“Tuğçe!” dememle birlikte onun bana sarılması bir oldu.
“Özlemedin sanırım. Neyse içeride konuşuruz” deyip bavullarıyla beraber içeri geçti ama ben şoku üstümden atamamış bir şekilde kapıda duruyordum. İçeriden sesler geliyordu ama onları da duymuyordum. En nihayetinde Tuğçe yüksek sesle seslenince kapıyı kapatıp onlara döndüm. Sakinleş,Mert’in yanında ters bir şey söyleme.
“Abla beni tanıştırmayacak mısın?” derken sırıtıyordu.
Mert’e dönüp “Kardeşim Tuğçe” dedikten sonra Tuğçe’ye dönüp – “Mert erkek arkadaşım” dediğimde Tuğçe’nin gözleri büyüdü. “Erkek arkadaş mı? Durup durup turnayı gözünden vurmak tabiri kesinlikle senin için yazılmış.” deyip Mert’le sohbet etmeye başladı. Ama bunlar gereksizdi bana hesap vermesi gerekiyordu. Canım Mert de durumu anlamış olmalı ki “Ben gitsem iyi olur.Bu arada tekrardan hoş geldin Tuğçe” diyerek elini sıktı.
Tuğçe “Hoşbulduk.Ama arayı açmayalım görüşelim” dedikten sonra Mert bana baktı. Tepki alamayınca başını sallamakla yetindi. O da biliyor onun Amerika da olduğunu ve buraya gelmek gibi bir planının olmadığını.Benim kadar şaşırdı tabi. Ama asıl olay Tuğçe’nin zamanlamasıydı. Mert’in eski siniri kalmamış gibi gözükse de içten içe hala kızdığını biliyordum.
Tuğçe bizi rahat bırakıp salona geçtiğinde biz de kapının önündeydik.Ama ne diyeceğimi bilemedim.Kusura bakma başka zaman sevişiriz mi yoksa sevişmemiz engellendiği için Tuğçe’yi öldüreceğim mi. İkisi de olmazdı. En sonunda ağzımdan “Ben, özür dilerim” lafı çıktı. Sonra ondan gözlerimi kaçırdım hemen. Yanağıma konan beklenmedik bir öpücükle tekrar ona baktım. “Sorun değil.Yarın görüşürüz” diye tebessüm ederek arabasına bindi.
------------
“Ne işin var senin burada. Annemlerin haberi var mı? Nasıl geldin?” diye kükredim adeta. Tuğçe önce gözlerini devirdi. Sonra derin bir nefes alıp “ Çok bunaldım, annemlerin haberi yok ve uçak denilen harika bir araç var onunla geldim” deiye cevapladı beni.
“Sen benimle dalga mı geçiyorsun. Ne demek bunaldım annemlerin haberi yok.Deliye dönmüşlerdir!Kaçta bindin uçağa,nasıl binebildin,annemler neredeydi?”
“10 da bindim uçağa.Annemler beni uyuyor sandılar büyük ihtimalle.Ya 11 saat boyunca uçtum bir saatte arabayla buraya geldim ölüyorum yorgunluktan yarın konuşalım lütfen” dediğinde rahatlığına hayran kaldım.
“Sen, sen ne kadar rahatsın ya. Annemler deliye dönmüştür diyorum sana. Orada şu an saat öğlen 4.Annemler senin evde olmadığını anlamışlardır bile. Şimdi annemi arıyorum ve sen küçük hanım yarın ilk uçakla geri dönüyorsun”
“Hiçbir yere dönmüyorum ben tamam mı!Geldiğim 10 dakika olmadı bana hesap sormaktan başka ne yaptın ha!Bunaldım geldim diyorum sormadın bile neyin var diye. İşin gücün kızmak. Aynı onlar gibi davranıyorsun. Aslında buraya bile gelmemem gerekti, başka ülkeye gidecektim. Aptallığıma doymayayım” diye bağırarak yukarı çıktı.
Tek kelime edemedim.Peşinden de gidemedim.
------------------------
“Gel hoş geldin” deyip Deniz’i öptüm.
“Nerede?”
“Bahçe de masa da oturuyor. Kahvaltı yapacaktık işte” dedikten sonra Deniz’le beraber bahçeye çıktık. İkisinin kucaklaşmalarını izledim.Dün geceki tartışmadan sonra ilk defa güldüğünü gördüm. Mutfağa geçince Deniz de peşimden geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renkli Rüyalar
RomansaSerinin 1.HİKAYESİ: Amerika'dan Türkiye'ye dönen yirmi üç yaşındaki güzel mimar Nil,hayatının tüm karmaşasını Amerika da bırakmıştır. Türkiye'ye geri dönüşünde ona en büyük desteği çocukluğunu,gençliğini geçirdiği can yoldaşı Deniz verse de, o da ol...