6.Bölüm

6.7K 186 14
                                    

         Ruhumun kanı çekilmişti. Hissizdim. Kolumda bir  sızı. Zihnimde bir çınlama. Gözlerim desen açılmakla açılmamak arasında  gidip geliyor.  Aklım  her şeyin bir rüya olmasını istiyor. Ben ise bu kabustan kurtulmak istiyordum.

    Dün olan kazadan  kalan hatıralar  zihnime işkence  yaratıyordu. Sabah sabah Koray ile girdiğim savaş  ise  bunun tuzu biberi olmuştu.

  Karmakarışık  duygular içerisindeydim. Koray yüzünden değildi bu kaza. Tamamen benim  salaklığımdı. Hülyalı düşlere  dalıp  aptal ama ucuz bir kaza yapmıştım. Hayatı boyunca  arabalar konusunda hiç  yıkılmamış  Ayçin aptal bir durumdan kaza yapmıştı. Lanet okudum bir kez  daha.

  Herkes  iyi olup olmadığımı  sorup duruyordu. Ben ise bu durumdan oldukça  şikayetçiydim. Koray  deli gibi  hastahanede  bir o yana bir bu yana koşturup duruyordu. Yatalak  hastaymışım  gibi  zorla bir şeyler yapıyorlardı.

    Günün sonunda  herkes  gitmişti. Hastahanede  kimsenin bulunmasını istememiştim. Gecenin bilmem kaçında hastahanenin çatısına çıktım. Hastahane  beni oldukça  boğmuştu. Sessizliğime sessizlik katılırken solumda  birini hissettim.

Korku bütün bedenimi sardı. Sonra Koray'ın olduğunu düşünmeye zorladım kendimi. Korkudan Oraya bakamıyordum bile. Sonra yanım oturan kişinin bir önemi olmadığını anladım. Kim olursa olsun  bir şey yapamazdı bana değil mi? En fazla  tecavüze  uğrar sonra  öldürülürdüm. Mükemmel senaryo.

    "Işıkların dansını  izlemeye mi geldin?"

     "Işıkların  dansı güzel betimleme. Ancak insanların ışıklarla dansı  daha  güzel."

      "Neden?"

     "Neticede ışıklarla insanlar oynar.  Gündüz  kapanır  akşam açılır  ve gece  bazıları kapanır. Bu hep  böyledir.  Işığını asla  söndürmeyen şey ise  güneştir. Ayın ışığını bile  o sağlıyor. Yine önümüzü o gösteriyor."

    "Peki bizim önümüzü kim gösteriyor. Dur dur dur...  Ben cevap vereceğim. O gözlerin  her  zaman hayat  dolu ışıl ışıl bakıyor ya işte o gösteriyor bizim  önümüzü. Eğer o ışıklar sönerse ben kör olurum sense kör  olmuşcasına  tökezlersin. O ışıkların sönmesine izin verme."

      "Her  seferinde  aklımla oynamayı keser misin?"

     "Zihninle  oynamıyorum kalbindekileri hissetmeni sağlıyorum."

  
    Koray'ın  yüzüne  sinirle  dönüp  yirmiyedi numara atarlı kezo bakışımı atıp  arkamı dönüp  çıkışa  doğru yol aldım.

   "Gerçekler  acıtır  güzelim. Sen bana aşıksın."diye  bağırdığında  son  damlamda  taşmıştı. Koşar  adımlarla yanına  gidip  suratına  tokat  attım.

   "Eğer bir daha bana  aşıksın seveceksin beni gibisinden cümleler kur Koray  seni gebertmeyen Ayçin'i  köpeklere yem etsinler. Son kez  söylüyorum. BEN SANA AŞIK FALAN DEĞİLİM."dedim hışımla sağ elini kalbimin üzerine koydum. "Burası  ne senin için ne  de bir başkası için atacak."dedim. Tam gitmeye  yeltenmişken  sağ  kolumu  tutup beni durdurdu. Sağ elimi  benim yaptığım gibi o da kalbininnüzerine koydu.

   "Sen ne kadar  bir  şeyleri inkar etmeye  kalkışsanda bu kalp  hep senin atacak. Korkarak yaşamaktan vazgeçeceğin  günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum."

    "Ben korkmuyorum."dedim sinirle.

   "Aşık olmaktan korkuyorsun. Beni sevmekten korkuyorsun.  Çünkü, benim yeniden  seni bırakıp gitmemden korkuyorsun. Artık korkma. Gitmeyeceğim. Seni  ilk gün sevdiğim  gibi ölünceye kadar da  seveceğim."dedi ve hışımla yerden bir kutu çükardı.  Ne zamandan beri o kutu yerdeydi?İçerisinde  ne vardı  bilmiyordum ama merak etmek  dahi istemiyordum.

Geçmişin İzi +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin