Hei 🔫
"KIM YE RIM!"
Bay Min'in bağırışıyla, derin uykumdan uyanıp başımı sıramdan kaldırdım. Harika! Uyuyakaldığım yetmiyormuş gibi, bir de salyamı akıtmıştım. Dudağımı kazağımla sildikten sonra, matematik öğretmenimin yüzüne masum bakışlar atmaya çalıştım. Hah! Tabii ki ikna olmadı ve ders bitene kadar herkesin içinde beni azarlamaya devam etti.
İşgencemi çalan zil böldüğünde, eşyalarımı hızlıca çantama fırlattım ve sınıftan âdeta kaçtım. Beni gören sevgili arkadaşlarım benimle dalga geçerken, arkamı dönüp onlara dil çıkardım. Bunda gülünecek bir şey yoktu! Pekâlâ... belki birazcık komikti. Önüme dönmek için hareketlendiğim anda, bedenimin çarptığı sert bedenle sendeledim ve şaşkın bakışlarımı çarptığım bedene doğru kaldırdım. "Önüne bak," diye mırıldandıktan sonra, bana omuz atıp geçen Jae Hyun'un arkasından ağzım bir karış açık bir biçimde bakakaldım. "Cidden... derdi ne bunun?" Kendi kendime söylenirken, koridorun sonunda gördüğüm Bayan Yoo'nun parmak işaretiyle kendime gelip ona doğru ilerledim. Jae Hyun, başlarda ne kadar nazikse, şimdi o kadar kabaydı. Ondaki bu ani değişime anlam veremiyordum fakat, beni korkuttuğu kesindi.
"Yarın okulun sahnesinde seçtiğin parçayı söyleyeceksin. Hazırsın, değil mi?" Başımı sallayıp, güven vermek adına gülümsedim. Bayan Yoo gülümsememe karşılık verip omzumu pat patladı ve arkasını dönüp benden uzaklaştı. Şarkımı seçip hazır olduğum koca bir yalandı! Jung Kook'u düşünmekten tüm bunlar aklıma bile gelmemişti oysa... endişeli ifademi, koridorun başında gördüğüm Jeon'un güzel gözleri bozarken, gülümsememe mani olamadım.
Adımları bana doğru ilerlerken, koridordaki tüm kızlar ona hayranlıkla bakıyordu. Ellerini siyah pantalonunun cebine sokmuştu ve bu şekilde ne kadar ağız sulandırıcı olduğunun farkında değildi. İstemeden güldüm. O, yalnızca benim olabilirdi... tam önümde durduğunda, meraklı bakışlarımı gözlerine çevirdim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki, duyduğuna emindim. Kulağıma doğru yavaşça eğildi. Sesini duymayı beklerken, kulak kepçem ve memem arasındaki noktaya batırdığı dişleriyle irkilip ellerimi göğsüne koydum. Bunu okul koridorunda yapması etik miydi? Hem de okulun tüm meraklı öğrencileri bizi izlerken!
"Alev kırmızısı o saçlarının, sana ne kadar çok yakıştığının farkında mısın?" Yutkundum. Birkaç gün önce bizim kızlarla beraber hepimiz saçlarımızı boyamıştık ve kırmızı rengini tercih etmiştim. Jung Kook'a cevap verecekken, koridorun ucunda sinirli gözlerle bize bakan Lalisa'yı gördüğümde, meydan okurcasına gözlerinin içine baktım. Cidden... yeni bir dayağı hak ediyordu! Jung Kook kafasını kaldırıp yüzüme baktığında, bakışlarına eşlik edip dudağımı dişledim. "Beğenmene sevindim..." Jung Kook'un yamuk gülümsemesi yüzüne yerleştiğinde, Tae Hyung arkadan yaklaşıp kolunu Jung Kook'un boynuna sardı ve onu yanımdan geçirip tuvalete doğru sürükledi. Telefonumdan gelen bildirimle, dikkatim dağıldı.
Baechu: Bebek
Nerdesin
TheRim: Giriş koridorundayım
Ne var
Baechu: Hâlâ okuldan çıkmadın mı aq
Ne o ne var falan hayırdır
Dayak mı arıyorsun kendine bücür
TheRim: Bayan Yoo yanına çağırmıştı amk
Dövüşeceksek dövüşelim babaanne
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)
FanfictionJeon Jung Kook ve benim gözlerim, 2 saniyeliğine kesişmişti. İşte bu kısacık sürede hızlanan kalp atışlarımı, hiçbir şeye değişmezdim. Cinsellik ve küfür içermektedir. @cleverjiminie | 250218 fanfiction.