BÖLÜM 22:''Sonunda beni öğreneceksin prenses.''

808 56 336
                                    

Şansa bakın ki, Noah eniştemiz  insta storysinde kampta olduğundan bahsetmiş ve foto paylaşmıştı ashajsns

Nilay'dan

Allah ne verdiyse koşuyordum. Allah belanı vermesin Alçin! Senin yüzünden düştüğüm hallere bak! Hah! Bana birisi çıkma teklifi etmiş miş de! Yesinler yalanını!

Nefesim tükeniyordu. Noah benden hızlıydı. Sadece ben insanların arasından hızla geçerek iki saniyeliğine bakış açısından kayboluyordum.

Sonunda bizim çadırın içine girdim. Soluklanırken, fermuarı kapamayı akıl edemediğim aklıma geldi. Hızla elim fermuara uzanmışken, karşımda duran kişiyle Flash'a taş çıkartacak hızla fermuara  uzandım. Fermuarı çekerken, iki eliyle çadırı açıp kendini içeri attı.

Korkuyla geriye sürünürken yutkundum. "Noah? " beni takmayarak fermuarı kaparken gözlerim büyüdü.

Allahım sen büyüksün. Allahım çok tövbe. Allahım biliyorsun ben çok imanlı bir kızım. Allahım ne yaşanacaksa günahı Noahın boynuna. Ay dur kıyamam ki. Ama yine de Allahım sen beni biliyosun.

"Şimdi..." diyip bana döndüğünde kaçmaya devam ettim. Elime gelen yastıkla, hızla yastığı kendime kalkan olarak kullandım.

"Y-yaklaşma! " evet, kekeledim. Harika ya!

"Nilay, seni yemicem. " göz devirdi. Tereddütle yastığı tam indirecekken sırıttı "Yani, sanırım." hızla yastığı üzerime tekrar çekerken kahkahası çadırı doldurdu.

"Yaklaşma, bağırırım! " göz devirerek bir adım daha attı ve ben de biraz daha geriye süründüm.

"Dışarıdaki kahkaha sesleri ve konuşma seslerinden birinin duyabileceğini mi sanıyorsun? Kaldı ki cinayet falan da işlemiyorum Nilay. Sadece uslu bir kız ol ve bana o erkek kim, söyle. " Ya Allahım sen sabır ver!

"Noah, Alçin Finnle yalnız kalmak için plan yapmış anlamıyor musun ya? Öyle bir şey olmadı! Kaldı ki, sen cidden biri beni sülük gibi bırakmasa ağlayacağımı mı sanıyorsun? " güldüm. "Öyleyse, yanılıyorsun Schnapp. "

Sonunda ikna olmuş olacak ki, karşıma oturdu. Yastığı elimden alıp kenara bıraktı. Ardından sırıtarak bana bakmaya başladı.

Bu haliyle tırsarak ona baktım. "Noah, iyi misin? " başını salladı. "Tekrar bana soy adımla seslenir misin? " gözlerimi kırpıştırdım. Ne saçmalıyordu bu?

"Neden? " benim, çadırda yalnız olmamızdan kaynaklanan tedirgin hallerime karşı oldukça sakin olan Noah beni cidden korkutuyordu.

"Sen söyleyince özel hissettiriyor. " söylediği şeyle yumuşarken gülümsedim. Melodik bir şekilde "Schnapp. " dediğimde bana doğru kaydı.

"Nilay Schnapp. " güldü. "Çok yakıştı, ne dersin? " sırıttım. "Bence de. " şaşkınca baktı. "Senin şimdi kızarıp 'slk şey yha' gibi şeyler demen gerekmiyor muydu? " bir de dalga geçiyordu!

"Benim ne zaman öyle konuştuğumu gördün? " dedim. Omuz silkti. "Genelde kızlar öyle der. Ama sen de hem fikirsen... " diyip gözlerime baktı. "Neden olmasın? "

Gözlerim, Bülent Ersoy'u makyajsız haliyle alaturka tuvalette sıçarken görmüşüm gibi açılırken söylediği şey beynimde bir mağaradaki gibi yankılanıyordu.

Dolaylı yoldan evlenme teklifi gibi bir şey olmuştu  bu! Kalkıp göbek bile atabilirdim ama yapabildiğim tek şey,bir şey söylemek için ağzımı açıp, saçma saçma sırıtmakla sonlanması olmuştu.

"Nilay, gözlerini çok sevdiğimi söylemiş miydim? " gelen ani iltifatla kalbim mideme inip organlarımla halay çekerken başımı olumsuz anlamda salladım.

Careless|Finn WolfhardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin