çekmeden hepsinin yüzüne teker teker bakmaya başladım. "Drew, Tom, Amanda." 9,0,7 kitapların üstlerinde yazan rakamları hafızama kaydediyordum.
Biraz daha geri çekildim, diğerlerinden daha kısa olan ayaklara baktım. Başımı tamamen yukarı kaldırdığımda olduğum yerde bir adım geri çekildim, "Abi." Ağzımdan çıkan hıçkırık boş mekanda yankı yapmıştı. Buğulanan gözlerim abimin dokuz yaşındaki görüntüsüne bakmaya devam ediyordu. Çok küçüktü, sanki bana ihtiyacı var gibiydi. Ben değilde o benim kardeşimmiş gibi. Gözlerimki yaşları elimin tersiyle silip kitabının üzerinde yazan rakama baktım 7.
Geriye doğru giderken gözlerimi abimin moraran yüzünden çekemiyordum. Birkaç adım geri gittiğimde yeni bir ayakla karşılaşacaktım, alışkanlıkla gözlerimi sağ tarafa çevirdim. Ayak yoktu. Birkaç adım daha atıp başımı yukarı kaldırdım. Ufacık bedenini tutan ipe baktım. Ağzımdan çıkan hıçkırık onu daha kucağıma bile alamadığım için mi yoksa yüzünü çerçeveleyen morluğun ona hiç yakışmadığı için miydi?
"Özür dilerim, seni kurtaramadım. Özür dilerim hiçbirinizi kurtaramadım. Affedin beni."
Gözlerimi ufak kardeşimden çekmeden önce ufak boynuna asılan onu aşağı doğru çeken kitaba baktım, 9.
Gözyaşlarım beni boğacakmış gibi hissediyordum. Adımlarımı hızlandırıp oradan kaçmak için hızla geriye doğru koşarken arkamda duran büyük cisme çarpmamla olduğum yerde durdum. Sağ elim soğuk cisme değmeye devam ediyordu. Yavaşça arkamı döndüm. Gözaltlarım her zamankinden daha mordu. Saçımın bir kısmı daha kısa ve uçları sararmış. Gözlerim kandan belli olmuyor, saç diplerimde oluşan yaralardan akan kanlar enseme doğru inmiş. Başımı aşağı doğru indirdim, beyaz tişörtümün üzerine kırmızı boyayla yazılan sayıya baktım, 6. Başımı biraz daha aşağı indirdim, ellerim aynadan bakınca tanınmayacak haldeydi. Gözlerimi aynadan çekip elime indirdim üzerinde ufak tefek yaralar dışında bir şey yoktu.
Bakışlarım tekrar aynaya çıkarken boynuma giren iple nefesimi tuttum. Başımı yukarı doğru kaldırırken yukarı doğru çıkan ip boynumu sıkıca kavradı. Ellerim boynumu sıkan ipe gitti. Gözlerim korkuyla açılmıştı, nefes alamıyordum. Karşıdan esen rüzgar beni ters çevirirken karşımdaki cesetlere baktım. Boynumdaki ip biraz daha sıkılaşırken hepsinin gözleri birden açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATH
Mystery / Thriller"Seni duyabiliyorum. Sen beni anlamasan da senin içini okuyabiliyorum. Ben çok farklıyım. Benden uzak dur. Bu kitaplardan da..." Ne demek istediğini anlamaya çalıştı bir süre. Ölecekti, ölüm kitapların içinde ve o okumaya devam ettikçe onun gibi...