İspatla!

1.9K 87 2
                                    

Şu an resmen yurt halimle, bahçedeyim. Çünkü, Çınar abiyi uğurlatıyoruz. Altımda gri eşofman, üstümde kolları dirseklerime kadar olan bir kısa kollu var. Çınar abi hepimize el salladı. Kendimi ileri atıp Çınar abinin boynuna sarıldım. İrem'den sonra Çınar abiyi en çok ben seviyorum. İrem'in öz abisi olduğu benden çok seviyor doğal olarak. Çınar abide kollarını bana sardı. Çınar abiye sarılmayı bıraktıktan sonra parmak uçlarımın da durarak Çınar abinin yanağına uzandım. Küçük bir busecik kondurup geri çekildim. Hafif ağlamaklı bir sesle:

- Yine gel. diyerek hafifçe le salladım.

Gülümsedi ve bana hafifçe el salladı. Taksiye binip gitti. Aslında benim yaptıklarımı İrem'in yapması gerekirdi ama şuan İrem, Çınar abinin gitmesini istiyor. Hemen odamıza çıktık. Yatağıma bağdaş kurup oturdum. Kızlarda yataklarına oturdular, İrem hariç. İrem direkt dolabına yöneldi, İrem'e şaşkınlıkla baktım:

- Hayırdır İrem?

İrem hiç bana bakmadan:

İrem: Meriç'le birlikte Aşıklar Tepesi'ne gidicez. dedi.

Hafif sırıttım. Birden bire telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Telefonumu alıp mesaja baktım:

Ayaz: Açelya bu gün Ajansa gelebilir misin?

- Ne oldu?

Ayaz: Seninle konuşmam lazım...

- Arayım konuş!

Ayaz: Yüz yüze!

- Peki...

Ayaz: Peki bekliyorum.

- Tamam... Yazım telefonu kapattım

Yatağımdan kalktım ve dolabıma yöneldim. İrem bana şaşkınlıkla baktı:

İrem: Sen nereye?

- Ayaz beni Ajansa çağırdı, bir şey konuşacakmış.

İrem bana tanımlayamadığım bir bakış attı:

İrem: Hadi bakalım... dedi ve dolabına döndü.

" Hiç inanmıyorum" bakışıydı bence bu. Gözlerimi devirdim ve dolabıma yöneldim. Üstüme, bel boyunda mavi, beyaz ince çizgili kısa kollu altıma, siyah mini şort giydim. Lila hırkamı da üstüme giydim ve aynanın karşısına oturdum. Hafif dağınık bir topuz yaptım. Kulaklarımın önünden hafif saçaklar çıkardım. Kalkıp telefonumu aldım ve beyaz spor ayakkabılarımı giyip odadan çıktım. İzin alama gerek yoktu. Hafta sonu olduğu için sınırsız dışarı çıkma iznimiz vardı, tabi yurt kapanana kadar. Bahçeye indim, Meriç bahçedeydi. Tabi ki İrem'i bekliyordu. Meriç'in yanına gittim:

- İrem hazırlanıyor birazdan gelir.

Meriç: Peki sağol.

Hafifçe el sallayarak gülümsedim ve bahçe kapısından çıktım. Meydana doğru yaklaşırken yanımdan bir taksi geçiyordu Durdurdum ve taksiye binip:

- Ateş Ajansına! dedim.

Başıyla beni onayladı ve  sürmeye başladı.  Yaklaşık beş dakika sonra durduk. Camdan dışarı baktım ve taksiciye döndüm:

- Neden durduk?

Taksici: İstanbul trafiği işte.

- Ben burada ineyim. dedim ve ücreti verip taksiden indim.

Taksiden iner inmez bir irkilme yaşadım. Hava rüzgarlıydı, 40 yılın başı bir kısa giyindim ondada havanın rüzgarlı olacağı tuttu. Ajansa az bir mesafe vardı. Birkaç dakika sonra Ajansa geldim. Saçlarım biraz dağılmış, aynı zamanda bacaklarım donmuştu. Asansöre bindim ve prova odasının olduğu kata çıktım. Asansörden indim, bir kaç adım atar atmaz Ayaz'ı görmem bir oldu. Ama o beni görmedi, çünkü yanında bir kız vardı ve onunla konuşuyordu. Dur bi dakka... Kim bu cüce bacak?! Şuna bak kafam kadar topuğu var! Ama o topuğa rağmen benden kısaydı. Bu mesafeden bile belli oluyordu. Yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim ve kendimden emin adımlarla yürümeye başladım. Tam kızın yanında durdum ve Ayaz'a baktım:

Şarkına AşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin