ön dördüncü bölüm

4.5K 324 43
                                    

Günler hızla geçmeye devam ederken Evin artık geceleri bir dakika dahi uyuyamıyordu. Çoğu zaman geç geliyordu Serhat, hatta ezberlemişte olabilirdi saatlerini, o her gelmeye yaklaştığında camın önüne oturur yüzünü beş saniyelikte olsa görme umuduyla beklerdi. Bazı geceler mutluluktan uyuyamazdı bazı geceler ağlamaktan, çünkü bazen onu tek bekleyen o olmuyordu. İki yan odasında kalan Derya o gelince koşa koşa gidiyor kolunun altına giriyor, yüzündeki gülümsemeyle onu odasına çıkarıyordu. O odada neler olduğunu bilmek dahi istemesede Evin, az çok tahmin ediyordu. Daha ne kadar kalacak bu kız burada demeye ise yüzü yoktu çünkü asıl misafir olan oydu bu evde, o ise... bir türlü dilinin varmadığıydı... Bu evin geliniydi ister kendisine itiraf etsin ister etmesin... en önemlisi Serhat'ın kalbini kazanmayı başarmış kadındı daha ne olabilirdi ki?

*

Herkes işe gittikten sonra, Evin gece yine uyuyamamıştı bunun için öğlene doğru uyumaya odasına çıkmıştı, Asmin ise bu sıralar her şeyin üst üste gelmesi ve günlerin yorgunluğuyla beraber yatağa girmiş hayaller, düşünceler derken uyuya kalmıştı.
Evdeki yardımcılar harıl harıl çalışırken, Derya telefonda İstanbulda ki arkadaşlarına ne kadar mutlu olduğundan bahsetmekteydi aslında yalan olduğununda farkındaydı, çünkü bir şeyler her zaman eksik olmuştu bu ilişkide ama şimdi Serhat'tan tek bir dönüş bile alamıyor haliyle her geçen gün biraz daha sinirleniyor, hırslanıyordu. Ortada kendinin bilmediği olaylar dönüyordu ve o farkındaydı, hiçbir zaman o kadar salak bir kız olmamıştı, ama sevgilisini ne olursa olsun kimseye kaptırmaya niyetide yoktu. Avluda ise abilerinin ne zaman geleceğini düşünen Berivan vardı tam yanında da Zeynep, o da bir daha ne zaman göreceğini düşünüyordu Botan'ı, bir daha ne zaman ona sarılacağını... İmkansız geliyordu kulağa, o bunun imkansızlığıyla boğuşurken Berivan da aklındaki soruları sormanın vaktinin geldiğini düşünüyordu çünkü biliyordu ki Zeynep abisini terk ettiyse bile sebepsiz yapmamıştı.

"Abla." dediğinde sesi karamsar çıkmıştı.

"Efendim Berivan?" dediğinde Zeynep şaşkındı çünkü bu kız diline ne gelirse hiç düşünmeden söylerdi, kimseyi üzmek amaçlı yapmazdı ama içinde de tutamazdı. Zeynepte onun bu haline şaşırdığından merakla ona döndü.

"Neden böyle oldu?" dedi bir dakika daha düşünmeden düşünürse soramamaktan korktu, bu soru Zeynep o adamla evlendiği günden beri aklındaydı abisine değil sormaya cesaret etmeyi, yanındayken Zeynebin adını dahi ağzınıza alamazdınız Zeynep artık onun yasaklı bölgesiydi. O gittikten sonra abisinde çok şey değişmişti ve bu kesinlikle iyi anlamda değildi.

Zeynep'te anlamıştı ne sorduğunu, kırgın gözlerinden düşünceli yüzünden anlaşılmayacak gibide değildi zaten, inkar etmenin, anlamamazlıktan gelmenin veya konuyu değiştirmenin bir anlamı yoktu biliyordu. Onun için etrafta kimsenin olmamasından yararlanıp bütün çıplaklığıyla en başından anlattı her şeyi, birileriyle konuşmak her zaman iyi oluyordu ve Zeynep en azından sevdiği insanlara bunu borç biliyordu. Ondan nefret etmelerini, onu her gördüklerinde yüzünü çevirmelerini istemiyordu.

En son Berivan'ın yüzüne baktığında ağladı ağlayacak gibi olduğunu görüp cümlesini bitirmeye karar verdi, Zeynep anlattıkça biraz daha rahatlamıştı.

"Yani Berivan ben Botan'ı hala ilk gün sevdiğim gibi seviyorum, hala hayalini kurduğum tek erkek o, hala ona gideceğim günü bekliyorum ve yıllar geçsede o bende hiç eskimiyor." dediğinde Berivan bugüne kadar bu kıza kırgın olduğu için kendine kızdı aynı zamanda bu kadına hayranlıkla bakmaktan da kendini alıkoyamamıştı bu kadar güçlü olmak istedi, her şeye rağmen bu kadar pozitif olmak.

YARIM KALAN (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin