Aife kendi odasındaydı. Yatağına yatırılmıştı ve yaraları tedavi edilmişti. O gün yaşadığı onca şey onu güçsüz kılmıştı. Vücudu daha fazla stresi ve fiziksel darbeyi kaldıramamıştı. Perdeyle kapatılmış pencerenin önüne konmuş yatağının üstünde örtüsüyle sarmaş dolaş duruyordu. Uykusundan uyandıktan sonra kollarını sıvazlayarak yavaşça doğruldu. Her yeri ağrıyordu ve hala kendini çok yorgun hissediyordu ama daha fazla uyursa suçluluk duyacağını hissediyordu.
"Unutup durduğum şeyi hatırlamam gerek." dedi aniden kendi kendine. Bir süre kaşlarını çatıp garip garip etrafa baktı.
"Ben neden böyle bir şey söyledim." diye sesli bir şekilde kendisiyle konuşmaya devam etti. Omuzlarını kaldırıp indirerek kaslarını açmaya çalışıyordu. Bu sırada yataktan aşağı indi ve bir kaç adım attıktan sonra aniden baş dönmesi yüzünden durdu.
"Peki ben neyi unuttum?"
Kısık sesiyle tekrar sorguladı. Bir kaç adım atıp etrafa bakmaya başladı. İlk önce çekmecelerini karıştırmaya başladı. Hemen ardından dolabına gidip hızla içindeki kıyafetleri sağa sola dağıtarak içini araştırmaya başladı.
"Ne unuttum?"
"Ne unuttum?"
"Ne unuttum?"
Sayıklamaya devam ediyordu. Tüm ağrısını ve yaşadıklarını unutmuştu. Sadece buna odaklanmıştı. Hatırlaması gereken bir şey vardı. Bunu içinde çok iyi hissediyordu fakat anlayamamıştı. Bir şeyler onun için başından beri yanlıştı. Kendisine sürekli aynı soruyu soruyordu.
Arkasını dönüp yatağının altına baktı. İçindeki kutuları çıkartıp karıştırmaya başladı. Aradığı şeyi bulamayınca o sinirle hızla kutuyu yatağın altına doğru ittirdi. Hızla nefes alıp vermeye başlamıştı. Ani bir hareketle ayağa kalktı ve sağ elini saçlarına götürerek saçlarını düzeltti. Kapının yanındaki aynanın önüne gitti. Kendisini incelemeye başladı.
İlk önce kollarını ve ellerini sıkıca sarmış sargılara baktı ardından küçük vücudunu inceledikten sonra şaşkınlıktan ne şekle gireceğine şaşırmış göz bebeklerine baktı. Aynaya daha da yakınlaştı ve vücudunu inceledi.
"Neden küçüğüm?" dedi kendi kendine. Vücudunu ellemeye başladı ve tekrar kendine baktı.
"Unuttuğum şey buydu? Ben geçmişe mi döndüm?"
Ailis gibi iç çekti. Gözlerini bir süre kapatıp derin nefes alıp vermeye başladı. Paniklemişti ve korkmuştu. Gözlerini açtığında tekrar kendine baktı. O sırada aynada yüzünün şeklinin değişmeye başladığını gördü. Yansımada yüzündeki derinin rengi kararıyor ve çatlıyordu. Aife korktukça daha da şiddetleniyordu bu olay. Yansımada başından aşağı kanlar akmaya başladı. Aktıkça yüzünün yandığını hissediyordu. Kulağının içinde ateşin odunu çatırdattığı ses yankılanıyordu. Yüzünün şekli Ailis'in halini almaya başlamıştı. Korku içerisindeydi. Aife'nin arkasındaki karanlık odası yavaşça aydınlanmaya başlamıştı. Alevler duvarlarını süslüyordu. Yavaşça perdesine sarıldılar ve çekmecesine bulaştılar. Ardından alevler aynanın çevresini kaplamaya başladı. Aife korkudan hareket edemiyordu. Vücudunun kontrolünü kaybetmişti. Midesinin bulandığını hissetti. İçindeki her şey dışarı çıkmak istiyordu. Boğazından yukarıya doğru bir basınç hissediyordu. Dayanamadı ve aynaya, kendi yansımasına doğru kustu.
Ardından ağzından derin derin nefes almaya başladı. Nefeslerinin sesi odada yankılanacak kadar şiddetliydi. Bir kaç adım geri attı ve ardından kapağı kapalı tahta leğeni açtı ve avuçlarıyla içindeki suyu ağzına aldı. Ağzını çalkalayıp zemine tükürdü. Ardından bir kaç defa yüzüne su çarptı. Sakinleştiğini hissettikten sonra tekrar aynaya baktı. Her şey normal gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaşif
FantasyAcımasız feodal lortların inşa ettiği dünya da bazı hikayeler insanlığa umut olmuştur ama hepsi sanıldığı kadar gerçek değildir. Bu dünya da kaşifler umut olacak hikayeler peşinde koşarlar ve insanlara bu hikayeleri nesilden nesle anlatırlar. Aife...