#TOPRAK#
Bu sefer görevden döner dönmez Eylül'ün yanına gitmeyi değil de üzerime adam akıllı birşeyler giymeyi tercih ettim. Ne de olsa bugün büyük gün..
İlk önce eve uğrayıp birşeyler giydim. Ardından okula geçtim. Okula gittiğimde anladım ki bugün Eylül'ün staj günüymüş.
Tekrar bir taksiye atlayıp staj yaptığı hastaneye geçtim.
Okula gittiğimde bile saat geçti. Hastaneye geldiğimde ise hava iyiden iyiye kararmıştı.
Sağ cebimdeki telefonu Eylül'ü aramak için çıkardığımda bahçenin en ıssız köşesindeki ağacın altında garip hareketler yapan kız dikkatimi çekti.
Tahmin edin bakalım bu kim?
Tabiki Eylül.
Biraz daha yaklaştığımda anladım ki az önceki garip hareketleri esnemek için yapıyormuş. Bugün çok yorulmuş olmalı.Arkasından sessizce yaklaşıp " Pişt" diye seslendim.
Ne bileyim ben böyle korkacağını." Hiii!! Bismillahirrahmanirrahim "
" Dur dur korkma benim sakin ol "
" Sakin mi olayım? Allah seni ne yapmasın emi Toprak. Sen iyi alıştın ha beni korkutmaya"
Lafını bitirip o meşhur bakışı eşliğinde şöyle bir süzdü beni. Ardından elini beline koydu gözlerini kıstı ve devam etti.
" Hem senn görevden ne zaman döndün?Nereden geliyorsun?Yeni gelmediğin belli, üstünü değiştirmişsin. Hıı! "
" Görevden yeni geldim. Hani sana demiştim ya birşeyler söyleyeceğim diye onun için adam akıllı giyineyim dedim. Okula da uğradım ama sonradan burada olduğunu öğrendim."
Deyip küçük bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Sen beni çok değiştirdin Eylül. inşAllah hep böyle kalırım. Hayat dolu....
" Eee ne anlatacaksın. Söyle bakalım. Kimse görmesin. Çabuk anlat "
Ya bu kız odun. Valla odun. Bide bana derlerdi odun diye al işte duygusuz kız.
İçimden bu düşünceler geçerken Eylül'ün bana attığı bakışın aynısını ben de ona atıyordum.
" Tamam anlatayım ama burada olmaz. Kimsenin bizi görmeyeceği biryere gidelim. Yani benim için görseler bile sorun değil ama senin için diyorum ben"
"Tamam beni takip et "deyip önümden yürümeye başladı. Ben de hızla peşinden gittim. İki elini önünde birbirine bağlayıp sorgular gözlerle bana baktı.
Halinden üşüdüğünü anlamıştım. Zaten kar yağmasa da Ankara'nın ayazı insanı öldürüyordu.
Üzerimdeki ceketi çıkarıp omuzlarına attım.
Ve lafa girdim.
Her ne kadar rahat davranmaya çalışsam da çok heyecanlıydım.
Bu halimi anlamasın diye dua ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR |Tamamlandı|
SpiritualAz önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi. " Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi. Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti. " Bak bakalım burada ne yazıyor...