Okul binasının önüne vardığımda kulağımdaki kulaklığı cebime tıkıştırdım ve koşarak beni bekleyen dostum SooYun'a sarıldım. Henüz 3 gün kadar önce buluşup taşınacağımız yeni evi tutmuştuk. Ailelerimiz de yanımızda olduğundan pek vakit geçirememiştik ve onu deliler gibi özlemiştim.
SooYun, benim 4 yıllık 'kardeşim'. Her şeyimi onunla birlikte yaptım. İkimiz de birbirimize oldukça düşkünüz. Şimdi ise beraber Gwangju* dan Seul'a üniversite okumaya gelmiştik. Bu bizim hayalimizdi. Ülkenin en iyi üniversitesinde tıp okumak. Başardık.
Doya doya sarıldıktan sonra birbirimizin koluna girdik ve kampüse doğru ilerledik. SooYun dün gece bir akrabağasında kalmıştı. Bu yüzden okula daha erken gelmişti. Çıkışta evimize gidecektik.
Kantine girdik, birkaç şey aldık ve boş bir masaya kurulduk. Hem tıkınıyor hem de sohbet ediyorduk. Resmen heyecandan kendimizi yemeğe vermiştik.
Ders saatimiz geldiğinde titreye titreye dersin olduğu sınıfa gittik. Yolda heyecandan bayılacağımı sandımㅋㅋ. Sınıfta boş bir yer bulduk ve hocanın gelmesini bekledik. Çok olmadan hoca girdi ve ilk dersimize başladık.
Dersten sonra SooYun ile bir lokantaya geçtik. SooYun'un bana ramen borcu vardı. Sevdiğin biri ısmarlayınca, her yemeğin tadı bambaşka oluyor.
Geç olmadan evimize vardık. Evimiz 3 katlı bir aile apartmanıydı. İlk katta yaşlı bir çift, üst katında onların oğlu ve gelini. Onların üstünde de biz. Zemin katta ise mini bir market vardı. Kaldığımız daire bir çatıkatı dairesiydi. Büyük olmadığı gibi küçükte değildi. Ayrıca çatı sadece bize aitti ve dilediğimiz gibi kullanabilirdik. Bu bizim için çok şeydi çünkü gökyüzünü seyretmeyi fazla seviyorduk.
Oturup biraz daha sohbet ettik, çocuk gibi birbirimizle uğraştık. Heyecanımızı dindiremeyeceğimizi anladığımızda uzandık ve birbirimize sarılarak hayal kurmaya karar verdik. Beni heyecandan uyku tutmasa da SooYun'un uyuduğunu fark ettim. Kolumu hafifçe başının altından kaldırdım ve terasa çıktım.
Kollarımı korkuluğa dayadım ve yıldız dolu Seul göğüne baktım. Seul'un havası kirli olduğundan yıldızları göremediğinizi duymuştum. Bugün kesinlikle şanslı günümdeydim. Acaba o da şuan bakıyor mudur göğe? Şuan ne yapıyordur? Gülüyor mudur mesela? Ağlamasını istemem.
Jimin-ah.. Sana, kenime bile açıklayamadığım hatta itiraf edemediğim garip duygular besliyorum. Umarım seni bir gün görebilirim. Birkaç saniyeliğine bile olsa bunu çok isterdim.
━━━━━━❀━━━━━━
*Gwangju G.Kore'de bir şehir. Hatta Bangtan'ın umudu Jhope'un memleketidir.
Bu arada hikayede betimlemeye çalıştığım(?) ev Beautiful Gong Shim'deki Gong Shim'in evi. Diziyi izleyenler bilir;)
Resmini bulmaya çalıştım ama bulamadım kusura bakmayın♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh // pjm.
FanfictionTek dileğim sendin Park Jimin. Şimdi ise yanında nefes alabildiğim kişisin. Kader denilen şey ne kadar tuhaf, öyle değil mi? İmkansızlıklar bir anda yok oluveriyor.. ↬Fernweh; Almancada daha önce gidilmeyen bir yere duyulan özlem anlamını taşır. ━━━...