Marinette Dupaing-Cheng
Sabah gene alarm sesiyle kalktım. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi halledip odama geri döndüm. Acaba ne giysem hımmm?.
(Medya takılar hariç)
Bunları giyip hırkayı belime bağladım. Çantamıda alıp evden çıktım. Arabama binip şirkete gittim. Şirkete geldiğimde arabadan inip şirkete girdim. Odama girince hemen imzalanması gereken dosyaları imzaladım ve Adrian'ın odasına gittim.
Kapı açıktı. İçeride Adrian ve şu Chloe denen kız vardı. İkiside ayakta birşey konuşuyordu. Kapının arkasına saklanıp onları dinledim. Ben onları görüyorum ama onlar beni göremiyordu.
"Hadi ama Adrian onda ne buluyorsun?"
Dedi Chloe.
"Sanane ya sanane! Çok şey buluyorum! Onu çok seviyorum ve sen buna engel olamayacaksın!"
"Hı Adrian o kız sana göre değil anla artık! O seni kullanıyor!"
Anladığım kadarıyla benim hakkımda konuşuyorlar. Chloe Adrian'ın beynini yıkamaya çalışıyor ama ben Adrianı çok seviyorum ve ona asla kaptırmam!
"Eğer benimle oyun oynuyor olsaydı evlenme teklifinimi kabul etmezdi!"
Dedi Adrian ama bir dakika bana evlenme teklif etmediki. Galiba Chloeye oyun oynuyor ama teklif etseydi hiç düşünmeden kabul ederdim.
"Neeeee bunu yapmış olamazsın!"
"Yaptım bile. Artık benim yakamı bırak. Seni sevmiyorum, ben Marinetteyi seviyorum ve onunla yakında evleneceğim!"
Dedi. Benim de aklıma o arada bir oyun geldi. Annemin evlilik yüzüğü benim çantamda. Artık yüzük parmağına olmadığı için bana verdi. Takarım diye ama ben hiç takmadım.
Çantamdan yüzüğü çıkartıp parmağıma taktım. Tam olmuştu. Chloe oradan çıkınca ilk olarak parmağıma bakacak. Bundan eminim.
Tekrar baktığımda Chloe Adrianı bir anda dudağından öptü. Ben şok olmuştum. Hatta gözlerim dolmuştu ama Adrian hemen ondan ayrıldı ve onun saçından tutup çekmeye başladı.
"Ben sana benden uzak duracaksın demedim mi!!?"
Diye bağırdı. Chloe de ağlamaya başladı. Oh iyi oldu. Sonra Chloeyi kapıya doğru itti. Son anda düşmekten kurtuldu.
Çıkmak için kapıya doğru gidiyorduki ben hemen oradan biraz uzaklaştım ve sanki yeni geliyormuşum gibi yapıp dosyalara bakmaya başladım. Kapıdan çıkınca bana nefretle baktı.
Sonrada parmağıma baktı yüzüğü görünce yüzü daha çok düştü ve ağlayıp asansöre girdi. Bende yüzümdeki geniş gülümsemeyle içeri girdim.
Adrian ayakta sinirli bir şekilde dudağını siliyordu. Beni görünce dudağını silmeyi bırakıp kocaman gülümsedi.
"Merhaba aşkım."
Dediğinde;"Merhaba aşkım. Sana dosyaları getirdim. İmzalaman lazım."
Dedim ve koltuğa oturdum. O da karşıma geçip dosyayı aldı ama alırken yüzüğü gördü ve yüzü asıldı.
"Bu yüzük ne?"
"Ha bumu? Annemin yüzüğü bana verdi. Bende takıyım dedim."
"Haaa peki iyi yapmışsın."
Dedi gülümseyerek. Dosyaları imzalayınca geri verdi. Bende gidip dudağına minik bir öpücük kondurdum. Odadan çıkarken arkamı birkez döndüm. Aynı bu şekilde bana bakıyordu.
(Biraz daha baygın bakışlı ve ağızı kapalı olarak düşünün)
Bu haline kıkırdayıp kapıyı kapattım. Akşama kadar çalışınca şirketten çıktım. Çok yorulmuştum her zamanki gibi.
Tam arabayı çalıştıracakken Adrian'ın arabası önümü kesti. Adrian arabadan inip yanıma geldi. Bende camı açıp 'ne var' bakışı attım.
"Yarın saat akşam 8 de seni bir yere götürüceğim. Şık bir yer o yüzden elbise falan giy."
Dedi bende;"Tamam ama nereye?"
Dedim o da;"Sürpriz leydim."
Dedi ve arabasına geri binip gitti. Bende o sürprizi düşünerek eve gittim. Eve gelince odama gidip pijama giydim. Biraz televizyon izleyip geç olmaya başlayınca yatağıma girip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Devam Edecek
Evet arkadaşlar bugünlük bu kadar oy verip yorum yapmayı unutmayın bir sonraki bölümde görüşmek üzere by by 😘😘
Kelime sayısı= 522
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus ve Zümrüt: Adrinette
FanfictionGüzeller güzeli bir moda tasarımcısı... Bir yandan yakışıklı ama soğuk tavırlı bir patron... İkisi de hiç aşık olmamış. Bu yüzden aşkın nasıl bir his olduğunu bilmiyorlar ama öğrenecekler.