on sekizinci bölüm

4.3K 201 64
                                    

"Her şeyin bir zamanı var Asmin, bırak şimdi bunları." dediğinde Asmin, sinirlensede ses etmemeyi tercih etmişti. Onların aralarındaki uçurumlar artık hiç kapanmayacaktı göğsünde yatarken hissetmişti Asmin, eskisi gibi bakmayacaktı gözleri Mirhan'ın. Hep o yalanlar saklanacaktı gözlerinde.
Hep iki kişi arasında kalacaktı bu adam, Asmin hep beklemek zorunda olan olacaktı. Kocasını bir başka kadınla paylaşmanın ağırlığı hiç gitmeyecekti omuzlarından, onlar hep yarım kalacaktı.

Hiç sesini çıkarmadan üzerini düzeltti, sonra Mirhan'a dönüp gülümseyerek kafasını salladı.

"Ben de öyle düşünmüştüm Mirhan." diyip kocasının ayaklandığını görerek atmıştı kendini dışarıya, Mirhan ise ellerindeki boşlukla kala kalmıştı orada. Karısını kaybediyordu, aşkını sevgisini kaybediyor ve en acısı bunu görüyor, hissediyor gözünün önünde olan şeylere dahi sesini çıkaramıyordu.

Tek suçlu kendisiydi buna bahane bulamazdı, inkar edemezdi.

*
"Asmin hele gel otur şuraya." diyen kadının lafını ikiletmeden oturmuştu dizlerinin dibine. Zozan Xanım'ın diğer yanında da Zeynep oturuyor karşısında da Esma duruyordu.

"Bunlar senin kardeşindir." dedi yanındaki kadınları göstererek, Asmin'in onaylar bir şekilde kafa sallamasıyla ise sözlerine devam etti. "Onlardan gizli saklı konuşmaya gerek yok o zaman." dediğinde Asmin istemsiz olarak gerilmişti.

"Bir şey mi oldu ana?" dediğinde kadın gelinine şefkatle gülümsemişti.

"Olmadı, olmasın diye konuşuyorum güzel kızım." dediğinde Asmin yerinde kıpırdanmış ama sesini dahi çıkarmamıştı. "Sen söyle bana var mı aranızda bir sorun? Üzüyor mu Mirhan seni?" dediğinde Asmin kafasını iki yana salladı.

"Üzmüyor ana, iyi aramız Allah'a şükür."

"Bana söylemek istediğin bir şey var mıdır? İçinde tuttuğun kimseye söylemediğin?" dediğinde Asmin karşısındaki kadının bulmaca gibi konuşmasından hiçbir şey anlamamıştı.

"Hayır ana yok, bir şey mi oldu?" dediğinde Zozan Xanım kafasını sallamış içindeki şüpheleri böylelikle yok etmiş bu işin peşini burada bırakmıştı. Belki de bırakmak istemişti, sonunda duyacağı şeyleri duymak istemediği için kendini kandırmıştı.

"Yok bir şey kızım." diyip Asmin'in içindeki şüphe tohumlarını beslerken arkasına yaslanmıştı. Asmin ise o gün orada kapattığı gözlerini açmış, kulaklarındaki ellerini çekmişti. Artık görecekti, duyacaktı. Ve kimseye bırakmadan her şeye kendisi karar verecekti, çünkü her şeyi en son duymaktan hep kendi adına başkalarının verdiği kararlardan sıkılmıştı.

*

"Gülhezar'lar dönüyormuş." diye ortaya atılan bombayla masadaki olayı bilen kişiler kasılıp kalmıştı. Hepsinin derdi farklıydı, geçmişin tozları ortadan kalkarken hepsi endişeliydi.

"Baran da dönüyor mu?" dediğinde Asmin kocasına öfkeyle çevirmişti gözlerini. Neydi bu adamın amacı? Sorduğu soru neydi? Asmin'in aklı o güne gitti, boynuna yapışan ellerin izi hala oradaydı.  Mirhan ise karısının bakışlarından kaçmak için annesine bakmıştı.

"Geliyor tabi oğul, gelsin zaten. İnsan topraklarından hiç ayrılır mı?" dediğinde herkesi derin bir sessizlik aldığında tekrar konuşmuştu Zozan Xanım.

"Mihriban evleniyormuş, hep beraber gideceğiz o düğüne. Tek bir kişi bile eksik olmayacak ona göre." dediğinde bir kişi hariç herkes onaylamıştı.

YARIM KALAN (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin