38

1K 97 58
                                    

"Bu saate kadar uyanık kalmayacağına söz vermiştin." dedi Steve kapının pervazına yaslanıp onu izlemeye başlarken.

"Doğum günü çocuğu ben değil miyim, sana ne?"

"Tony.."

"Steve hadi git ve uyu tamam mı? Peter'dan walkman'i yürüttüm, birkaç ekleme yapıyorum birazdan gelirim. Yokluğunu fark etmeden bitirmeliyim."

"Doğru ya.. Peter."

Tony iç çekip başını önündeki aletten çekip Steve'e baktı. "Ne oldu sana?"

"Bende bu soruyu sana sormak istiyordum biliyor musun?"

"Hayır-- Steve, benim tanıdığım adam bu kadar gerizekalı değildi."

Steve omuz silkip içeriye girdi. Sandalye çekip Tony'nin yanına oturdu. "Konuşmamız gerek."

Tony tornavidasını bırakıp ona döndü. Konuşmaları gerekiyordu, hemen şimdi.

"Bak hatırlattığın iyi oldu," Bakınca boşluktan başka bir şey görmediği mavilere dikkatle baktı - önceden o boşlukta derin anlamlarlar yatardı, sadece Tony'nin görebildiği. "Bitirelim."

"Ne?"

"Bitirelim, tamam mı? Olmuyor."

"N-neyi?.." Steve anlamıştı. Sadece anlamak istemiyordu.

"Cidden bana bunu yaptıracak mısın?"

"Tony, saçmalamayı bırak, derhal!"

"Bak yüzbaşı," dedi Tony gülümseyip Steve'in açığını yakalamışcasına parmaklarını şıklatırken. "Sen herkese emir verirsin, olayın bu. Ama bana vermezdin, bu senin için ahlaklı olmak kadar önemliydi."

Steve derin bir nefes alıp yüzünü ovuşturdu. Bardağı yavaş yavaş taşıyordu ve, daha fazla sakinliğini koruyamayacağını biliyordu.

"Bu mu yani? Peter bu kadar önemli mi senin için?"

"Evet! Önemli! Ama anlamadığın şey konunun Peter olmadığı, konu sensin Steve."

"Çok güzel.. Çünkü bende aynı fikirdeyim. Bitirelim."

Tony yutkundu. Evet, olması gereken buydu ama bu kadar çabuk kabullenmesi onu kırmıştı. "Güzel."

"Ayrılık konuşması yapmayacaksan, gidiyorum."

"Yok. Peki ya sen?"

"Hayır."

"İyi."

"İyi."

Steve gülümseyerek başını iki yana sallayıp bakışlarını zemine çevirdi. Çocukça şeyler yapabilecek kadar alçalmışlardı. Böyle olmamalıydı.

"Bunun farkında olmalısın," dedi Tony iç çekerek. Onu üzmek istediği en son şeydi, ama gerçekten böyle olması gerekiyordu. "S-sen değiştin ve.. ben yapamıyorum. Bu kadar güçlü değilim, biliyorsun."

"Biliyorum." dedi Steve, bakışlarını kaçırmaya devam ediyordu. "Bunun için üzgünüm. Sadece.. tekrar kaybetmekten korktum."

"Korktun.."

"Kaybettim sanırım." dedi aynı gülümsemeyle bu sefer Tony'e dönerken. Tek farkı gözlerinin dolmuş olmasıydı.

"Ne zaman ihtiyacın olursa yanında olurum, biliyorsun. Senden nefret etmiyorum."

"Bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum," dedi hafif sesli gülerek ayaklanırken. Bu anı yaşadıklarına gerçekten inanamıyordu. "Fazla geç yatma."

O yavaşça kapıdan çıkarken Tony derin bir nefes aldı. Vicdan azabı çekmesi gerekiyordu, ama daha çok omuzlarındaki yüklerken kurtulmuş hissediyordu. Az önce, bitmişti. Onu kırmıştı. Bazı şeyleri batırmıştı ama, rahatlamıştı. Eliyle yanaklarına ulaşmayı çalışan yaşları geri teptikten sonra işine geri döndü. Evet, fazla geç yatacaktı.

