48. Bölüm"Anne Olacağız"

20.7K 1.3K 304
                                    

Lütfen... Yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar•

 Keyifli okumalar•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Sert rüzgar tenimi ısırıp eteklerimi uçuştururken gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım. Birlikte geldiğimiz sağlıkçı kafilesinin hepsi şuan bunu yapıyordu.
Askerler ise konuşup birşeyleri ayarlıyorlardı.
Sayısız güvenlik taramasından geçmiştik buraya gelirken. Ama dağ başındaki bu yere gelirken helikoptere binmek zorunda kalmıştık. Kara yolu ulaşımının tehlikeli ve şuan imkansız olduğunu söylemişlerdi.

"Yardım edeyim. Solgun görünüyorsun." dedi Gizem sürüklemeye çalıştığım valizin sapından tutup. Başımı sallayıp tebessüm ederek yardımını kabul ettim.
Yol boyu sohbet etmiştik. Yabancı birine yaşadıklarımı anlatmak iyi gelmişti. Bir de Esma vardı yol arkadaşımız, ama o şuan etrafta koşuşturan askerleri izlemekle meşguldü.
Gizem doktor, Esma ise hemşireydi. İkisi de benim gibi bu görev için gönüllü olmuşlardı.

Bizimkilerle bu konuda çok tartışmıştım. Gerçekleri öğrendikten sonra bir de Toprak'ın haberini almıştık. Birşey diyememişlerdi artık. Her geçen gün gözlerinin önünde eridiğimi gördükleri için son çare kabul etmişlerdi.

Askerler ve sağlıkçılardan oluşan bu yere gönüllü olarak getirilmiştik. Dediğim gibi sayısız araştırma ve güvenlik taramasından geçmiştik.
Ailemiz nereye gittiğimizi bilmiyordu. Burada yaptıklarımızdan kimseye bahsedemezdik. Zaten telefonlar da çekmiyordu. Belli aralıklarla herkesin ailesi ile görüşme hakkı olacaktı ve bu görüşmelerde yaptıklarımız hakkında hiçbir bilgi verilmeyecekti. Yalnızca iyi olduğumuzdan haberleri olacaktı.

Ulaşımın zor olduğunu biliyordum. Buraya bile helikopter ile gelmiştik. Çevre köylerin ve halkın sağlığından sorumlu olacaktık. Belli aralıklarla askerlerle sahaya çıkacaktık.

Ve tüm bunlar kafayı yememem için bir sebepti. Evde durup her gün videolarımızı izleyerek kafayı yemeyecektim artık. O ne için şehit olduysa ben de onun için şehit olacaktım inşallah.

Bakışlarımı dört bir yandaki nöbet noktalarından çekip önümde ilerleyen insanlara çevirdim. Helikopterin indiği geniş çatıdan bir demir merdiven yardımı ile aşağı iniyorlardı. Askerler yön gösteriyor aynı zamanda şahin gibi etrafı tarıyorlardı.
İstemsiz bir tebessüm oluştu dudaklarımda. Toprak'a da çok yakışırdı üniforması. Cüsseli adamdı o. Üniforması ile karşısındaki titretecek bir askerdi.

Dönen başıma aldırmadan dikkatle indim merdiveni. Tam yanımdaydı Gizem. Önümüzdeki kalabalığa doğru ilerledik. Etrafı sarmış birkaç asker vardı. Tüm sağlıkçılar durmuş önlerindeki asker topluluğuna bakıyorlardı.

Gözlerim oraya kaydı sonra. Üç asker rütbeli olduğunu tahmin ettiğim diğer askere bakıyorlardı.

Arka çaprazından bakıyordum ona. Elinin birini kemerinin üzerine koymuştu.
Kalbim titredi o an. Sesini duydum. Karşısındaki askerler başını sallayarak sağlıkçı topluluğuna döndüler.
O topluluğun arkasındaki ben yalnızca birini izliyordum. Usulca bana doğru dönen adamı.

SINIR |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin