Bölüm 3: Casus

51 8 0
                                    

*Thanca: Thadenia İmparatorluğunun resmi dili.

Tek bir mumun can çekişerek aydınlattığı soğuk bir odada, elleri sandalyenin arkasına bağlanmış bir şekilde oturuyordu imparatorluk casusu. Theiran Krallığı tarafından yakalanmıştı ve iyice de bir hırpalanmıştı.

Bu kadın casusun simsiyah uzun saçları, keskin bakışları ve çoğu erkeğin dikkatini çekebilecek bir fiziği vardı. Krallıktaki soyluları etkileyebilmek ve onlar üstünde duygusal baskı kurabilmek için iyi eğitilmişti fakat yaptığı bir hata yüzünden buraya düşmüştü.

Ratakna, imparatorluk casusu, odadaki soğuk kirli hava yüzünden düzgün nefes alamıyordu. Yediği yumruklardan ötürü de vücudunun çeşitli yerleri ağrıyordu. Elleri arkada bağlı bir şekilde kendisini öne iterek önündeki masada bulunan muma olabildiğince yaklaşmıştı. Sıkıntıdan sesli bir şekilde kendi kendine *Thanca konuşmaktaydı.

"Halk okulunda ve üniversitede gözümüze soktukları vatan aşkının sıcaklığını bu odada çok iyi hissediyorum. Üstüm başım da leş gibi... Yüzüm muhtemelen morluklar içerisinde... Kaslarım delicesine ağrıyor ve bunu imparatorluk için çekiyorum. İşin en kötüsü birkaç korkak krallığın oluşturduğu şu koalisyonun eline düştüm. "

Özellikle elleri sıkıca olmak üzere, uzuvları özel bir yöntemle bağlanmıştı. Ne zaman vücudunu oynatmaya çalışsa iplerin etini daha çok sıkıştırdığını hissediyordu. İlk başlarda iplerden kurtulmak için uğraşsa da bir süre sonra canının acımasını bahane ederek pes etmişti.

Kendi kendine konuşmayı kestikten kısa bir süre sonra yan odadan bağırış sesleri gelmeye başladı. Jaskal'ın acı içerisindeki sesi duvardan zorla geçip Ratakna'nın kulağını dolduruyordu. Jaskal'ın her bağırışında Ratakna'nın içi sızlıyordu. Ona neler yapıldığını düşündükçe, o vücudunu saran iğrenç sıcaklık aniden toplanıp midesini sarıyordu.

"Benim suçum... Benim yüzümden..."

Dayanamayıp ağlamaya başlamıştı. Silemediği göz yaşları rahatsız edici bir şekilde yanaklarından aşağı doğru akıyordu. Sinirden ve üzüntüden yumruk yaptığı eli ağrımaya başlamıştı. Kendi eline batırdığı tırnakları avucunun içinde küçük küçük yaralara sebep olmuştu. Kendisini yorgunluğuna ve çaresizliğine o an teslim etmeye karar vermişti. Bir an olsun kötü düşüncelerden ayrılmak istedi. Başını öne doğru bıraktı.

"Jaskal... Beni neden buralara kadar takip ettin? Sen ne bir casus olarak eğitildin ne de bir asker..."

Jaskal, Thadenia İmparatorluğunun en iyisi olan Şarentai Üniversitesinin en genç öğretim görevlisiydi. O, büyü biliminin öncüsüydü. Büyüler üstünde çalışıp bunu günlük hayattaki aletlere uyguluyorlardı, fakat bu zeki adamın bir zaafı vardı. Aynı sokakta büyüdüğü ve uzun zamandır aşık olduğu Ratakna... Yolları halk okuluna gittikten sonra ayrılmıştı fakat ara sıra birbirleriyle görüşüyorlardı. Ta ki, Ratakna gittiği görevleri paylaşamayacak kadar önemli bir pozisyona gelene dek.

Jaskal'ın Ratakna'ya olan özlemi onun delirmesine sebep oldu. Hayattaki motivasyon kaynağını kaybetmişti. İşlerine odaklanamıyor ve eski başarısına sahip olamıyordu, çünkü aklındaki tek şey Ratakna'nın nerede olduğuydu. Sonunda duygularına yenik düşüp araştırdı. Bağlantılarını kullanarak onun Theiran Krallığına casus olarak gönderildiğini öğrendi ve yola koyuldu.

Tehlikeli ve uzun süren bir yolculuğun ardından sonunda Theiran'a ulaşmıştı. Başkentin devasa surları ve yerel mimarisi karşısında büyülenmişti. Her şeye hayranlıkla ve umutla bakıyordu. Savaşın ve geri kalan her şeyin o zaman ne kadar saçma olduğu aklına gelmişti. Nefreti hissedene kadar... Bilmediği dilde konuşan insanların arasında dolaşırken kısa bir görüntü dikkatini çekti. Simsiyah saçları ve boyunun uzunluğu ile halkın arasında siyah bir inciyi andıran Ratakna'yı fark etti. O an o kadar heyecanlanmıştı ki hava biraz serin olsa da terlemeye başlamıştı. Kalbi küt küt atıyordu. Kendisine hakim olamadı. Deli gibi gülümsemeye başladı. İnsanların arasından süzülüp ona doğru ulaşmaya çalışıyordu fakat o zaman gördü. Yanında zengin bir züppe belirmişti.

Ratakna, bilgi sızdırmak için üst düzey bir komutanın metresliğini yapmaktaydı. Olaylar o zamandan itibaren gelişmeye başlamıştı. Jaskal'ın bir şekilde Ratakna'ya ulaşması ve onların Thanca tartışmasıyla birlikte her şey açığa çıkmıştı ve yakalanmışlardı.

Bu olaylardan dolayı Ratakna kendini suçluyordu. Eğer daha akıllıca davransaydı bunların hiçbiri gerçekleşmeyebilirdi. Belki de ona yeterli ilgiyi gösterseydi baştan itibaren hayat daha farklı olabilirdi. İmparatorluk ordusunda uzun yıllar çalışmış babasına kendisini kanıtlamak için bu kadar çaba sarf etmesine değmemişti. Jaskal'ı o da seviyordu fakat Ratakna'nın hırsı sevgisinden daha fazlaydı.

Sonra, kapı sertçe açıldı. Önden, hafif zırhlanmış bir asker sırıta sırıta içeri girdi. Arkasından da aynı onun gibi zırhlanmış birkaç kişi Jaskal'ı taşıyarak girdi. Yüzü neredeyse tanınmaz hale gelmişti. Gözlerinin etrafı öyle şişmişti ki zar zor etrafını görüyordu. Kıyafetinin altından süzülüp gelen kan damlaları ellerinden yere damlıyordu.

Sertçe Jaskal'ı yere bıraktılar. Çelimsiz, ince bedeninin yere düşmesi odada yankılandı. Ratakna, Jaskal'ın üstünden gözlerini alamıyordu. Dayanamayıp sessizce tekrar ağlamaya başladı. Gözlerindeki yaşları durduramıyordu. Aniden gözünün önünde sırıtan işkencecilerden biri belirdi. Tatmin olmuş egosunun verdiği haz ile gülümseyen adam bunu kızın gözüne gözüne sokuyordu.

Ratakna'nın önündeki adam kirli elini Ratakna'nın yanağına götürdü. Yavaşça okşadı ve Ratakna'nın dağılmış saçlarını düzelterek kulaklarının arkasına aldı. O sırada Jaskal adamın dokunmasıyla yarı ölü haliyle ayağa kalkmaya çalışıyordu. Jaskal ile uğraşan adamlardan bir tanesi onun yanına çömeldi ve ciddi bir yüz ifadesiyle dikkatlice Jaskal'ın şişmiş gözlerine baktı.

"Ha?! Yoksa sinirlendin mi? Belki de başka bir şeyler yapmalıyız. Ne dersin?" dedi. Jaskal Theiran Krallığında konuşulan dili bilmediği için anlamamıştı fakat ana dili gibi bu dili bilen Ratakna adamın dediğini çok iyi anlamış hatta bu işin nereye gideceğini bile çözmüştü.

Jaskal'ın yanına çömelmiş olan adam, Ratakna'nın hemen önündeki diğer adama doğru döndü.

"Sözde öğretmen olacak bu aptal, şu orospu için buralara kadar gelmiş. Madem ki düzgün bilgi alamıyoruz. En azından eğlenelim." dedi.

Ratakna'nın önünde duran adam heyecanlanmış bir şekilde "Emin misin?" bakışları atıyordu. Kısa bir süre bakıştıktan sonra hala çömelen adam başıyla onayladı.

Ardından Ratakna'nın önünde duran adam odanın diğer tarafındaki sandalyeyi hızla alıp hemen kızın önüne koydu ve sağ eli kasığında kendini sandalyeye rahatça bıraktı. Tekrar sırıttı ve ellerini birbirine sürttü.

O sırada Jaskal yerde yatmış bir şekilde sevdiği kadını izliyordu. Sessiz sakin bir şekilde ölmeyi bekliyordu. Vücudunu herhangi bir yolla hareket ettirebilecek gücü kalmamıştı. Hiçbir kasına erişimi yoktu ve hatta düşünemiyordu bile. O kadar çok dayak yiyip tacize maruz kalmıştı ki ruhunun vücudundan çıktığını hissetmişti. Kasıklarında ve kalçasında da ıslaklık hissetmeye başladığında kendinden iğrenmişti. Bu kadar güçsüz olmasından ve yaptığı aptallıklardan dolayı şu an Ratakna'nın acı çekişini izlemek zorunda kalmıştı.

Ratakna'nın hemen önüne oturmuş sapık adam yavaşça ellerini onun bacaklarının arasına götürdü. Ratakna, adamın istediğine erişememesi için bacaklarını sıkıca kapatıyordu.

KaşifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin