Ruhumun kanı çekilmişti. Hissizdim. Kolumda bir sızı. Zihnimde bir çınlama. Gözlerim desen açılmakla açılmamak arasında gidip geliyor. Aklım her şeyin bir rüya olmasını istiyor. Ben ise bu kabustan kurtulmak istiyordum.
Dün olan kazadan kalan hatıralar zihnime işkence yaratıyordu. Sabah sabah Koray ile girdiğim savaş ise bunun tuzu biberi olmuştu.
Karmakarışık duygular içerisindeydim. Koray yüzünden değildi bu kaza. Tamamen benim salaklığımdı. Hülyalı düşlere dalıp aptal ama ucuz bir kaza yapmıştım. Hayatı boyunca arabalar konusunda hiç yıkılmamış Ayçin aptal bir durumdan kaza yapmıştı. Lanet okudum bir kez daha.
Herkes iyi olup olmadığımı sorup duruyordu. Ben ise bu durumdan oldukça şikayetçiydim. Koray deli gibi hastahanede bir o yana bir bu yana koşturup duruyordu. Yatalak hastaymışım gibi zorla bir şeyler yapıyorlardı.
Günün sonunda herkes gitmişti. Hastahanede kimsenin bulunmasını istememiştim. Gecenin bilmem kaçında hastahanenin çatısına çıktım. Hastahane beni oldukça boğmuştu. Sessizliğime sessizlik katılırken solumda birini hissettim.
Korku bütün bedenimi sardı. Sonra Koray'ın olduğunu düşünmeye zorladım kendimi. Korkudan Oraya bakamıyordum bile. Sonra yanım oturan kişinin bir önemi olmadığını anladım. Kim olursa olsun bir şey yapamazdı bana değil mi? En fazla tecavüze uğrar sonra öldürülürdüm. Mükemmel senaryo.
"Işıkların dansını izlemeye mi geldin?"
"Işıkların dansı güzel betimleme. Ancak insanların ışıklarla dansı daha güzel."
"Neden?"
"Neticede ışıklarla insanlar oynar. Gündüz kapanır akşam açılır ve gece bazıları kapanır. Bu hep böyledir. Işığını asla söndürmeyen şey ise güneştir. Ayın ışığını bile o sağlıyor. Yine önümüzü o gösteriyor."
"Peki bizim önümüzü kim gösteriyor. Dur dur dur... Ben cevap vereceğim. O gözlerin her zaman hayat dolu ışıl ışıl bakıyor ya işte o gösteriyor bizim önümüzü. Eğer o ışıklar sönerse ben kör olurum sense kör olmuşcasına tökezlersin. O ışıkların sönmesine izin verme."
"Her seferinde aklımla oynamayı keser misin?"
"Zihninle oynamıyorum kalbindekileri hissetmeni sağlıyorum."
Koray'ın yüzüne sinirle dönüp yirmiyedi numara atarlı kezo bakışımı atıp arkamı dönüp çıkışa doğru yol aldım."Gerçekler acıtır güzelim. Sen bana aşıksın."diye bağırdığında son damlamda taşmıştı. Koşar adımlarla yanına gidip suratına tokat attım.
"Eğer bir daha bana aşıksın seveceksin beni gibisinden cümleler kur Koray seni gebertmeyen Ayçin'i köpeklere yem etsinler. Son kez söylüyorum. BEN SANA AŞIK FALAN DEĞİLİM."dedim hışımla sağ elini kalbimin üzerine koydum. "Burası ne senin için ne de bir başkası için atacak."dedim. Tam gitmeye yeltenmişken sağ kolumu tutup beni durdurdu. Sağ elimi benim yaptığım gibi o da kalbininnüzerine koydu.
"Sen ne kadar bir şeyleri inkar etmeye kalkışsanda bu kalp hep senin atacak. Korkarak yaşamaktan vazgeçeceğin günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum."
"Ben korkmuyorum."dedim sinirle.
"Aşık olmaktan korkuyorsun. Beni sevmekten korkuyorsun. Çünkü, benim yeniden seni bırakıp gitmemden korkuyorsun. Artık korkma. Gitmeyeceğim. Seni ilk gün sevdiğim gibi ölünceye kadar da seveceğim."dedi ve hışımla yerden bir kutu çükardı. Ne zamandan beri o kutu yerdeydi?İçerisinde ne vardı bilmiyordum ama merak etmek dahi istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzi +18
RomanceZorla bir evliliğin esiri olmak nasıl bir duyguydu acaba? Peki ya evleneceğiniz kişi geçmişinizde size en büyük yarayı açmış ise ne olacaktı? Gençliğini son damlalarına kadar yaşayan bir genç kızın tüm hayalleri yerle bir olurken buld...