Özledim

386 15 0
                                    

Hiçbirşey olmamış gibi uyandım. Sağıma ve soluma baktım. Mert'i aradım ama bulamadım. Gözlerimi avuşturdum. Tekrar açtım ve kendi odamda olduğumu farkettim. Acaba buraya ne zaman gelmiştim? Bunları düşünecek vaktim yoktu.

Saate bakmamla yerimden sıçramam bir oldu. Yine mi geç kaldım?? Bi 5 dakika yataktan kalkmadım. Düşündüm ve zaten kalksamda ilk derse hocanın beni almayacağını düşünerek gözlerimi kapattım.

Dün ki konuşmalar aklıma geldikçe gözlerim doluyordu. Yusuf'un geçmişi çok kötüydü. Benim Yusuf'u kaybettiğimi, bir daha onu göremeyeceğimi düşünürsek herhalde bende intihar ederdim. Ve şuanda iyiki o kızla çıkıyor. İyiki şuanda o kızla mutlu...

O mutlu olsun diye hayatımı mehfedip buralara geldim ve onun mutlu olduğunu hissedebiliyorum. Uzakta ama onu seviyorum. Uzaktan seviyorum. Hem bedeni hemde kalbi benden çok uzak ama seviyorum... Ona dokunamıyorum ama onu seviyorum...

Beni odama herhalde Mert getirmiştir. Burak'ta olabilir. Açıkçası umrumda değil. Mert ile daha çok yakın olmam lazımdı.

Ayağa kalktım. İkinci derse yetişme umuduyla üstümü giydim. Doğruyu söylemek gerekirse aynaya bile bakmadan çıktım odadan. Okula geldiğimde tamda ders yeni bitmişti. İkinci derse giriceklerdi. Aman Allah'ım Sena ve Mert birlikte oturuyorlar. Tek boş yer Burak ve bir kızın yanı. Bende Burak'ın yanına geçtim. İlk o başladı sözlere:

-Günaydın uykucu bu sabah yine uyanamadın dimi?

-Burak senin sesini çekemiyecek kadar kötüyüm, diyip kafamı sıraya koyup uykuma devam ettim.

Benim geldiğimi gören Sena ve Mert yanımıza geldi:

-Sevgii, iyi misin canım dün çok geç geldin odaya

Kafamı kaldırmadan cevap verdim:

-Çook iyiyim anlatamam, kendimi mükkemmel hissediyorum.

Kafamı kaldırmadığım için yüz ifadelerini göremiyordum. Ama Mert'in sesini duyabiliyordum:

-Şey, Sevgi dün yanlış birşey söylediysem özür dilerim.

Bana bunu söyleyince şok geçirdim ve kafamı kaldırdım:

-Hayır. Sen bana doğruları söyledin. Gerçeklerş söyledin. Aslında benim sana teşekkür etmem gerekirdi.

-Ben elimden geleni yapmaya çalıştım ama ben bu sabah bir haber aldım.

-Ne haberi?

-Bunu şuanda söylemek istemiyorum. Daha sonra söylemeliyim.

-Sana şimdi dedim.

-Bana bağırma ve benle öyle emir verici konuşamazsın.

-Konuşursam ne olur?

-Söylemem.

-Aman söyleme. Hiçte merak etmemiştim.

-Ama Yusuf'la ilgili birşey.

-Ne?!

-Artık merak ediyo musun?

-Ne zaman söyleyeceksin?

-Ders bitiminde.

-Tamam. Şimdi izin verirseniz uyuyacağım.

Kafamı tekrar sıraya gömdüm. Tam uyuycaktım ki öğretmen içeri girdi. Açıkçası matematik dersinde uyumaya cesaret edemiyordum. Çünkü bu hoca direkt disipline veriyordu. İster istemez kafamı kaldırdım ve dinliyormuş gibi yaptım. Aslında Yusuf'u düşünüyordum. Onu ne kadar çok özlediğimi...

Ders sonunda bitti. Ama zilin çalmasına 5 dakika vardı. Hoca dersten çıktı, Burak yanımdan kalktı ve Mert oturdu:

-Artık söyleyecek misin Mert?

-Evet ama bak sakın saçma sapan bir tepki verme.

-Neden öyle birşey yapıyim yaa?

-Koridora gel benle

-Tamam.

-Sevineceğin biriey oldu, Yusuf'la ilgili

-Artık söyle

-Tamam... Yusuf...

-Evet... Yusuf...

-İREM'LE AYRILMIŞLAR!!!

Hiçbirşey diyemedim. Hiçbirşey hemde... Ellerim titredi. Kalbim sıkıştı. Bacaklarım tutmadı. Ve gerisini hatırlayamıyorum...

Siyahlı ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin