Gençliğimin en güzel yıllarına veda ederken yeni kariyer hayatıma merhaba diyordum bu sabah. Arkadaşlarımla gezip tozduğum bazense çocukmuşcasına eğlendiğim o zamanları özleyecektim. Belki bir gün yeniden o zamanlara dönerim umuduyla yanıp tutuşan içim ise ateşimi yeniden harlıyor beni yeniden umutlandııyordu.
"İşte gidiyorsun gençliğim. Arkana bakmadan bana veda etmeden gidiyorsun." diye hayatla dalga geçerken bulmuştum kendimi. Ne zaman tek başıma kalsam evrenin bana oynadığı hileli oyunlarla dalga geçiyordum. Bugün neden mi feryat ediyordum? Yılmaz Holding'in biricik kızı yani ben bugün iş hayatına atılıyordum. "Artık iş hayatında bende varım " diye beynimde dönen sesime Acun Ilıcalı 'nın " Varım Diyor!" cevabı beni dahada keyiflendirirken alarmın sesini duymam keyfimi tersi yönde bir hareketliğe geçirmişti.
Üzerimi giyinmek üzere yatağımdan acil kalkış yapıp banyoya yol aldım. İşlerimi halledip soluğu gardırobumun başında aldım. Günün ilk sorusu "Bir iş kadını nasıl giyinir?" olmuştu. Kendimce küçük çaplı krizlere girip dolabımın altından girip üstünden çıkarak sonunda hazırlanabilmiştim. Her zamanki gibi tüm benliğimi ortaya koyarak rahat ama şık bir şeyler giymiştim. Diğer kadınlar gibi topuklu giymek yerine spor ayakkabıları giymeyi tercih etmiştim. Topuklu ayakkabıyla gün boyu ortalıkta dolaşmayı bir ben bir de şu gariban ayaklarım bilirdi.
(Giydiği şeyler⬆)
Siyah uzun saçlarımı hafif dalgalandırdıktan sonra hazırdım. Makyaj mı? Tenime bir ton pudra sürüp rahmetli gibi olacağıma doğal çirkinliğimle ortalıkta dolanırım daha iyi. Kirpiklerime rimel , dudaklarıma ise parlatıcı sürüp odamdan koşarcasına çıktım. Bizimkilerimi kahvaltı masasında toplu bir şekilde koyu sohbetin içinde bulunca daha da bi keyiflendim.
"Günaydınlar Yılmaz Familyası."diyerek masaya oturuken annem bu halime kahkahalarla gülüyordu.
"Geldi bizim deli kız."dedi annem.
"Kimin evladıyım. Anasına bak kızını al."diyiverdim ağzıma reçelli ekmeğimi atarken.
"Bu kız hiç büyümeyecek. Anneye deli denilir mi evladım. " dedi annem sitem ederek.
"Bir anne hiç evladına deli der mi? Eğer bir anne evladına deli diyebiliyorsa , o evlatda annesine deli diyebilir."diye sokuşturuverdim lafı.
"Hanımlar sabah sabah başladınız yine didişmeye."diye araya giren babam annemin tek pelerinsiz süper kahramanıydı.
"Hazırsan kalk bakalım. İlk iş gününde kaytarmak yok Ayçin hanım."diyerek kapıya doğru yol aldı. Ben ise masadan apar topar kalkıp annemin yanağından makas alıp babamın peşinden gittim. Bu makas ise annemin gönlünü alma şeklimdi.
Dedem her sabah olduğu gibi herkesten önce çıkmıştı evden. Büyük ihtimalle şu an şirkettekileri emirleriyle delirtmekle meşguldü.Babamla çok uzun sürmeyen bir yolculuğun ardından sonunda holding denen bu beton ve cam yığınına gelebilmiştik. Asansörün bilmem kaç küsürüncü sayısına basıp korüdorları aşıp sonunda babamın odasına varabilmiştik. Babam masasına oturuken ben ise rahatca misafir koltuklarına oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi +18
RomanceZorla bir evliliğin esiri olmak nasıl bir duyguydu acaba? Peki ya evleneceğiniz kişi geçmişinizde size en büyük yarayı açmış ise ne olacaktı? Gençliğini son damlalarına kadar yaşayan bir genç kızın tüm hayalleri yerle bir olurken buld...