4- Neden Tanrı ölmemi istemiyor?

6.6K 582 84
                                    

Aslında bu bölümle ilgili aklımda daha farklı şeyler vardı ama Suga'nın Jungkook'tan daha fazla nefret etmesini istemediğim için biraz duygu yüklü bir bölüm oldu.

İyi okumalar~



Jungkook önündeki kağıtlara bir kez daha baktı. İnanmak istemediği o raporu tekrar tekrar okudu...

Hasta: Jeon Jungkook

Yaş: 29

Jeon Jungkook, üvey babası tarafından türlü sadistliklere mağruz kalarak büyüdü.

Kendisi henüz bebekken babasının ölmesi üzerine 2 yıl sonra annesi tekrar evlendi. Annesinin yeni eşini babası olarak bilen Jungkook, annesinin kansere yakalanmasından sonra gerçekleri anlatması ile her şeyi öğrenmiştir.

Henüz 14 yaşında iken annesini kanserden kaybetti ve daha sonra da üvey babası ile yaşamaya devam etti.

Annesinin ölümü üzerine sigara ve alkole başlayan üvey babası zamanla eve erkek veya kadınlar da getirmeye başlamıştı.

Her gece evde yankılanan acı çığlıklar ve ağlama sesleri ile yapabildiği tek şey şarkılar söyleyerek onları duymamaya çalışmaktı.

Üvey babasının kendisine olan bakışları ve gülümsemeleri her geçen gün daha değişik bir hâl almaya başladı.

Jungkook her ne kadar polise gitmek istese de evsiz kalmaktan korkmuştu. Çünkü henüz 15 yaşında olması onun hâlâ bir çocuk olduğunu ifade ediyordu.

Aylar geçtikçe Jungkook'a dokunmaya çalışan babası, okuldan geldiği bir gün onu odasında beklemişti ve Jungkook'un odaya girmesinin ardından onun kabusunun başlamasına sebep oldu.

Jeon Jungkook 16 yaşında üvey babasının sadist zevklerine mağruz kaldı.

O günden sonra bir kereyle yetinmeyip yaptıklarına devam eden babası şirketlerinin durumunun kötüye gitmesi ile de sinirini Jungkook'dan çıkarıyordu. Jungkook ise olan her şeye rağmen vücudunda görünen yaralarını kapatarak okuluna devam etti.

5 yıl boyunca bunlara mağruz kalan Jungkook zamanla artık hiçbir acıyı hissetmemeye başlamıştı.

22 yaşına geldiğinde üvey babasının alkollü araba kullandığı için geçirdiği kazada ölmesi üzerine iflasın eşiğinde olan şirketlerinin başına geçti.

Jungkook yaşadığı şeylerin acısını çıkarmak istediği için kendisine tuttuğu erkeklere acılar çektirmeye başlamıştı. Erkeklere yapıyordu çünkü kendisi de bir erkekti ve bir erkeğe bunları yapması ona zevk verir miydi merak ediyordu.

Başladığı bu şeye bir son veremeyen Jungkook'a sadist teşhisi konuldu.

Eskiden çektiği acılara alışarak vücuduna zarar vermeye devam etmesi ile ise aynı zamanda mazoşistdi de.

Ayrıca, Jeon Jungkook 27 yaşında evine çağırdığı bir sürtük ile aşk yaşadı. Ama aynı zamanda  diğer kişiliği de bunu inkar etmişti.

O gün, Jungkook'un anlattıkları ile Park Jimin Jungkook'un davranışlarını takibe aldı. Ve 1 ay sonra Jungkook'a Disosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çift kişilik) teşhisi konuldu.

Hastalığını öğrenen Jungkook, doktoruna bunu kimsenin öğrenmemesini istemedi ve bu hastalığını en yakın arkadaşı Namjoon'dan bile sakladı.

Jungkook önündeki kağıdı okurken gözyaşlarına engel olamamıştı. Yaşadığı her şey bu rapordaydı, ve bu raporu tekrar tekrar okuyarak kendisine acı çektiriyordu.

Suga'nın kendisine karşı olan soğuk davranışlarının sebebini biliyordu. O Suga'ya karşı her ne kadar iyi olduğunu sansa da, diğer kişiliğinin yaptığı veya yapacağı hiçbir şeyi bilemiyordu.

Oturduğu deri koltukta başını geriye yasladı Jungkook. Bu sabah banyoda gördüğü Suga'nın vücudundaki kesik izleri aklına geldiğinde gözyaşları arasında kaşları çatılmıştı. Suga'nın vücudundaki kesik izleri hiçbir zaman geçmiyordu çünkü, yerine yenileri ekleniyordu...

O an kendisinden bir kez daha nefret etti Jungkook, Suga'nın da defalarca nefret ettiği gibi.

**************

Oturduğu koltuğunda işine fazlasıyla odaklanmış bir şekilde önündeki dosyalar ile ilgilenen Jungkook, çalan kapısı ile dikkati hâlâ önündeki dosyalrdayken 'gir' komutunu vermişti.

Açılan kapı ve içeriye giren kısa boylu beden ile ise hissettiği garip duygu yutkunmasına sebep olmuştu.

Tekrar önündeki dosyalara çevirdi bakışlarını, koyu, ve biraz da ağlamaktan kızarmış gözlerin sahibi.

Suga, birkaç adım atmıştı ona doğru. Birkaç saniyeliğine de olsa gördüğü kızarmış gözleri içinde bir merak duygusu uyandırmıştı.

Jungkook derin bir nefes aldığında, Suga hemen ardından yüzünü kavrayan eller ve pembeliklerinin üzerindeki dudakları hissetti.

Tepkisiz kaldığı birkaç saniyenin ardından, dudaklarının üzerine nazikçe baskı uygulayan dudakları, dudaklarının arasına kabul etti Suga.
Jungkook'un yavaş ve duygu dolu öpüşleri arasında ise Jungkook'un yanağından süzülen gözyaşı Suga'nın yanağına damladı.

Yanağında hissettiği ıslaklık ile dudaklarını ayırmaya çalışan Suga ile Jungkook beline sardığı ellerini daha fazla sıkılaştırdı.

Ellerini karşısındakinin göğsüne yerleştirerek onu iten Suga, Jungkook'un dudaklarından ayrılarak nefes nefese kalmış bir şekilde, gözlerini karşısındaki yaşlı gözlerden ayırmadan şaşkın bir şekilde sordu.

"Neden ağlıyorsun?"

Bu sefer de başını önündeki omuza yasladı Jungkook. Ve yıllardır merak ettiği o soruyu sordu.

"Neden Tanrı ölmemi istemiyor..?"

Ağzından küçük bir hıçkırık kaçarken gözyaşlarının arasında devam etti.

"Bunca yaptığım şeye rağmen neden ölmeme izin vermiyor? Sen hâlâ seni öpmeme izin verirken... O neden ölmeme izin vermiyor?"

Anguish² // Yoonkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin