yirmi ikinci bölüm

5.7K 244 32
                                    

"Affet." dedi telefondaki ses, dili ağzına sığmıyordu kör kütük sarhoş olduğu belliydi.

"İhanetin affı olmaz Mirhan, bende açtığın yaraların bir özrü olamaz." dedi Asmin camın önünde karanlık sokakları izlerken, buraya geldiğinden beri düzenli olarak çalıyordu telefonu, açmasa defalarca arıyor oraya gelirim diyordu. Gelmesinden değildi korkusu, etraftaki insanlara rezil olmak da değildi derdi, tek korkusu abilerinin başının belaya girmesiydi.

Mirhan'a dokunan insan yanıyordu, bunu bizzat kendisi test edip deneyimlemişti.
Canından can olan adam şimdi onun için hiçbir şey ifade etmiyordu, boştu.

"Ben bir seni sevdim Asmin."

"Sakın!" dedi öfkeli sesiyle, "Sakın kirletme sevgiyi, senin ağzından duymak istemiyorum o kelimeleri." dediğinde karşıdan bir kaç şeyin kırılma sesini duydu Asmin, sabır dilercesine kapadı gözlerini. Yetmemiş miydi, Mirhan canını mı istiyordu şimdi de?

"Ben seni çok sevdim." dedi inatla, Asmin ise o dakikada bu kelimeleri duymadı bile, sokağın biraz ilerisinde gördüğü gölge ona hiç yabancı gelmiyordu, ama ihtimalde veremiyordu.

Kafasını açık camdan çıkarırken rüzgar saçlarını yüzüne doğru savurmuş, üzerindeki geceliği yüzünden içini titretmişti.
Yürüyüşü bile tanıdık geliyordu.

Adamın adımları yaklaştıkça yanında onun kadar uzun bir adam görmüştü. Kuzeniydi bu, işte o an tahminlerinin doğru olduğunu fark etti, döndüğünü anladı.

Üzerine sedirdeki hırkasını geçirirken camdan biraz daha dışarı çıktı, hala açık olan telefonda konuşan Mirhan'ı umursamadan kapattı telefonunu zaten hep aynı şeyleri anlatıyordu, bir açıklaması bile yoktu. Gerçi hangi açıklama örterdi ihanetin üzerini?

İki genç adamıda uzunca süredir görmemişti Asmin, evlendiğinden beri... Baran'ın o sevgi dolu gözleri aklına gelirken, yüzüne vuruldu yaptıkları... Üzgündü, sevdiğini sanmış bir yalanın peşine gidip hayatını karartmıştı, gerçekten seven bir adamı hiç düşünmeden üzmüştü.

Gecenin karanlığında Asmin'in gördüğü kadarıyla değişmişti Baran... Uzun olan boyu daha da uzamış, omuzları imkanı varmış gibi daha da dikleşmişti.

İki adam evlerinin önünden geçerken Asmin'in gözlerine denk gelen gözlerle Asmin'in nefesi kesildi. Yüzü var mıydı bu adama bakmaya, onun için köyünü, evini barkını terk eden adama bakmaya yüzü var mıydı?

Baran'ın adımları dururken Asmin'in gördüğü kadarıyla hızlı hızlı bir şeylerden bahseden Mustafa'nın da bu durum dikkatini çekmiş onun olduğu pencereye çevirmişti gözlerini.

Asmin hızla kendini içeriye çekerken elini kalbine koymuştu. Ne olursa olsun evli bir kadınken, bir adamı gece pencerelerden izlemek ne kadar doğruydu ki? Sana ihanet eden bir adam dedi içinden gelen bir ses, üzerine kuma getiren diye tekrar ettiğinde Asmin sedire oturup derin bir nefes aldı.

Bir gün karşılaşacaklarını düşünmüştü, içinde hep bir yerlerde ara ara gelen Baran nerede düşüncesi sayesinde hiç unutmamıştı da ona olan saf sevgisini... Keşke demeden edemiyordu, yanlış olduğunu bilsede keşke demeden edemiyordu...

Ama ya evlenmişse diye sorguladı kendini, o kadar yıl geçmişti o kadar zaman... Asmin onun hala kendini sevmesine ihtimal vermiyordu, ama özür dilemek istiyordu, bir tarafıda o karşılık beklemeden verdiği sevgiyi tekrar görmek istiyordu. Bencillik yapıyordu, hiç sevilmemenin ağırlığı altında ezilirken bencil biri olup çıkıyordu.

YARIM KALAN (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin