"Ama bakın, son kez uyarıyorum! " başımızı tekrar aynı anda salladık bıkkınlıkla.
"Anne, anladık! Valla anladık! Artık bırak da gidelim! "
Annem başını onaylarcasına salladıktan sonra tam arkamızı dönmüş, kapıdan çıkacaktık ki annem tekrar durdurdu.
Nilayla artık nasıl baktıysak annem hızlı hızlı konuştu.
"Tamam tamam. Bu son uyarım." gözlerimi devirdim. Gören de askere gidiyoruz sanacaktı
"Atlet. Giymeyi. Unutmayın! Asla! Atlet önemlidir! Sonra o kamptan dönüp yok biz hastayız okula gitmeyelim demeyin! Anladınız mı? " başımızı salladık tekrar.
Sabahtan beri binlerce kez bunu söylüyordu!
ATLET GİYİN.
Annem 'Atlet Giyin' diye bir dernek açsa, tüm kadınlar üye olsa ohooo!Yapar mıydı? Yapardı.
Konu annem olunca Polat Alemdar bile ölürdü.
"Tamam anne, bak okuldan servis kalkacak ve biz kaçırmak üzereyiz. Hadi baay!" diyip bir şey demesine izin vermeden kapıdan koşarak çıktık.
Sırtımızdaki çantalarla koşarken nefes nefese kalmıştık.
"Saat kaç? " Nilay büyük bir ustalıkla koşarken telefonunu çıkarıp ekrana baktıktan sonra çığlık attı.
"Saat 8.25! 5 dk sonra servisler kalkıyor! "
Aynı anda çığlık attıktan sonra daha hızlı koşmaya başladım. Ayak ucumun bir çukura takıldığını hissettiğimde kollarımı ileri geri sallayıp dengeyi sağlamaya çalıştım.
İşe yaramadı.
Yere yüz üstü amele sümüğü gibi yapışırken burnumun direği sızladı. "Nilaaaaaaayhhh! " Nilaya seslenirken sonlara doğru burnumun sızısı arttığında çığlık atmıştım.
"Ne oldu? " bir anda durma sesi gelince şaşırma nidası duyuldu.
"Lan neden yerde iki seksen uzanıyorsun. " bir süre durduktan sonra gülmeye başladı.
"Pardon 1.57" gözlerimi bu durumda bile devirdim. "Nilay kafamı bile kaldıramıyorum. Sen söyle, kaç kişi yolda bana 'nöbyü bu? ' bakışı atıyor? "
Ayak sesleri yaklaştı. "Lan sabahın 8 buçuğu! Ayrıca bugün pazar! Herkes evde götlerini kırmış oturuyo. Yok lan, dur o dizleriniydi galiba. Neyse, önemli olan rezil olmamış olman. Benim dışımda biri görseydi -"
"Alçin? Nilay? " duyduğum tanıdık seslerle, keşke düştüğümde yeri delseydim de içine girseydim diye düşündüm.
Başımı hızla kaldırıp, hiçbir şey olmamış gibi, ağrım yokmuş gibi ayağa kalkmaya çalıştım.
Sadece çalıştım.
Götüm, başım her yerim ağrıyordu. Sendeleyip tekrar yere düştüğümde sızlandım.
"Aaaaaa Noah, Finn... Ne kadar da hoş bir karşılaşma! Hahahahah ha.... Haha.... Ha... " Nilay yalandan sırıtıp, yerde benim yanımda çömelmiş bir şekilde Finn ve Noaha bakıyordu.
"Alçin? İyi misin? " Finn yanımıza hızla geldiğinde göz devirdim.
"Biraz daha sert düşsem deprem olacaktı ama iyiyim. En fazla başımı sert çarpıp beyin kanaması geçirip ölürdüm ama iyiyim."
Noah hafifçe sırıtırken, Finn ona kötü kötü baktığında sırıtışı silindi.
"Kamp! " dedim en saçma yerde ve zamanda aklıma gelen şeyle kendime içten içe söverken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Careless|Finn Wolfhard
Fanfiction"Yalan söyledim." kaşları çatıldı. "Neden! " ani tepkisiyle benim de kaşlarım çatıldı "Çünkü sen onu seviyordun! Aranıza taş koymak aptallık olurdu çünkü sen onu seviyordun Finn! Beni değil, onu! Ve ben, belki seni unuturum düşüncesiyle aranızı yap...