BİR TUHAF TANIŞMA

7.6K 261 6
                                    

Öğlen on iki de rutin alarm sesiyle uyandım.Gözlerimi açmadan doğrulmaya çalıştım ama yerde öylece yatmış olduğum için acıyla tekrar yattım.Yavaşça dün gece olanlar kapalı gözlerimin önünden geçmeye başladı ve açılmayan gözlerim bir anda şimşek çakmışcasına açıldı.Belimin ağrısına aldırmayıp doğruldum ve yanıma baktım ama kimse yoktu. Gitti mi acaba?Hemen kalkıp zaten bir artı bir olan ufak evimin yatak adası ve mutfağına baktım.Burada da kimse yoktu.Hayal kırıklığıyla koltuğa çöktüm.Ben bütün gece seninle uğraştım be adam! bir teşekkür etmez mi insan.

Neyse belki de böylesi daha iyiydi daha çok muhatap olmamız gerekmiyecek ya başıma bela açacak biriyse. Yok yok böyle en iyisi oldu.

Ayağa kalkıp ateşlenince açtığım camı kapatıp duşa koştum. Dört de yine nöbete yetişmem gerekiyordu.Hazırlanıp hastaneye yetiştim..

İKİ AY SONRA....

Karşımda birazdan ameliyat olacak olan Ayşe'yle konuşuyordum.Belki de çocuk cerrahisinin en sevdiğim yanı onlarla konuşup, oyunlar oynayabilmemdi. Tabi yoğunluktan vakit kalırsa. Ayşe yedi yaşında, güzel mi güzel bir kızdı. Bademcik ameliyatı olacağı için tedirgindi biraz oyun oynayıp, sakinleşmesini sağladım.Şimdi ameliyathaneye teslim vakti.

Akşam olmuştu ve Ayşe'nin ameliyatı çoktan bitmişti.Gündüzde eleman eksikliği ve hastanenin güttüğü az eleman çok iş politikasından dolayı sadece ben ve sorumlu hemşire Sevgi abla vardı.Onunla da sabahtan beri koşuşturmaktan birbirimizi bile görememiştik. Akşam nöbetini Tuğçe hemşireye teslim edip giyinmeye çıktım. Formamı çıkartım kabanımı alırken Sevgi abla da odaya geldi.

-Zeynep bir hasta yakını geldi, hastasını iki saatliğine takip edecek bir hemşire istedi.Baya iyi giyimli biri bence sen git ücreti iyi verir böyleleri, istersen sen git."

Sevgi abla annemin ve babamın öldüğünü ve benim kardeşimi okuttuğumu biliyordu.Sürekli bana yardımcı olmaya çalıştığının farkında olarak minnetle parladı gözlerim.

-Tamam abla geliyorum şimdi" birlikte odadan çıktık. Sevgi ablanın odasının önünde siyah takım elbisesiyle, ciddi duruşlu otuz-kırk yaşları arasında bir bey bekliyordu .Elimi uzattım.

-Merhaba ben Zeynep hemşire hastanıza ben refakat edeceğim."hemen elimi sıktı karşımdaki asker traşı ve sert tutumuyla bana asker olduğunu hissettirmişti.

-Merhaba Zeynep hanım. Ben Ekrem ve hastanın yakını ben değilim aslında benim patronum yakını ilk önce sizi ona götüreceğim o sizinle görüşecek."Kafamı sallayıp aşağıya indik.Hastanenin önünde son model olduğu belli olan mercedes bir arabanın arka kapısını açtı Ekrem bey.Neden böyle yaptığını anlamadım. O da arabaya bindi ve hareket etmeye başladık.Dediğim gibi sessiz ve sert tutumlu bir adamdı ekrem bey.

İstanbul'un plazalarla dolu caddesinin birine girdik.Buralara hiç gelmemiştim ama İstanbul'un diğer sokakları gibi işlek ve yoğun bir insan araba trafiği vardı.İşten yeni çıkanlar, evine yetişmeye çelışanlar ve haftanın son günü olması nedeniyle üzerinden vehameti atan beyaz yakalılarla doluydu sokak.

Araba her mimarın faydacılık hayalini süsleyen, yirmi belki de daha fazla katlı, her yeri kavisli cam ve metalden ibaret iş merkezinin önünde durduk.

-Burada neden durduk?"Ekrem bey cevap vermeden arabadan çıkıp kapımı açtı.Cevap beklediğimi göstermek adına yüzüne baktım.

-Patronum yani Selim Korlu sizinle görüşecek Zeynep hanım"dedi.Ne hastaymış ya tedirginlikle dışarı çıktım.

İş merkezinin cam ön kapısının üzerinde dikkat çekmeyecek şekilde -B.O.S.S KORLU Yönetim ve iş merkezi- yazıyordu.Az önce ne demişti bu adam Selim Korlu mu yani buranın sahibiyle mi görüşecektim.Gerginlikten kabanımın kemerini biraz daha sıktım.Devasa ve samimi olmam gerekirse sinir bozucu cam, çelik ve beyaz kum taşı olan lobiye adım attım.Önümden Ekrem bey gidiyordu.Önümüzdeki parlak siyah taştan olan masaya geldik.Çok çekici, bakımlı,sarışın kadınla konuşmaya başladı.

-Selim beyin misafiri geldi.Haber verin yukarı çıkıyoruz biz."Kadın bana bakıp gülümsedi.

-Tabi efendim"

Kadın telefona yönelirken Ekrem bey beni sol tarafımızdaki son asansöre yönlendirdi.İş tamamen kontrolümden çıkmış gibi hissediyordum.Şaşkın şaşkın etrafıma bakmaktan başka hiçbirşey yapamıyordum.Asansör gelince Ekrem bey yirmi dördüncü kata bastı ve asansör bizi son hızla kata çıkardı.Kapılar kayarak açılırken kendimi birkez daha cam, çelik ve parlak kum taşından siyah lobi de buldum.Yine parlak bir masa bizi karşıladı ve yine sarışın bir kadın vardı arkasında.Kusursuz bir kılık kıyafeti vardı ben buraya aitim diye bağırıyordu.

-Ekrem bey Selim bey müsait Zeynep hanımı bekliyor."Ne yani o gelmiyecek mi? Kuruyan ve beni zorlayan boğazımı, yutkunarak rahatlatmaya çalıştım.Kadın eminim ki çok pahalı olan topuklu ayakkabılarını taş zeminde tıkırdatarak yanıma gelip elini uzattı.

-Kabanınızı ben alayım lütfen."Ekrem bey yine adeta bir emirer gibi asansörün kapısının yanına dikildi.Benim tek koruyucum olan uzun kabanımı çıkarıp kadına verdim. Yan tarafımız da ulunan ofisin kapısını gösterip

-Kapıyı tıklatıp girin lütfen" deyip aynı geldiği gibi topuklularını tıkırdatarak masasına oturdu.

Ofis kapısına doğru çoktan adımlamaya başladı ayaklarım çünkü beynim şu an işlev dışıydı.Kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Karşımda ki masa da oturan ayağa kalkıp çeketini ilikleyip bana doğru gelmeye başladı.

_Zeynep hanım"

Kahretsin çok genç ve çekici hemde çok çekici bir adamdı.Uzun boyluydu,üzerindeki şık gri takım elbise, beyaz gömlek,ve siyah kravatı,koyu siyah saçlar ve bana kurnazlıkla bakan yoğun, parlak yeşil gözleri tamamlıyordu.

Elini uzatıp konuşmaya devam etti.

-Adım Selim Korlu"dedi. Ne diyeceğimi bilemeyerek elini sıktım.Parmaklarımız birbirine temas edince ateşe değmişcesine hemen elimi çekerek konuştum

-Bende Zeynep Esen ama siz zaten biliyorsunuz galiba" Yeşil gözleri biran dondu gibi oldu.Ama çok çabuk değişti.

-Aslında lütfen böyle oturmak ister misiniz hepsini konuşacağız zaten birazdan."Sesimi bulmaya çalıştım ama başarılı olamadım ve sadece kafamı salladım.Eliyle L biçimindeki koyu kırmızı-siyah karışımı olan kanepeyi işaret etti.

B.O.S.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin