Careless|Finn Wolfhard

BÖLÜM 2: YENİ OKUL

-DÜZENLENDİ-

Yeni evimize gelmiş, eşyalarımızı önceden hazırlanmış odalara yerleştirmiştik.

Nilayla aynı odada kalıyoruz. Odada iki ayrı duvar kenarında yatak, iki masa, iki dolap, 4 puf, bir duvarı kaplayan kitaplık ve kitaplar, duvar kağıtları siyah, üzerinde yıldızlar vardı ve sadece bir yerde ay vardı. Bu yıldızlar, gece ışığı kapatınca parlıyordu. Perdemiz siyah, üzerinde de hafif şeffaf, mor bir tül vardı.

Yatak yorganlarımız aynıydı. Mor, üzerinde sarı çizgiler vardı.

Halı beyaz üzerine mor ve pembe renklerinde halka şeklinde birbirine geçmiş şekiller vardı ve kabarıktı.

İkimiz de bilgisayarlarımızı masaya yerleştirmiş, ben Finn Wolfhardı araştırıyorken, Nilay da Noahın tüm sosyal medya hesaplarını tekrar gözden geçiriyordu. Cidden, bu kız takıntılıydı.

2002,23 Aralıkta, Kanada'da Vencouverde doğmuş. Bir abisi varmış ve adı Nickmiş. İzlediği ilk film Sam Raimi'nin Spider-man filmiymiş.

Calpurnia adlı bir müzik grubunda yer alıyormuş.

En sevdiği renkler mavi ve kırmızı, uğurlu sayısı 7'imiş.

Boyu 1.70! Oha! Ben 1.58'im! Havaalanında tam farkedemedim aramızdaki boy farkını galiba.

İlk öptüğü kız Millie değilmiş ve Millieden sonra da Iris diye bir kızı öpmüş.

Sinirle soluklandım. Tamam Alçin sakin ol, sakin...

Favori aktörü Emma Watson ve Ryan Reynoldsmuş.

62 kiloymuş, 80'lerin ve 90'ların müziklerini seviyormuş.

Palyaçolara karşı fobisi varmış.

Tüm fotoğraf çekimlerini araştırmış ve indirmiş, Twitterdan,İnstagramdan, Snapchatten takibe almıştım.

Mileven shipleyen birisiydim. Hatta Mileven öpüşme sahnelerinde çığlık atar, mutlu olurdum. Ama şuan o sahneler bana cinayet işletebilir gibi geliyor.

"Lan! Bu kim lan yorumlarda BENİM Noahıma yavşayan! Hem de bir Türk! Dur kızım sen, seni bir stalklayayım. "

Nilaya yandan bir bakış attığımda, sinirden delirdiğini gördüm. Onunki, aşktı. Ciddi anlamda aşktı. Hayranlık falan değildi bu. Benimki sadece bir hayranlıktı. Zaten bir ünlüye aşık olmak saçmalıktı. Onlar ulaşılmaz gibi bir şeydi. Hiçbir zaman farketmeyecekleri insanlar olacaktı.

"Oha oha. Kız biosunda Kanada yazmış. Kanada'da mı yaşıyo bu kız?! Alçin kızla arkadaş olup adres isticem. Sonra gidip dövelim kanka tamam mı? "

Nilaya bakıp güldüm. "Ya sen gerçekten elin gavuru Noah'ı seviyon mu? " saçma bir şey söylemişim gibi baktı. Ardından derin bir nefes aldı.

"Bak, onunla hiç tanışamayacağımı biliyorum. Sadece hayatımda bir kez karşımda gördüm zaten. Ama aşk bu. İster sadece hayransın de, ama aşk bu. Biliyorum saçma, yani onca güzel kız varken neden beni sevsin ki. Daha adımı bile bilmiyor ki, varlığımı bugün öğrendi. Ama birini severken hissedilen o saçma heyecana alıştım ben. O heyecanı hissstmesem huzursuzlaşıyorum. Bir şeyler eksik gibi geliyor. Beni tanımasa bile seviyorum onu. Ünlü olduğu için değil. Emin ol, sevmemin en son nedeni bile değil. Bilmiyorum nasıl olacak ama onu severek hayatıma devam edeceğim."

Bir süre sessizlik oldu. "Hiç bilmese bile mi? " diye sordum. Hafifçe gülümsedi. "Hiç bilmese bile. "

Sonra bu garip ortamı bozarak bilgisayarına dönüp konuştu " O değil de şu Ece denen kızı cidden bir dövmem lazım. "