Keyifli okumalar. umarım beğenir votelersiniz :)
Unutmadan karakterleri hangi oyuncular olduğunu yazdım ona bakmayı unutmayın :)
51.BÖLÜM-"EVET DİYORUM" (SEZON FİNALİ)
Acıdığım için mi bilmiyorum Mert'e sarılma ihtiyacı hissettim ve sarıldım. Sessizce ağlarken başıma birkaç defa öpücük kondurdu. Ne kadar o şekilde kaldık bilmiyorum ama en sonunda beni bıraktı ve elimi tekrar elinin içine alıp öptü.
"Bu adamı şikayet edeceğiz. Birazdan polisler ifade almak için gelir. Ben bazı şeyleri atlayarak anlatacağım.Sen de " derken sözünü kestim.
"Ben de sadece seninle uğraşan biri olduğunu onu tanımadığımı söyleyeceğim" dedim. Elleriyle yanaklarını sildi ve elini kaldırıp tersiyle yanağımı okşadı.
"Bunları yaşattığım için özür dilerim. Sen,sen bunları hak etmiyorsun" derken sesindeki pişmanlık çaresizlik bir kez daha beni bozguna uğrattı. Bir şey demedim ve tıklatılan kapıya kulak verdim. İçeriye polisler girince önce o sonra da ben ifade verdim. Adamın adı Bora Yılmazmış Mert öyle söylemişti.Az önce birbirimize ne söylediysek polislere de onu söyledik,gittiler. Bora Yılmaz kaçmak için yer arasa onun için iyi olurdu.
Onlar gittikten sonra biten serumumu hemşire çıkartmaya geldi. Ardından da odaya telaşlı bir halde Leyla Hanım girdi. Telaşlı? Benim için değildir herhalde.
"Mert! Seni odanda göremeyince çok korktum,niye kalktın yataktan?" Yanılmamışım.
"Nil'e bakmaya geldim anne" derken ağladığı belli etmemek için kendini kasmıştı ama Leyla Hanım'ın gözünden kaçtığını sanmıyorum. Zaten o bakışlarıyla kaçmadığını belli etti bile. Sonra bana bakıp "Geçmiş olsun Nil.Telaşımdan sana gelememiştim üzgünüm" derken sesi şaşırtıcı derecede samimi gelmişti bana. Ona kibarca teşekkür edip Mert'e döndüm tekrardan.
"Mert bak sen de yorgunsun odana gidip dinlen " dedim bitik bir sesle ve Leyla Hanım da beni onayladı ama Mert keskin bir dille bu fikri reddetti. Biz biraz daha otururken Mert benim de aklımı kurcalayan sorulardan birine sordu.
"Ece hastanede olduğunuzu söyleyince şaşırdım siz niçin gelmiştiniz anne?" dediğinde Leyla Hanım'ın yerinde huzursuzca kıpırdanması hoşuma gitmemişti. Mert de anlamış olmalı ki sordu ama Leyla Hanım bizi geçiştirdi. Ya da sadece Mert'i. Ben inanmamıştım.
Gözüm bir anda diğer koltuktaki dosyaya kayınca aklıma bir fikir geldi. Ama hızla ittim. İnsanların özel hayatı beni ilgilendirmezdi sonuçta. Peki ya kötü bir şeyse? İç sesimden gelen güzel soruyu ben de düşündüm ama bu yine de etik olmazdı. Off.
Kapım büyük bir gümbürtüyle açılınca içeriye Gamze,Burcu ve Eren girdi. Gamze önce Mert'e doğru koştu sonra da durup "Geçmiş olsun" dedi. Sarılmak istedi adım kadar eminim ama ben varım diye yapamadı. Hoş sarılsa da şu an dikkatimi çeker miydi bilmiyorum. Aklım Mert'in anlattıkları ve Ece'nin dosyasıyla doluydu.
"Haberi alır almaz geldik. Çok korktum" diyerek Eren Mert'e sarılınca Mert önce hareketsizce durdu ama sonra o da ona sarıldı. Kardeş dedim kendi kendime. İnsan kardeşine kızgın da olsa başına bir şey gelmesini istemez,ölmesini istemez. Tıpkı o adam gibi. O da istemedi ama bu yetmedi. Yetmeyince de bize musallat oldu. Kafamı sallayarak bu düşüncelerden uzaklaştım. Odam bu kadar kalabalıkken bunları düşünmesem iyi olurdu.
"Size de geçmiş olsun Nil Hanım.Az önceki telaşımdan söylemeyi unuttum kusura bakmayın" Gamze'ye dediğinden ötürü ufak bir tebessüm ettim ama samimiyetsiz olduğumu anladı elbette. Sonra Burcu da geçmiş olsun gibisinden bir şeyler söyledi ama onlara kulak asmadım. Başım ağrımaya başlamıştı çünkü. Durumumu fark eden Eren " Nil pek iyi görünmüyor,biz dışarı çıkalım" dedi. Düşünceli insan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar
RomanceSerinin 1.HİKAYESİ: Amerika'dan Türkiye'ye dönen yirmi üç yaşındaki güzel mimar Nil,hayatının tüm karmaşasını Amerika da bırakmıştır. Türkiye'ye geri dönüşünde ona en büyük desteği çocukluğunu,gençliğini geçirdiği can yoldaşı Deniz verse de, o da ol...