0.4

3.2K 160 99
                                    

Derin nefesler...

Evin kapısını açıp koca poşetlerimizle içeriye girdiğimizde, beni kapıda karşılayan kedim Roy'u gördüğümde yüzüme kocaman bir gülümseme oturdu. Seung Wan bir çığlık atıp poşetleri Soo Young'a fırlattı ve kedimi eline alıp koşarak içeriye gitti. Gözlerimi devirip Seung Wan'ın girdiği mutfağa girdim ve herkese poşetleri tezgaha bırakmalarını emrettim. Poşetlerin ağırlığı yüzünden iz çıkan elimi açıp kapatarak ağrının azalmasını sağlarken, deri koltuğuma kendini bırakan Joo Hyun'la kendimi tutamayıp kahkaha attım.

Ne mi olmuştu?

Kafede hepimiz oturup dedikodu ve komplo teorileri konuşurken, Tae Hyung ve Jennie'nin öpüştüğünü gören Joo Hyun yerinden kalkıp Tae Hyung'a doğru yürümüş ve Tae Hyung'un kulağını kaptığı gibi Jennie'den uzaklaştırıp arkasına çekmiş, elindeki milkshakei de sanki yanlışlıkla yapmış gibi Jennie'nin başından aşağıya boşaltıvermişti. Jung Kook'un yanındaki kız - adının Chae Young olduğunu öğrenmiştim - Jennie'nin yanına koşup Joo Hyun'u ittirmiş ve derdinin ne olduğunu sormuştu. İşte o an, ben de köpürmüş ve yerimden kalkmıştım. Bizimkiler de arkamdan asker adımlarıyla yanıma ulaşmıştı. Chae Young'un omzuna, "Sen hayırdır?" İfadesiyle bir hamle yaptığımda gerilemiş ve kızgınlığı artmıştı. Jennie ise yüzündeki milkshakei silmekle meşguldü. Chae Young bana doğru adımladığında ise olanlar olmuştu... Joo Hyun, Tae'nin hayalarına tekmeyi geçirip Jennie'nin milkshakeli saçını kaptığı gibi yerde sürüklemeye başlamıştı. Bense Chae Young'un üzerine atlayıp kafa atmış ve saçını tuttuğum gibi tavuk yolar gibi yolmuştum. Seung Wan olanları hayretle izlerken, Soo Young bana, Seul Gi'se Joo Hyun'a yardım ediyordu. Jung Kook ise Chae Young'un saçlarına mühürlediğim ellerimi çözmeye çalışıyordu. Olaylar büyüyünce ve Joo Hyun Jennie'nin kafasına kapı tabelasını geçirince Jennie bayılmış ve kafenin güvenliği bizi dışarıya atmıştı. Biz de hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam etmiştik.

"O nasıl bir kaostu öyle?" Diye sordu, elindeki kediyi okşayan Seung Wan. "Peki Ye Rim'in fırsattan istifade Jung Kook'a tekmeyi geçirmesine ne demeli? Aptal âşık." Soo Young'ın dedikleriyle gülümsememi durduramamış ve bakışlarımı yere çevirmiştim.

Seul Gi olaydan sonra alışveriş için bize katılamayacağını söylemiş ve Ji Min ile buluşmaya gitmişti. Kendisi inkâr etse de çoktan "date" olmuş ve yatıp kalkmaya başlamışlardı işte. Şimdi sıra Seul Gi'nin morarmış dudaklarına eşlik eden mor boynunu sorgulamaya gelmişti. Bakışlarımı fark ettiğinde, eliyle morarmış boynunu gizlemeye çalıştı. Hadi ama Seul Gi ayısı... Ben bunu yer miyim sence?

"Dökül," Dedim, yüzüm aniden eğlenir bir ifadeye bürünürken. Dudağını ısırıp sağ kolunu sol koluyla tuttu ve gözlerini yere doğru çevirdi. Kızlar da bana eşlik edip meraklı bakışlarını Seul Gi'ye diktiğinde, bu işin sonunda fena eğleneceğimizi anlamıştım.

Seul Gi

Nefes nefese ceketimi üzerimden atmaya çalışırken, Ji Min'in beni deri koltuğa atmasıyla dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. "Seul Gi, çok azdım," Dedikten sonra üzerime zıpladı. Öyle lafın gelişi değil.

Ciddi ciddi zıpladı.

"Ah!" Yüzünü muzip bir sırıtış kaplarken, "Bu kadar çabuk azacağını düşünmemiştim. Biliyorum bebeğim, çok seksiyim." Boynuma yönelirken, saçını çektim. Zaten daha yarım saat önce olan o kargaşa yüzünden Jennie tikisinden karnıma tekme yemiştim, bir de bu çocuk kılıklı - ama seksi - aptalın sinirlerimi zıplatmasına izin veremezdim.

"Aptal herif, azdığımdan değil, vajinamın üzerine atladığın için kasıklarımı hissetmiyorum." Tabii ki de Jennie'den tekme yediğimi, hatta kabadayı kızlar gibi kafede tek kişiye 2 kişi daldığımızı söyleyemezdim. Eğilip durumumuza bakınca, Ji Min'in hâlâ üzerimde yayıldığını gördüm. "Lan kalksana!" Sağ ayağımı ondan kurtarıp ona bir tekme atınca, yere düşmüştü.

Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin