Adrian Agreste
Evet bugün Nino'nun doğum günü. O yüzden çok heyecanlıyım. Hemen arabama binip sahile gittim. Burada bir mekan tutmuştum. Acayip güzel bir yer. Son kontrolü yapıp oradan ayrıldım.
Ben daha Ninoya hediye almadım. Gerçi o pek hediye sevmez ama yinede alıyorum işte, içimden öyle geliyor. O benim en yakın arkadaşım. Benim gözümde Alex gibi değerli birisi...
AVM'ye gelince hemen içeri girip birşeyler bakmaya başladım. Tam o sırada gözüme bir gitar takıldı ama bu Nino'nun en sevdiği gitar. Baya bı hoşuna gitmişti ama alamamıştı. Bunu muhakkak almam lazım.
(Adrian ve Marinette'nin aldığı hediyeler medyada)
Onu alıp hediye paketi yaptırdım (hediye kutusu olur ya işte öyle) ve AVM'den çıkıp evime gittim.
Eve gelince kısa bir duş alıp siyah kot pantolon ve siyah gömlek giydim. Gömleğin kollarını katlayıp siyah spor ayakkabı giydim. Saçımı kurutup her zamanki şekli yapıp aynada kendime baktım. Siyaha bürünmüştüm resmen. Saçlarım sarı yerine siyah olsaymış tam olurmuş.
Saate baktığımda 1 saatin kaldığını gördüm. Günler ne çabuk geçiyor ya.
Hediyeyi alıp arabama bindim. Cekete gerek yok zaten hava sıcak. O yüzden gaza basıp Marinette'nin evine geldim. Telefonu elime alıp geldiğime dair bir mesaj attım ve 1-2 dakika sonra evden çıktı. Çok güzel olmuştu ama o elbise niye bu kadar kısa yaaa!
O da siyah giyinmişti. Harika bir çift olmuştuk. Saçları hafif dalgalı yapmıştı. Hemen arabaya binip yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Nasılsın muzum?"
"İyiyim sen nasılsın böğürtlenim?"
"Bende iyiyim."
"İyi olduğuna göre bu kadar kısa elbiseyi niye giydin?! Hiç giymeseydin!"
Dedim sahte kızgınlıkla.
"Ama çok güzel."
Dedi dudağını büzerek ama ben bu kıza kıyamam ki. Dudağına bir öpücük kondurup;
"Tamam tamam birşey demedim."
Dedim ve arabayı sürmeye başladım.
"Sen Ninoya ne hediye aldın?"
Dediğinde;"Söylemem. Asıl senin hediyen nerede ne aldın?"
"O zaman bende söylemem. Bu kutunun içinde umarım beğenir."
Dedi o sırada elindeki kutuyu yeni farkettim. Siyah ve kırmızı renkte olan bir kutuydu.
Sonunda gelmiştik. İkimizde arabadan inip içeri girdik. Bütün herkes gelmişti.
"Vay canına çok güzel bir yer yakışır Ninoya."
Dedi böğürtlenim. Bende ona gülümseyip herkes gibi saklandık. Alya'nın arabası gelince ışıkları söndürdük. Alya ve Nino içeri girdiklerinde Nino söylenmeye başladı;
"Alya bizim burada ne işimiz var? Acaba beni öldürüp organlarımı mı satıcaksın? Bak senden beklerim! "
Dediğinde kıkırdadık.
Işıkları açıp hep bir ağızdan 'iyiki doğdun' dedik. Nino bizim görünce hortlak görmüş gibi baktı. Sonra şoktan çıkıp gülümsedi.
Pasta gelince Nino bana bakmaya başladı. Çünkü ailesinden hariç bir tek ben biliyordum çikolatalı pasta sevdiğini. Pastayı üfleyince alkış tufanı koptu. Bizde hemen Nino'nun yanına gidip ona sarıldık. Nino çok mutlu olmuştu.
Sonra şarkı çalmaya başladı. Lütfen saçmalamayın slow şarkı değil. Bir dj'cinin doğum günündeyiz. Tabiki de hareketli şarkı ve ben şarkıları Alexe bıraktım. İyiki bırakmışım çünkü Nino ile benim en sevdiğim şarkı çalıyordu.
(Medyayı açın o şarkı çalıyor ayyyyyyy o benim en sevdiğim şarkı çok güzel ANİMALS)
Kızlar sevinerek tam piste çıkacakken ben Marinette'nin Ninoda Alya'nın bileğini tuttuk.
"Kızlar nereye?"
Dediğimde Marinette;
"Dans edeceğiz."
Dedi."O kısacık elbiselerle mi?"
Dedi Nino. İkiside göz devirerek 'evet' diyip piste gittiler ve deli gibi dans etmeye başladılar. Aslında piste 5-10 kişi var ama herkes bizimkilere bakıyordu. Üstelik erkekler salyalarını akıtarak bakıyorlardı.
Bu duruma daha fazla dayanamayıp ayağa kalktık ve kızlarla birlikte dans etmeye başladık. Bu sayede herkes önüne döndü. Bakmayın öyle dışarıdan sert olabilirim ama dansda çok iyiyim. Tabiki Ninoda çok iyidir. Müzik bitince bizde yerimize çektik.
Pasta yedik falan filan en son hediyelere geldi. Nino etrafa utangaç bakışlar atıyordu. Çünkü o hediyeyi acayip gereksiz bulurdu. Hayır hediye çok güzel olur, kendiside çok beğenir ama hediye almak ona gereksiz geliyor.
Başkasına seve seve hediye alır. Fakat kendisine gelince işler öyle olmuyor. Marinette ile ben arabaya gidip hediyeleri aldık. Herkes hediyeleri verince en son biz verdik.
Nino önce Marinette'nin hediyesini açtı içinde dj için bir kulaklık vardı ama bunlar kalkmıştı nasıl buldu. Nino'nun yüzünden belliydi çok mutlu olmuştu. Marinetteye sarılıp teşekkür etti. Bende hediyemi verdim. Açınca gözleri parladı.
"Adrian bu hep istediğimden ama ben bunu kabul ede-"
"Şhhh itiraz kabul edilmiyor."
Dedim. O da gülümseyip bana sarıldı. 2 saat sonra parti bitmişti. Herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Marinettede lavaboya gideceğim dedi ve gitti. Biraz sonra onun peşinden Jack gitti.
Ben Jackı görünce hemen onun peşinden gittim ve gizlenip onu izlemeye başladım. Marinette ile konuşuyordu ama ne konuştuklarını duyamıyordum. Jack bir şey dedi en son. Artık ne dediyse Marinette şok oldu.
Jack ona yavaşça yaklaşmaya başladı. Ben tam oraya gidicekken Marinette şoktan çıkıp Jacka tokat attı. Offf tokat sesini daha buradan duydum vay be!
Jack tam Marinetteye tokat atıcakken Marinette onun elini tuttu. Sonra diğer eliyle atıcakken onuda tuttu ve ters çevirdi. Sonrada kafayı gömdü. Yok artık ben bile böyle şeyler yapamazken o neler yaptı. Hemen yanına gittim ve Nino ile vedalaşıp arabaya bindik.
"Benim dövüşçü sevgilim. "
Diyip arabayı çalıştırdım. Oda utandı tabi. Onu kendi evine bırakıp dudağına bir öpücük kondurdum ve kendi evime gittim...
Devam Edecek
Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar oy verip yorum yapmayı unutmayın bir sonraki bölümde görüşmek üzere by by 😘😘
Kelime sayısı= 815
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus ve Zümrüt: Adrinette
FanfictionGüzeller güzeli bir moda tasarımcısı... Bir yandan yakışıklı ama soğuk tavırlı bir patron... İkisi de hiç aşık olmamış. Bu yüzden aşkın nasıl bir his olduğunu bilmiyorlar ama öğrenecekler.