dokuzuncu bölüm

5.6K 256 72
                                    

Yüzüm gülüyordu her şeye inat herkese inat, şu an karşımda naziklikten kırılan Gülşen'e rağmen bile gerisini siz düşünün.
Elindeki kahveleri Mirhan'la, Azat'ın önüne bırakırken Mirhan'a cilveli cilveli bakmayıda unutmamıştı.

O gecenin üstünden tam yedi gün geçmiş ne ben ne Mirhan konuşmak için bir girişimde bulunmamıştık. İçimden de gelmemişti.
Bu günlerin hepsini ya bahçede, ya odamda geçirmiş bebeğimle konuşmuştum onun için tekrar tutunmuştum, bebeğim bana elini uzatmış beni o karanlık kuyudan çıkarmıştı.

Esma ve Zeynep bir adamın iki eşide olsalar birbirlerine kin gütmüyorlardı Esma her ne kadar Azat'ı sevse de o da mutlu değildi, bu eve ilk geldiği gün dışında bir kere bile yüzü gülmemişti, yüzü gülmemiştiden kastım Azat tarafından yüzü gülmemişti. Yoksa bu konakta herkese hep saygılı davranan, güler yüzlü olanların başını çekiyordu Esma.

İkiside benimle çok ilgilenmişti, hatta
Esma Zeyneplede çok ilgilenmişti. Hiçbir kıskançlık yoktu gözlerinde tüm her şeyi iyi niyetinden saf kalbinden yaptığı o kadar belliydi ki...

Onu her gördüğümde aklıma Evin geliyordu o da böyleydi hep iyi niyetli kimseye dil uzatmayan ama onun Esmadan bir farkı vardı, Evin'in kuyruğuna basan insan yanmıştı Evin o kuyruğa basmazdı direk kökünden koparırdı.

Bu gülümsemem buruktu, Mirhan için sırtımı döndüğüm ailemin torunlarından dahi haberi yoktu.

Bu mutlu günlerimde benim yanımda yoklardı çünkü ben hepsini elimin tersiyle itmiştim, biliyordum beni affetmeyeceklerdi ben olsam bende kendimi affetmezdim.

"Asmin, gene daldın gittin." diyen Zeyneple kendime gelmiştim.

"Evin geldi aklıma onu düşünüyordum." diyip gülerken Zeynep de şefkatle baktı suratıma.

"Ne bekliyorsun daha Asmin?"

"O ne demek Zeynep?"

"Gayet açık işte, ne bekliyorsun onlara gitmek için."

"Anne yüreği dayanmaz Asmin, abilerin sana kıyamaz. Hepsinin gözlerinden okunuyordu o gece seni ne kadar sevdikleri." diye konuşan Esma olmuştu bu sefer.

"Korkuyorum." dedim ikisinde de gözümü gezdirip, itiraf edince sırtımdaki yükün hepsi kalkmasada hafiflemişti. Korkuyordum, hiçbir dönüş yolum olmamasından,
şimdi bir ihtimal vardı bu ihtimale tutunuyordum ama ya gidersem ve beni geri çevirirseler?
O zaman ne diyecektim, ne yapacaktım?

Zeyneple Esma birbirine bakıp aynı anda iki yanıma oturduklarında ikiside ellerimi elleri arasına almıştı.

"Asmin denemek zorundasın başka şansın yok." dedi Zeynep, doğruydu burda oturup hiçbir şey yapmadan beklemek daha yorucuydu. Bilinmezlik her zaman yorucu olmuştu.

Gözlerim yavaş yavaş dolarken, kendimi sıkıyordum. En azından şimdi izin vermeyecektim kendime ağlamak için.

Daha sonra herkes bir tarafa dağıldı.

Herkes bir işle uğraşırken, bende tek başıma oturuyordum sedirde, bugün hiç halim yoktu.
Tam o sırada elinde kahveyle gelen Dilruba'yı gördüm. Onu görünce gülümsediğimde o da bana gülümsedi.

"Uzun zamandır içmiyordun kahve canın çekmiştir dedim abla." dediğinde tekrar gülümsedim, aslında canım gram istemiyordu ama geri çeviremezdim.

YARIM KALAN (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin