Hanın ortasında müzik hızlandıkça dans edenlerin sayısı artmaya başlamıştı. Bira bardakları tokuşturuluyor bardaktan taşan biralar etrafı ıslatıyordu. Müziğin ve insanların birbirlerine anlattığı heyecanlı hikayelerin arasındaki sözde romantik erkekler kadınları tavlamak için arka planda çeşitli numaralar deniyordu. Şiddet isteyen sarhoşlar ise hemen kapının önünde birbirlerini dövüyor ve ara sıra camların kırılmasına sebep oluyordu.
Ailis garson üniformasının eteklerini hafifçe kaldırarak sert bir ses tonuyla dışarıda kavga eden sarhoşlara bağırdı
"Parasını ödemezseniz karılarınıza sizin geçen gece ne yaptığınızı söylerim!"
Kavga eden sarhoşlar o korkuyla durdu ve parlayan masum görünen gözleriyle Ailis'e baktılar. Ailis derin bir nefes aldı ve eliyle "gidin" hareketi yaptı. Hanın kapısına doğru ilerleyip kapıyı araladı ve sarhoşların uzaklaştığına emin oldu. Ardından kendinden emin bir yüz ifadesiyle gülümsedi ve siyah uzun saçlarını sağ kulağının arkasına aldı. Arkasına döndü ve hanın bar kısmına doğru sarhoşların ve dans edenlerin arasından sıyrılarak ilerledi. Hafif dalgalı kahve rengi saçlı kızın kapüşonunu örtmüş bir şekilde yüzünü barın tezgahına koyarak oturduğunu gördü. Kızın göğüslerine kadar uzanan saçlarının bir kısmı tezgaha dökülmüş biranın içindeydi. Ailis tekrar iç çekerek kızın yanına geldi ve saçlarını biranın içinden çekti.
"Aife, uyumak için güzel bir yer değil burası." dedi Ailis. Aife ağır ağır inleyerek ve gözlerini kısarak kafasını kaldırdı ve Ailis'e baktı. Kan çanağı olmuş gözlerini ovaladı ve etrafına baktı.
"Başım ağrıyor."
"Sözde bir de kaşif olacaktın. Duymuşsun bir kaşif büyük büyük baban var diye peşinden koşuyorsun. Nerede zeka? Sadece boş kaba kuvvetten başka bir şey değilsin. Başın ağrıyormuş. Etrafına bak sence neden başın ağrıyor?"
Aife sağ eliyle kulağını ovaladı. Yüzünü ekşiterek Ailis'e baktı ve sendeleyerek ayağa kalktı. Hanın ikinci katına çıkan merdivenlere doğru yöneldi ve bir kaç adım ileri adım attıktan sonra durdu. Boş boş yere bakmaya başladı. Gözlerinin altında verimsiz uykudan oluşmuş torbalar dikkat çekiyordu. Ailis, Aife'den gelen umutsuz havayı hissetmişti. Sanki tüm han boşalmıştı. İçinde sadece Aife ve onun getirdiği sessizlik vardı. Sanki başka hiçbir şey o an önemli değil gibiydi.
"Ben neden içiyorum ki?"dedi. Ailis'in yapabileceğini bildiği bir şey olmadığı için sessiz kalmayı tercih etti. Aife ise merdivenlere doğru ilerleyip ikinci kata çıktı. Ailis arkasından siniri bozulduğu için gözlerini kısarak baktı.
"Ben kimim ki zaten? Dost olmuşuz da ne olmuş. Sanki bir kere dürüstçe gelip dertlerini paylaşıyor."
Kendi kendine bulunduğu yerde söylendikten sonra ellerini beline koyup işine devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaşif
FantasyAcımasız feodal lortların inşa ettiği dünya da bazı hikayeler insanlığa umut olmuştur ama hepsi sanıldığı kadar gerçek değildir. Bu dünya da kaşifler umut olacak hikayeler peşinde koşarlar ve insanlara bu hikayeleri nesilden nesle anlatırlar. Aife...