Multimedya Nil:)
Eve gittiğimde Deniz üstüme atladı resmen.Epey bir sarıldık birbirimize. Sonra koltuğa oturup konuşmaya başladık.
“Evveet bakalım küçük şeytan anlatıyorsun neler oldu,Mert senin odandaydı sesini duydum inkar etme” dedi hevesle. Hiçbir şeyden haberi yok tabi.
“Durum biraz karmaşık” dedim gergin sesimle.Cebimden telefonumu çıkararak mesajı okuttum.
“Bunu kim yazmış!” diyerek kükredi.
“Bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var öğrendiğimde yazan kişi için hiç iyi şeyler olmayacak.”
“Sen şu durumu baştan bir anlatsana bana.” dediğinde her şeyi anlattım. Bazen gülerek bazen kızarak bazen yine gülerek dinledi beni.
“Adamın odasına resmen geceliğinle girmişsin. Tabi ki bakar sana öyle.Ay acaba neler düşündü kim bilir.”
“Pes yani Deniz.O kadar anlattığımdan bu mu dikkatini çekti sadece ?” Cidden pes yani.
“Evet, ne var o çekti ne yapayım. Ayrıca şu anlattığın kızılla da bence o gecenin hırsını almak için takılmıştır.” Dedi.
“Yok artık. Tamam adam beni öyle gördü de o kadınla emin ol sadece çapkınlığı yüzünden takılmıştır.” Dedim bende.
“Benim görüşüm bu. Ayrıca neden bu adama ısınamadın ki anlamıyorum. Yakışıklı, az da olsa kibar biri.Toplantı odasında da seni savunmuş hemen.Dikkatimden kaçmadı, aferin.” Diye güldü.
“Sen onu bunu boşver. Asıl önemli olan mesaj “ diye hatırlattığımda suratı düştü.
“Haklısın. Odadan çıkarken kimseyi görmedin mi ya da o odana girerken”
“Hayır. Yani dikkat etmedim.”.Biz biraz daha konuştuktan sonra saat geç olduğundan uyumaya karar verdik.
Sabah gözlerimi açtığımda aklıma direk olarak mesaj geldi. Bir kere daha okudum. Hangi beyinsiz yazdıysa mahvedecektim onu. Deniz’i uyandırmamaya özen göstererek kısa bir duş alma,saçları yapma,kıyafet giyme faslından sonra aşağı inip kahvaltımı yaptım. Yola çıktığımda dışarı da inanılmaz bir sis vardı. Sanki korku filmi çekiyormuşsunuz gibi. Otoparka arabamı bırakıp asansörden çıktığımda Eren Bey’e çarptım.
“Özür dilerim.Dalgınlığıma geldi.” Diye savundum kendimi.
“Önemli değil.İyi misiniz pek de iyi durmuyorsunuz “ Benim için endişelenmen ne hoş .
“Ah evet iyiyim. Sadece dalgınım biraz, afyonum patlamadı da daha.” Dediğimde garip garip baktı. Hah tabi ki afyonu patlamak deyimini bilmiyordu Nilciğim. Fazla kibar diye düşündüm. Mert olsa kesin bilirdi. Üf sokma şunu araya,unut onu.
Odama girdiğimde Ege de yanıma gelip “ Nil hanım Hakan Bey hemen bir toplantı istiyor. 15 dakika içinde başlayacak” dedi. Ne toplantısı ya bu saatte? 15 dakika sonra toplantı odasına girdiğimde herkes buradaydı. Herkes dediğim biliyorsunuz, Eren kibarcığı , Mert küstahı,afyonu hızlı patlamış Hakan bey ve bir iki kişi daha.
“Ali Bey mağazası için yapılan çizimleri beğenmemiş” dediğinde Hakan Bey, şoka girdim.
“Nasıl beğenmemiş ? Dün toplantı da çok beğendiğini söylemişti. “ dedim sinirli sinirli. Mert’e baktığımda çenesi gerilmişti.İyi tek kızan ben değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar
RomansaSerinin 1.HİKAYESİ: Amerika'dan Türkiye'ye dönen yirmi üç yaşındaki güzel mimar Nil,hayatının tüm karmaşasını Amerika da bırakmıştır. Türkiye'ye geri dönüşünde ona en büyük desteği çocukluğunu,gençliğini geçirdiği can yoldaşı Deniz verse de, o da ol...