"Sinirliydi." dedi Peter bakışları halen merdivende içeriye girerken. Steve'in kızgın olmasının sebebini bilseydi kesinlikle burda olmazdı. Tony suç işlerken yakalanmış gibi -teknik olarak walkman'i çalarak suç işlemişti- telaşlandı. Walkman'in üzerine herhangi birkaç kağıtı attıktan sonra yanaklarını güzelce temizleyip -önlem amaçlı- Peter'a döndü. "Steve işte.. Sinirlidir."

"Tartıştınız mı?"

"Hayır."

"Ağlamışsın."

"Saçmalama."

"Walkman'im sende değil mi?"

"Ev-- Hayır, neden bahsettiğini bilmiyorum."

"Ona ayrılmanız gerektiğini söyledin."

"Tanrım.. Peter Hayır!"

Peter az önce Steve'in kalktığı sandalyeye oturup kağıtların altındaki parçalara ayrılmış Walkman'i eline aldı, Tony'e imalı bakışlar attı. "Otuz saniyede bu kadar fazla yalan söylemek sence de aşırıya kaçmadı mı? Bunu nasıl başarıyosun.."

"Sen," dedi Tony, Peter'ın elinden walkman'i alırken. "Neden uyumadın."

"Aslında uyumuştum, ama işe bak ki aşşalık hırsızın biri odamdan kaset çalarımı araklarken uyandım." Peter tekrar walkman'ı ondan geri aldı.

Tony pes edercesine ellerini kaldırdı.

"Roket,  eğer ekleme yapmama izin vermezsen, kaka kullanmaktan çekinmeyeceğini söyledi."

"Gamora--"

"Gamora da yardım edecek."

"Hainler.." dedi Peter tıslayarak.

"Milano'yu parçalamamı mı tercih ederdin?"

"Hey! Walkman'in her şeyden değerli olduğunu biliyorsun."

"Benden de mi?" ded Tony gülümseyip başını hafif sağa yatırırken. *ayh çok tatlı ayh!*

Peter derin bir nefes alıp parçaları masaya geri bıraktı. Tony hile yapıyordu, ve bu haksızlık. "Ona neden ayrılmanız gerektiğini söyledin."

Tony gülümsemeyi bırakıp işine geri döndü. "Natasha.. Aslında bunun gerektiğinin ben de farkındaydım, o sadece teşvik etti. Her şeyin yokuşa sürüldüğünü fark eden tek kişiydi sanırım."

"O kadından korkuyorum." dedi Peter yanaklarını şişirirken. Tony bir şeyleri tamir ederken çok sevimliydi ve Peter onu izlemekten kendini alamıyordu elbet. "Bana da sana karşı daha açık olmam gerektiğini söylemeye çalıştı.."

"Neden olmuyorsun?"

"O zaman Steve'den bir farkım kalmaz," Tony, Peter'a bakmazken, durdu. Senin hayatını kendi isteklerim doğrultusunda şekillendiremem.. Eğer bana karşı bir şeyler hissediyor olsaydın, bunun senin seçimin olmasını isterdim. Sürekli duygu gösterisi yapıp aklını bulandırmak istemem. Hissetmemen benim için önemli değil. Önemli olan hislerimi biliyor olman, değil mi? Gerisini boşver. Uzaktan sevmek de güzel."

"Senden nefret ediyorum." dedi Tony büyük bir ciddiyetle işine dönerken. Az önceki iğrenç derecede duygusal konuşma için ağlayabilirdi. Bu yüzden Peter Quill'den nefret ediyordu işte.

Peter iyi geceler dileyerek ayaklandı. Kapıdan çıkmadan önce durdu. "Fazla geç yatma."

Tony yüzünü buruşturup Dummy'e döndü. "Bunların benimle derdi ne?"

close it | starkquill + stonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin