HER YERDE KARŞIMA ÇIKMAK ZORUNDAMIYDIN??

110 7 0
                                    

Bi müddet kıvrıldığım yerde uyuyamadıktan sonra Havinle Ebrar geldi yanıma biz hiç ayrılmazdık onlar da ingiltere de okumuşlardı Havin çok iyi bi diş doktoru Ebrar ise yunus eğitmeni olmuştu ve sayılmayacak kadar ödül almıştı bu konuda. Beni nasıl mutlu edeclerini de , sinirlendireceklerini de en iyi onlar bilirlerdi. Yanıma gelip en başta ninni açtılar,sonra ise arkalarında sakladıkları çikolataları ve kahveyi verdiler. Gerçekten beni bunlar sakinleştiriyodu.nerdeyse 3 gündür hiçbirşey yemiyodum ve bu kahve midemi yumaştmıştı birazcıkta olsa ama çikolatayı ne kadar seversem seveyim midem o tatlı şeyi kaldıramıyacaktı zaten içimden yemekte gelmiyodu.Kahveyi de kızların zoruyla bitirmiştim.Havin saçımı okşuyor Ebrar ise sesi güzel olduğu için ninniye eşlik ediyordu. İkisi de uykumu getirmişti ve bugün sakinleştirici yapılmadan uyuyabilmiştim kızlar sayesinde.Sabah kalktığımda Ebrar yanımda yatıyordu büyük ihtimalle 2 gündür uykusuz olduğu için onunda uykusu gelmiş ve uyuyaklmıştı. Biraz daha yatakta yatıp kalktım oda da bulunan lavaboyu kullanıp elimi yüzümü yıkadım lavabolar bile annemi hatırlatıyordu bana ,orda yaptığımız saçmalıkları. nerdeyse o evde doğup büyümüştüm her yerin de bir anım vardı.Lavabodan çıktığımda ise Havin karşıladı beni elinde koca bi tepsiyle ve içinde bi kuş sütü eksik olan kahvaltılıklarla.Ama onları gördüğüm an midem bulanmıştı ve lavabonun kapısında olduğuma şükretmiştim çünkü klozete zor ulaşıp kusmuştum.Elimi yüzümü yıkadığımda kapının aralandığını fark ettim.Gelen Havindi elinde olan havluyla yüzümü kurulayıp havluyu bana uzattı. Odaya girdiğimde nane limon kaynatmıştı Ebrar. Zaten Ebrar'a hep anne derdim,annem gibiydi çünkü İngilteredeyken.
"Sağuk havalarda montumun önünü kapatır,okula gideceğim zaman termosun içine bitki çayı koyup verirdi, hastalandığımda doktora götürür,ilaçlarımın vakitlerini hiç geçirmezdi.Havin ise tam zıttıydı her zaman serbest bırakır hasta olduğumda "olmasaydın diyip geçerdi"o tam bi küçük kız kardeşti. Ama Ebrar'ın elindeki nane limon annemi hatırlatmıştı bana.Gözyaşlarım aktı bi anda ama midem daha çok bulanıyodu herkes taziye evinde olduğu için hastaneye de gidememiştim.ebrarın yaptığı o bol limonlu nana çayını zar zor bitirip, mide bulantısı için bi hap yuttum.Yine gece olduğu gibi olmuştuk Havin saçımı okşuyodu ama bu sefer sadece Ebrar ninni söylüyodu. Uyuyakalmıştık yine. Kalkmamı sağlayan şey ise mide bulantımdı yine klozete son anda ulaşıp kusmuştum. Odaya geldiğimde ikiside bana baktı ve "özür dileriz,sana iyi bakamıyoruz"dediler. Ağlamaya başladım onlarda ağlıyolardı . Buraya geldim geleli sulu göz olmuştum. Onları daha fazla üzmemek için bi kaç lokma bişey yiyip ,taziye evine gitmek için üstümü değiştirmeye gittim. Onlarda masanın üzerinde duran zeytin,peynir ve ekmeği kaldırıp geldiler.Dolaptan siyah kot pantolonumu,açık gri gömleğimi ve siyah yünlü bol kazağımı alıp dolap kapağını kapattım. Bi kaç dk içerisinde üzerimi giyip kızların hazırlanmasını bekledim. Onlarda bi kaç dk sonra hazırdılar zaten.Vestiyerden asker yeşili montumu,siyah postallarımı ve koyu gri beremi alıp çıkıcaktım ki çantamı da almam gerektiğini düşünüp çantamı armaya başladım, çantamı buldum ama telefonumu bi türlü bulamıyodum.Havinden kendi telefonumu aradığımda telefonum açıldı ama hiç tahmin etmediğim biri tarafından o kişi de "BULUT BEY" di

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin