14bölüm(Merhaba küçüğüm?)

126 4 2
                                    

Hayatta insanın başına iyi kötü bir çok şey gelir. Bazıları başına gelen olayları kader diye adlandırıp geciştirir. bazıları ise kaderi kabul etmeyip şansızlık olarak adlandırılır.

Ben ise hem kadere inanır hem inanmam. insanoğlu başına gelen olayları 'kaderde varmış' diyerek kabullenir veya bahane olarak öne sürer. Evet kader denilen şey vardır. Fakat insan kendi kaderini kendisi yazar. Allah ise o insanın yapacağı seçimleri önceden biliyordur.

Eğer çoğu insanın dediği gibi yaşadıklarımızın hepsi kaderden ibaret olsaydı, hayata yaptığımız seçimler önceden yazılmış olsaydı Allah kullarının kötülük yapmasını, günahkar olmasını istermiydi? insanoğlunun hür iradesi olmasaydı cennet-cehenem olurmuydu? Onun yerine Allah hepimizi ya melek yada şeytan olarak yaratmazmıydı.

Partideki olay yüzünden kimsenin yüzüne bakamaz hale gelip hemen kaçmıştım ordan. İnsanların o uğultusu şaşkın haleri hala kulaklarımda çınlıyor ve midemi alt üst ediyordu. Benim artık bir sürtükten ne farkım kalmıştık ki Mertin arkamdan bağırış seslerini duymazdan gelip evin ormanlık alanına sapmıştım. bir Okadar da korkutucu olan bu ormanda.yine Başıma her ne gelecekse gelsin ve bitsin istiyordum yorulmuştum artık fiziksel olmasada ruhen olarak dayanamayacak kadar acı çekiyordum koskoca ormanda sadece benim çığlıklarım duyuluyor. Bu çığlıkları duyan kulaklarım yeniden ağlama krizine girmeme sebebiyet veriyordu.

Arkamda karanlık bir suletti farketmemle. Hiç bilmediğim orman yolunda koşarak ilerlemeye başladım çığlıklarım yüzünden arkamdaki kişinin sesi kim olduğunu çözemiyorum. Sadece ve sadece koşuyorum o ise arkamdan geliyordu. En son çıkardığım topuklu ayakkabılarım yüzünden ayağıma bir şey batmasıyla soğuk ve çamurlu bir çukura düşmem bir oldu.

Düştüğüm yerde kolumda hissettiğim elerle dahada bağırıp ağlıyordum o kişi her kimse susmayacağımı anlayıp beni kolları arasına alıp eliyle ağzımı kapatı. Ağlamaları sesiz ve nefessiz hıçkırıklara dönüşünce arkamdaki kişinin konuşmasıyla sesinde hissettiğim şefkat ve güven duygusuyla ona sarıldım bu sefer ona sıkı sıkı sarılıp dahada güçlü bir şekilde ağlıyordum.

"şşhh sakin ol benim. "

"Mert yalvarırım bana yardım et ne olur.dayanamıyorum artık kalbim acıyor nefess alamıyorum" hıçkırıklara içinde sarf ettiğim bu kelimeler beni aciz bir hale düşürüyordü.

Mert beni kollarının arasından hızla çekip. Bağırmaya başladı.

"Sen.. sen aptalın tekisin nasıl böyle birşey kalkışırsınha!! "kızgın ve öfkeli bakışları merti daha önce bu kadar ciddi ve öfkeli görmemiştim.az önce o şefkat ve güven veren adam gitmiş başka bir insan gelmişti sanki ayın bize bahşettiği ışıkla az da olsa yüzünü görebiliyordum.

" Mert isteyerek olmadı yemin ederim o zorladı beni"dediğimde sert ve kızgın bakışlarında bir azalma olmayıp aksine dahada öfkelenmeye başlamıştı.

"Onun veya senin öpmen önemli değil! önemli olan bu kadar şerefsiz ve kahpe olduğun! " dedi. bu sefer benim sinirli ve öfkeli bakışlarımı ona çevirdim.

"hiç bir şey bilmiyorsun Mert! sözlerine dikkat et!!" diye bağırdım.

"hiç bir şey bilmiyorum öylemi. Anlat ozaman bana."dedi. ayağa kalkıp benide hızla kendisiyle beraber kaldırdığında bu ani hareketi yüzünden başım dönmüştü. Beni sarsmaya başladı.

" Anlatsana bana şerefsizin kızı. KATİL in kızı yada ANIL KARACANIN Oruspu kızı"diyen merte şok içinde kala kalmıştım.

"Sen.. sen nasıl?" onun öfkeli bakışları karşısında benim şaşkın çıkan sesim.

Çünkü Sen(Geceme Gündüz Oldun.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin