Derin derin nefesler annem :) 💊
Jung Kook ile yaklaşık 2 haftadır birbirimize yan yan bakışlar atmaktan başka bir şey yapmıyorduk. Açıkçası, bu kalbimi çokça kırıyordu ama, en azından gerçekleri görebilmem için gözlerimi de açmamı sağlıyordu. 2 hafta boyunca tam tamına 8 farklı kızla görmüştüm onu. Bana aşkla alâkalı sorular sorduğu gün, "Sen âşık olamazsın," dediğimde aksini iddia ediyordu, ihtimal veriyordu. Ama, onun kalbi umutsuzdu, o asla âşık olamazdı ve benim her zerrem pes etmişti. Ufak bir umut hâlâ içimdeydi ya, orası ayrı.
Mektupçu'ya karşılık olarak ben de bir mektup göndermiştim ve o mektup o gece ben uykuya daldığım vakit, korkutucu bir şekilde alınmıştı. Korkutucu dediğim, her gece beni izlemeye gelen birisinin olduğunu bilmek, elbette korkutucuydu! Her gece onun mektup bırakmasını tırnaklarıma dişlerimle işkence etmemek için erkenden uyumuştum, ama hâlâ bana bir not göndermemişti. Ümidimi bu konudan da kesmeye başlayacak olsam bile, her gece penceremin kenarına - pencerem kapalı olsa bile - bakmaktan usanmayacaktım.
Arkadaşlarımın neredeyse hepsinin düzenli bir ilişkileri vardı. Joo Hyun ve Tae Hyung sürekli beraberlerdi ve mutlu görünüyorlardı. Seul Gi ve Ji Min sadece seks arkadaşı olduklarını iddia etseler de, aralarında bundan daha fazlası olduğunu göremeyecek kadar aşkı tanımıyorlardı. Soo Young adının Seok Jin olduğunu bildiğim çocukla takılıyordu ve çocuğa olan bakışlarından fazlasını istediğini anlayabiliyordum. Tek zedelenmiş olan ilişki, Seung Wan ve soğuk nevale Yoon Gi ilişkisiydi. Seung Wan'ın kabinde ağladığı günden sonra, aralarındaki ilişkinin arasına daha da çok buzlar girmişti. Seung Wan, hiçbir beklentisi olmadan seviyordu, ancak Yoon Gi, sevmesine bile izin vermeyecek kadar câniydi.
Geçtiğimiz günlerde, telefonum çalmıştı ve bilinmeyen bir numara olduğu için, bana notlar yollayan kişi sanıp heyecanla açmıştım. Fakat, annemin sesini duymamla tüm umudum yerlebir olmuştu. Bağırıp çağırdım. Annemse telefonun öbür ucundan ağlayıp durdu. Onları hayatımda istemediğimi ve bir daha beni aramaması gerektiğini avaz avaz bağırarak aktardıktan sonra telefonu kapatmıştım ve telefonu kapattığım an, o güçlü duruşumu yitirmiş ve yere çöküp bağırarak ağlamıştım.
Pekâlâ, hayatım bombok bir durumdaydı.
Derin bir nefes alıp Jung Kook'un da dahil olduğu bunaltıcı sınıf ortamını terk ettim. Arkamdan birkaç kişi ismimi bağırsa da, umursamayıp tuvalete yöneldim ve tam o an dikkatimi boynumdaki boşluk çekti.
Kahretsin!
Koşarak tuvaletten çıktım ve terk ettiğim sınıfa geri dönmek için koşmaya başladım. Sınıfa nefes nefese akın ettiğimde, gözlerim yerdeki tüm boşlukları arayana kadar bakındım. Sonucu hüsran olunca başımı kaldırdım ve ıkındım. "Lanet olası kolyemi göreniniz var mı?" Arkama dönüp umutla sorduğum soruya birkaç kişi aval aval baksa da, diğerleri kendi arasında konuşmaya başlamıştı. Tam o an bir şey fark ettim. Jeon Jung Kook artık burada değildi.
Kaşlarımı çatıp dışarıya çıktım ve yemekhaneye ilerledim. Yemekhane tıka basa dolu olsa da burada bir Jeon Jung Kook olmadığından kesinlikle emindim. Dilimi köpekdişimin ucuna bastırıp arkamı döndüm ve tam o an telefonuma bir bildirim düştü. Kaşlarımı çatıp cebimdeki telefona uzandım ve düşen bildirimin ondan olduğunu gördüm.
BadJJK: Tatlı ve asi kız Kim Ye Rim
TheRim: Ne istiyorsun
BadJJK: Benim değil de, senin isteyecek bir şeyin varmış gibi görünüyor.
TheRim: Açık konuş yoksa yeniden engelleyeceğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)
FanfictionJeon Jung Kook ve benim gözlerim, 2 saniyeliğine kesişmişti. İşte bu kısacık sürede hızlanan kalp atışlarımı, hiçbir şeye değişmezdim. Cinsellik ve küfür içermektedir. @cleverjiminie | 250218 fanfiction.