2.2

1.5K 123 90
                                    

Oy ve yorum istiyorum annem! 🎬

Ağırlaşan göz kapaklarım, gelen bildirim sesine karşı hâlâ kalkmazken, kendimi uykunun derin sularına bırakmak üzereydim. Jung Kook'un dakikalarca beni öptüğü o günün üzerinden, birkaç hafta geçmişti ve biz, her fırsatta seks yapıyorduk. Tanrı'm, bundan cidden utanıyordum! Okulun temizlik odasının dili olsa da konuşsa, 3. dünya savaşı çıkabilirdi, sanırım. Muhtemelen Bay Gai, ağlayarak tüm insanlığın beynini kanatır ve ölmesini sağlardı. Düşündüğüm düşüncelerin arasından, kendimi tutamayıp kıkırdarken, telefonuma gelen bildirimler artmaya başlamıştı. Birkaç küfür savurup kendimi kalkmaya zorladım ve birkaç saniye öylece dikilip ayılmaya çalıştım. Elim telefona giderken, esnemiştim.

SsehunOh: Yeri, seni özledim.

Barışmaya ne dersin?

Sensizlik cidden zor geliyor bebeğim

Hey

Mesajıma bakmayacak mısın

Yeri?

TheRim: Kapa çeneni, Se Hun.

SsehunOh: Barışmak istiyorum

Seni çok seviyorum

Anlasana

TheRim: Eğer şu not saçmalığı senin başının altından çıkarsa

Yemin ederim seni doğduğuna pişman ederim

SsehunOh: Ne notu

Ne saçmalıyorsun sen

(Görüldü.)

SsehunOh: Yoksa seni rahatsız eden birisi mi var

(Görüldü.)

***
Yazdığı tüm mesajlara görüldü atmayı seçip derin bir nefes alırken, kendimi yatağa bıraktım ve yüzümü sıvazladım. Neden aklıma Se Hun gelmemişti ki? Tabi ya, bana o notları takıntılı eski sevgilimden başka kim gönderebilirdi!? Sinirle soluyup ayağa kalktım ve bana endişeyle bakan Roy'a bir öpücük gönderdim. Se Hun ve ben, geçen sene sinemada çarpışarak tanışmıştık ve açıkçası, etkileyici bir çocuktu. Birkaç hafta flört ettiğimizde, aklımı boşaltabiliyordu fakat, her şey sonradan kâbusa dönmüştü. Sevgililik konusunda takıntıları vardı, bana kafayı takmıştı. Hatta öyle ki, bir sabah uyandığımda, kapımın önünde size yemin ederim en az 100 tane olan gül demetlerine rastlamıştım. Bir şekilde onun beni bırakmasını sağlayabilmiştim fakat, arada bir beni rahatsız ediyordu. Notları gönderen kişi, Se Hun'dan başkası değildi.

Dişlerimi gıcırdattığım sırada, telefonuma bir bildirim daha geldi. Gözlerimi devirip, Tanrı'dan sabır dilerken, ekranı açtım ve şaşkınca pencereme baktım. Jung Kook bana, "Beni içeriye al, penceredeyim," yazmıştı. Kaşlarımı çatarak pencereme ilerledim ve kırmızı perdeyi kenara çekerek, penceremi tanıdık yüze karşı açtım. Pencereden atlamasıyla, soğuk ellerini belime yerleştirdi ve beni öpmeye başladı. O günden sonra, beni ilk öpüşüydü. Soğuk bedenine kollarımı dayayarak, beceriksizce öpüşlerine karşılık vermeye çalıştım.

Küçük adımlarla beni yatağa doğru yönlendirirken, ona ayak uydurup geriye doğru adımladım. Sırtım yumuşak yatağa değdiğinde, dilini ağzımın içinde hissediyordum. Eli tişörtümün aşağısına indiğinde, öpücüklerine istemeden de olsa karşılık vermeyi bıraktım. Meraklı bakışlarla yüzüme doğru bakarken, "Sorun ne?" Diye mırıldandı. Keyfimin yerinde olmadığının o da farkındaydı. Yutkunup başımı iki yana salladım ve gözlerimi gözlerine diktim. "Pek iyi hissetmiyorum," diye mırıldandım, çekinerek. Jung Kook dudağıma minik bir öpücük daha bırakırken, ayağa kalkıp yanıma oturdu. Yanında dikleşirken, kırmızı boyası hafiften akan saçlarımı elimle dağıttım.

Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin