Merhabalar, lütfen bu kısmı okumadan kitaba geçmeyin :)
Kitabı çok önce yazmaya başladım ve bu benim ilk kitabımdı, o yüzden başlardaki yazımım çok acemice sizi rahatsız edecek bir yazım şekli olabilir o yüzden bu uyarıyı yapmak istedim.
Onun dışında kitabın ortalarına doğru yazımım düzeliyor ve daha iyi bir düzeye geliyor. İsterseniz son bölümleri okuyup fikir edinebilirsiniz.
Sizleri diğer kitaplarım EDİBE ve KIZILCA'ya davet ediyorum. Onların yazımına güveniyorum djdnd
Sizleri seviyorum Allah'a emanet olun ❣️
Her sabah olduğu gibi melankolik bir halde uyandı genç kız.
Gözlerini açmadan komodinin üzerindeki telefona uzanıp güç düğmesine bastı.Üçüncü çalışta kapanan telefonu yatağın bir köşesine fırlatıp dirseklerini yatağa yerleştirerek oturur pozisyona geçti.
Henüz tam açmadığı gözlerini ovalayarak perdeyi araladı.
Sonunda aklına gelmiş olacak ki hızla yatağa fırlattığı telefonu eline alıp saate baktı. Gözleri yuvasından çıkarcasına büyürken telefonu tekrar fırlatıp hızla lavaboya ilerledi.Gerekli ihtiyaçlarını giderdikten sonra hızla odaya geçti.
Bu sırada mutfakta gördüğü yengesi yemek hazırlamakla meşguldü.
Oradan oraya koşturan kızı gören yengesi başını bıkkınca iki yana sallayıp tekrar işine döndü.Eylül ise saçından çıkmamak için yemin etmiş tokayla uğraşıyordu.
Birkaç tel saçını feda ederek çıkardığı tokayı bileğine takıp tekrar topladı saçını.Hızla üzerini giyip çantasına da gerekli eşyalarını koyduktan sonra mutfağa koştu. Yengesinin özenle hazırladığı şeylerden biraz atıştırıp tekrar odasına döndü. Çantasını ve başörtüsünü alıp vestiyerin önünde başörtüsünü yapmaya koyuldu.
İğnelerini kıyafetinin önüne tutuşturup başörtüsünün önünü düzeltmeye başladı genç kız. Bir yandan da kendi kendine söylemeyi ihmal etmiyordu.
Eğer acele etmese saniyesinde olan örtüsü bugün kırkıncı denemede olmuştu sanırım. Gerçi acele etmediği günü hatırlamak zordu ya.
" Kızım al çayını orada iç bari."diye seslenen yengesini duyar duymaz elindeki feracesini yere bırakıp dar koridorda mutfağa doğru koştu. Normalde salondaki yemek masasını bile kullanmaz yer sofrasında yemeyi severlerdi ama bugün aceleyle mutfaktaki masada atıştırmıştı Eylül.
Koşar adım mutfağa girip bardağını eline aldı. Bu zamana kadar anne bildiği kadının yüzüne bir öpücük kondurup yine koşar adımlarla tekrar vestiyerin önüne geldi.
Bardağını bir köşeye koyup hızla feracesini giydi. Bardağında kalan çayı boğazını yakmasına izin vererek tek dikişte bitirdi.
Bu yaptığına anlam veremez bir şekilde birkaç saniye kendine kızıp eliyle ağzına rüzgar yaptıktan sonra bardağını koymak için hızla mutfağa yöneldi.
E tabi acele işe şeytan da karışınca halının kenarına takılıp yeri boyladı.
Yengesinin pek severek aldığı hatta yeni yıkattığı halıya bardakta kalan çay dökülmüştü bile.Yengesinin ibret olsun diye bu halıları tek başına yıkatma ihtimaline karşı hızla mutfağa girip bir bez aldı.Halıyı aceleyle silip ortalıktan kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR |Tamamlandı|
SpiritualAz önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi. " Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi. Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti. " Bak bakalım burada ne yazıyor...