-DÜZENLENDİ-
İkimiz hala koltukta mal mal otururken, Finn sessizliği bozdu.
"Odanı görebilir miyim? " şaşkınlıkla baktım. "odamı görebilir misin? "
Güldü. "Ben de sana soruyorum ya. Görebilir miyim? " ayağa kalktım "Tabi... Ama benle Nilay aynı odada kalıyoruz. "
Ayağa kalkıp yanıma gelirken, benim aksime normalce "Neden? " diye sordu. Merdivenlere ilerlerken konuştum.
"Çünkü beraber olmak istedik." ona Nilayın yalnız başına uyumaktan korktuğunu söylersem, Nilay ağzıma sıçardı.
"Siz gerçekten iki öz kardeş gibisiniz. " gülümsedim. "Emin ol, Nilaya verdiğim değeri, çoğu kişiye vermiyorum. "
"Bana ne kadar değer veriyosun bakalım? " hmmm. Finn aslında benim sabah uykum gibiydi. Gece uykum gelmezdi, ama uyuduğumda o kadar harika uyumuş olurdum ki, kalkmak istemezdim yataktan. Sabah uykuları çok huzur verici olur. Ama her iyi şeyin kötü bir tarafı da var. O da annemin gelip beni okul için uyandırması.
Saçma gelecek ama Finn'i sabah uykusuna benzetiyorum. Vazgeçilmeyecek kadar güzel, ama vazgeçmek zorundasın.
Ayy yine saçmaladım!
"Senin bendeki değerin... Kankamsın? "
Güldü. "Aynen. Kankanım." garip bir sessizliğin ardından, odanın kapısını açtım.
İçeri girerken, tereddütle Finn'in tepkisine baktım. Ağzı açık bir şekilde odaya bakıyordu. Daha doğrusu kapalı perde ve ışıklar yüzünden duvarda ve tavanda parlayan yıldızlara.
"Burası, harika! " diyerek gülümsedi. "Cidden mi? "
"Evet, özellikle duvarları ve tavanı beğendim. " tabii beğenirsin, çünkü benim odam. Ah, bizim odamız.
"Bu arada, aileniz nerede? " odanın kapısını kapatıp, aşağı inerken sordu. "Annem mimar, büyük bir teklif aldı ve 1 ay yok aynı şekilde babam da avukat ve büyük bir davası var o da 1 ay yok. "
Koltuğu oturdum. "Yani, tek mi kalıyorsunuz Nilayla? " başımı salladım. Sessizlik oldu. Konuşacak bir şey yoktu. Konu bulunmuyordu. Özellikle Amy denen kızla tanışacaktım. Acaba şu okuldaki popüler kızlardan mı?
"Şey, teşekkürler. " şaşkınlıkla Finne baktım. "Ney için? "
"Arkadaş olmaya çalıştığım çoğu kız hep beni seviyor. Sevenlerin çoğu da ünlü olduğum için. Ünlü olmadan önce arkadaşım diyebileceğim az kişi vardı. Ama ünlü olduktan sonra kimin gerçek arkadaş olduğundan emin olamamaya başladım. Ve sen, diğerleri gibi sırf ünlü olduğum için beni sevmiyosun ve arkadaşlık etmiyosun. Hatta seni kızkardeşim gibi görmeye bile başladım. "
Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Sevdiğim jojuk bana kızkardeş dedi. Ben bu günleri de mi görecektim!
"Ve ayrıca Amy ile de senin sayende sevgili oldum. Ve şimdi de senin sayende arkadaşlarımla tanıştıracağım. Cidden, teşekkür ederim. "
Gülümsedim. İşte bu noktadan sonra anladım. Finn, benim için hep imkansızdı ve imkansız kalacaktı. Bir şans eseri aynı okula düştüm diye cidden mucize beklemiyordum değil mi?
Bazen bazı şeylerin imkansız olduğunu bilirsiniz. Belki olur, diyenler olacaktı. Ama onu hissedersiniz, imkansız olduğunu hissedersiniz. Şuanda hissettiğim de buydu. Benim Finne karşı olan değişik hislerimin, Finn tarafından aynı karşılanması imkansızdı.
Ve ben de, imkansız olduğunu bildikleri bir şey olunca diğer insanların yaptıkları gibi yaptım
Vazgeçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Careless|Finn Wolfhard
Fanfic"Yalan söyledim." kaşları çatıldı. "Neden! " ani tepkisiyle benim de kaşlarım çatıldı "Çünkü sen onu seviyordun! Aranıza taş koymak aptallık olurdu çünkü sen onu seviyordun Finn! Beni değil, onu! Ve ben, belki seni unuturum düşüncesiyle aranızı yap...