Sert bir baş ağrısı eşliğinde gözlerini yavaşça açtı. Etrafına baktığında neredeyse yataktan düşmek üzere olduğunu fark etti ve küçük bir panikleme ile kendini geriye attı. Başını duvara çarpmasıyla birlikte gözleri iyice açıldı ve baş ağrısını iliklerine kadar hissetti. Sızlana sızlana ve başını ovalaya ovalaya doğruldu. Gözlerini bir kaç kere art arda kırptıktan sonra ayağa kalktı. Odasındaki leğenin yanına gitti ve çömeldi. Kapağını kaldırıp kenara koyduktan sonra içindeki suyla yüzünü bir kaç kere yıkadı. Kapağı yerine koyup ayağa kalktı ve sızlanarak odadan dışarı, alt kata inmeye gitti.
Ailis o sıra hanı akşam için tekrar hazırlamaktaydı. Masa ve sandalyeleri düzeltip etrafı temizlemekteydi. Aife'nin ayak seslerini, ritimsiz olmasından tanımıştı. Ailis merdivenin başında Aife'nin inmesini bekledi.
Aife sızlanarak: "Bana baş ağrısına iyi gelecek bir şeyler verir misin?" dedi. Ailis her zaman ki gibi iç çekerek başını salladı ve tezgahın arkasına geçip etrafı karıştırmaya başladı. Aife ise ağır adımlarla bara doğru ilerledi ve ilk bulduğu yere kendini attı. Tezgahın arka kısmına uzanarak Ailis'in tokalarından bir tanesini aldı ve dalgalı dağılmış saçlarını bir kaç sefer deneyerek düzgün bir şekilde bağlayıp at kuyruğu yaptı. Dirseklerini tezgaha koyup ellerini çenesine koyarak Ailis'i beklemeye başladı. Ailis ile tezgahın arka tarafında Aife'nin baş ağrısına iyi gelecek çorbayı yapmakla meşguldü.
"Ailis ben Rath'ı kaybettim."
Ailis bir süre donuk bir şekilde bekledikten sonra arkasını döndü ve kıza odaklandı.
"Geri döner. Hep bir yerlere gitmiyor mu?"
"Bu sefer farklı. Gittiğim zamanı hatırlıyor musun? Onunla birlikte bir şeyi aramaya çıkmıştık. İşte o anların hiçbiri bende yok. Hatırlayamıyorum. Ondan öncesi de biraz yok sonrası da yok. Sadece kendimi kasabanın yolundayken hatırlıyorum. Çok bitkin olduğumu hatırlıyorum."
Ailis, Aife'nin sözünü kesip kendisi sesini yükselterek konuşmaya devam etti.
"Peki neden bana bunu başta söylemedin?"
"Bilmiyorum... Sadece söylemek istemedim. Kendimi zaten lağıma düşmüş gibi hissediyorum."
"Tamam da son iki haftadır aynı şekildesin. Son iki haftadır mı aynı şekilde devam ediyorsun?"
"İki hafta mı oldu?" diyerek şaşkın şaşkın Ailis'e baktı. Ailis başını iki yana sallayarak iç çekti ve arkasını dönüp çorbasını hazırlamaya devam etti.
Çorbanın garip kokusu yavaşça hanı sarmaya başladı. Aife bu kokudan hiç hoşlanmazdı. Ailis gülümseyerek arkasını döndü ve bir kaba koyduğu çorbayı Aife'nin önüne servis etti.
"Emin misin? Kokusu başımın ağrısını daha da arttırdı." dedi Aife. Ailis gülümseyerek başıyla onayladı.
"İçerisinde Uth var. Şu iksirlerde kullanılandan büyü tozu gibi bir şey. Annem hasta olduğundan beri eve alıyorum."
"Annen hasta mı? Ne zamandır?"
Ailis gözlerini kısarak "Son iki haftadır." dedi. Aife gözlerini sağa doğru kaçırdı.
Ailis tekrar iç çekerek konuşmaya devam etti.
"Önemli değil. Sen de bir nevi hastaydın sonuçta."
Aife aniden ayağa kalktı ve Ailis'in elinden tuttu.
"Çok ama çok özür dilerim. Bencillik ettim. Ne kadar kötü?" Ailis, Aife'nin eline baktı ve diğer elini onun üstüne koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaşif
FantasyAcımasız feodal lortların inşa ettiği dünya da bazı hikayeler insanlığa umut olmuştur ama hepsi sanıldığı kadar gerçek değildir. Bu dünya da kaşifler umut olacak hikayeler peşinde koşarlar ve insanlara bu hikayeleri nesilden nesle anlatırlar. Aife...