Rüzgârlı bir sabahta okulun bahçesinde kızlarla birlikte oturmuş vakit geçiriyorduk. Belki de onlar geçiriyor, bense önümdeki deftere bir şeyler karalıyordum. Kalemi parmaklarımın arasında birkaç kere döndürdüm ve 1 haftanın ardından günlüğüme ekleme yapmaya karar verdim.
Jung Kook'u çizdiğim sayfayı çevirip boş sayfanın sağ üst köşesine günün tarihini attım. Derin ve uzun bir nefes aldım. Anlatılacak, yazılacak çok şey vardı ve ben, çok birikmiştim. Tüm duygularımı ellerime esir ettim. Kalem hareket edecek, bense kafamı dinleyip yalnızca bulutların birbirine hızla sürtüşmesiyle çıkan gürültüye odaklanacaktım.
Sevgili günlük, içimi dökmeyeli bence uzun bir zaman geçmiş gibi, ha? Nereden başlamam gerektiği ve nasıl anlatacağım hakkında hiçbir fikrimin olmaması can sıkıcı. Ancak, tahmin edersin ki bugünün konusu yine "o". Beni umursamayı bırak, kim olduğumu bile bilmediğinin ben de farkındayım. Acıtıyor acıtmasına, hem de çok acıtıyor ama, sanki hiç umut yok gibi. Sanki ağlamaya, üzülmeye mahkûmmuşum gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum. 1 hafta içerisinde o kadar çok göz göze geldik ki... ama hiçbirinin farkında değil. Ben her ana ayrı ölüp dirilirken, o hatırlamıyor bile. Yanlış insana kendimi kaptırdığımın, yanlış insanı sevdiğimin farkındayım. Ama, kalp be bu! Seçemiyor ki kimi sevmesi gerektiğini... ama ben artık bir şeylerin farkındayım. Yaptığımız planın işleyeceğine o kadar çok eminim ki, Jeon Jung Kook beni sadece seks objesi olarak görmeyecekti. Benim ona olduğum gibi, o da bana âşık olacaktı...
Gündelik hayatımla ilgili de birkaç cümle yazdıktan sonra, sayfanın boş yerlerine küçük doodlelar çizdim. Defterimin lastiğini kapağına geçirirken, yüzüme vuran sabah güneşini kapatan yapılı bir beden fark ettim. Jung Yoon Oh, karşımda tüm heybetiyle dikiliyordu. Bizim kızların ağzının suyunun aktığını fark edebiliyordum. Kahkahamı bastırıp, meraklı gözlerimi gözlerine çevirdim. "Jae Hyun?" Gamzelerini gösterecek şekilde gülümsediğinde, cidden fazlasıyla etkileyici bir çocuk olduğunu fark etmiştim.
"Yeri?" Beni taklit edip küçük bir kahkaha attı ve dizinin üzerine çömelip başını bana doğru eğdi. Şimdi yüz yüzeydik ve gözleri gözlerime bir kıvılcım vermek üzereydi. "Çalışmaya yalnızca 15 dakika kaldı, açsan bir şeyler atıştırabiliriz diye düşünmüştüm." Söylediği şeyle gülümsedim. Ancak, midem o kadar çok bulanıyordu ki, mideme kahve bile alamayacağımın farkındaydım. "Jae Hyun, inan gelmeyi çok isterdim, ancak şu günlerde birazcık rahatsızım ve bir kahve bile içmeye zorlanıyorum. 10 dakika sonra, sınıfın önünde buluşalım?" Yüzündeki gülümseme biraz düşmüştü, belli etmemeye çalışsa bile anlamıştım. Başını sallayıp yanımdan ayrılırken, telefonumu elime aldım ve Jung Kook'a mesaj yazmaya başladım.
TheRim: Jeon Jung Kook çok ateşlisin
Seninle mükemmel bir gece geçireceğimizi hayal ettikçe kendimden geçiyorum
BadJJK: Bak kızım
Gerçi kız mısın erkek misin onu bile bilmiyorum amk
Gerçekten sıkmaya başladın
Ama haberin olsun, ben 90 bedenden küçük memeleri olan kızlarla asla yatmam. ;)
TheRim: Memelerimin 90 bedenden küçük olduğunu nerden çıkardın sen ya mcçaşckös
BadJJK: Harika amk random atan azgın bir ergenle uğraşıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)
FanfictionJeon Jung Kook ve benim gözlerim, 2 saniyeliğine kesişmişti. İşte bu kısacık sürede hızlanan kalp atışlarımı, hiçbir şeye değişmezdim. Cinsellik ve küfür içermektedir. @cleverjiminie | 250218 fanfiction.