Jungkook, Taehyung'la öpüşeli bir hafta olmuştu. Olaydan sonra ki gün, ikisi de sürekli okula birlikte gelmiş ve eve birlikte dönmüşlerdi.
Taehyung artık Seungjin'in Jungkook'u okula bırakıp, okuldan almasına izin vermiyordu. Genç olanın kişisel şöförü olmuştu.
"Sonra bir yere gideceğim. Beni arama. Öğle yemeğinde hyunglarla buluşalım." Taehyung, Jungkook'un sınıfına doğru,yan yana yürüyorlarken söyledi.
"Tamam, hyung." deyip başını sallamıştı.
"Bu aptal Jeon, Taehyung'u ne zaman yalnız bırakacak ?" Jungkook birinin söylediği şeyi duymuştu. Aşağıya baktı ve dilini ısırdı. Onun yanında duran Taehyung, adımlarını durdurmuştu.
Genç olan başını kaldırıp ona baktı ve Jungkook'u 'Aptal Jeon' diye çağıran kıza baktığını gördü.
"Ne dedin ?" Taehyung alay eden fakat öldürücü bir ses tonuyla söylendi. Jungkook titremişti. Kız konuşmamış fakat kollarını göğsünde birleştirip, gözlerini devirmişti. Sonra, baştan aşağıya Jungkook'u süzmüştü. Gözleri giydiği ayakkabıların üzerinde durduğunda, sırıtmıştı. Taehyung'un annesinin ona geçen sene verdiği, kahverengi Timberland'leri giyiyordu. "Gerçekten bir altın avcısı. Ne kadar da göze batıyor ama." Kız nefesinin altından söylenmiş, ama Taehyung bunu duymuştu.
Jungkook göz açıp kapayana kadar, Taehyung'un eli kızın boynuna sarılmış ve bu gözleri genişletmesine sebep olmuştu. Yüzü şiddetli derecede, sanki onun ölmesini istiyormuşcasına kızgındı. Onu boğarak öldürüyordu. "Sana ne dediğini sordum. Neden kibarca cevap vermiyorsun, sabrımı mı test ediyorsun, kadın ?" Taehyung dişlerini gıcırdatarak söylendi. Ellerindeki damarlar fazlasıyla görünür haldeydi. Kızın ağzı aralıktı ve gözleri resmen patlayacak gibiydi. Ağlıyordu ama ağzından hiçbir ses çıkmıyordu.
"C-Canımı a-acıtıyorsun... Ki-m T-aehyung..." Kız, Taehyung'un boynunda duran elini çekmeye çalışırken söyledi.
"Ölene kadar, senin gerçekten canını acıtacağım. Seni beyinsiz kaltak."
Jungkook şaşırmış görünüyordu. Kimse Taehyung'u şu anda yaptığından alıkoymaya cesaret edemezdi. Herkes şaşkın görünüyordu. Yerlerine sabitlenmiş gibilerdi sanki.
"A-a n-nef-es a-la-mıy-orum.." Kız biraz hava almaya çalışıyor gibiydi ama Taehyung onun nefes almasını engelleyebilmek için gücünün yarısından çoğunu eline doğru veriyordu.
Jungkook sonunda kızın gözlerinin yavaşça kapanmaya başladığını fark ettiğinde, Taehyung'u durdurması gerektiğini fark etmişti. Kız sanki, artık dayanamıyormuş gibiydi. Yüzü mora dönmüştü. Taehyung'un parmak uçları baskı yüzünden beyazlamıştı.
Çantasını yere bıraktı ve Taehyung'un yanına koştu. Onu sert bir şekilde itmiş ve diğerinin dengesini kaybetmesine neden olmuştu.
Taehyung, kadının boynunu bırakmıştı. Jungkook kız bilincini kaybettiğinde, ağlayacak gibi hissetmişti. Bayılmıştı. Hala yüzünde mor renkler vardı. Boynunda, Taehyung'un parmaklarının izi yer alıyordu.
Jungkook kucağında bilinçsiz bir şekilde yatan kadının kafasını kaldırdı. Onu uyandırmayı denemiş,fakat başarısız olmuştu.
"Kes şunu Jungkook. Bırak ölsün." Taehyung, ölmekte olan sanki bir solucanmış gibi, söylendi. Lanet olsun.
Jungkook başını iki yana salladı. Gözleri dolmuştu. "Hayır ! Uyanacak, Tae ! Uyanmasını sağlayacağım ! Beni izle !" dedi. Taehyung'un onun yüzünden katil olmasını istemiyordu, bu yüzden kızı uyandırmak istiyordu. Kızın çenesini ve burnunu tuttu. Ona kalp masajı yapacaktı ama sonra Taehyung ayağa kalkması için onun elini çekti.
Taehyung'un tutuşundan kurtulmaya çalışmış ama başaramamıştı. Diğeri tutuşunu daha da sıkılaştırmıştı. "Bu hepinize, bir uyarı sinyali olmalı ! Bu çocuğa bulaşmazsanız iyi olur, yoksa sizi öldürürüm !" Taehyung etraflarındaki herkese bakarken, söyledi. "Şimdi, eğer bu kaltağın yaşamasını istiyorsanız hemen ambulans çağırın." diye emretti. Herkes şok olmuş ve korkmuş görünüyordu ama birisini çantasından telefonunu çıkardı ve hemen telefon etti.
Jungkook'un bildiği bir sonra ki şey, Taehyung'un onu izole edilmiş bir odaya sürüklemesi ve onu agresif bir şekilde öpmesiydi.