+30 vote yeni bölüm ellerinizden öper :* 💙
Karanlık bir yolun ortasındaydım. Yol oldukça genişti ve kendimi ufak bir nokta gibi hissediyordum. Aynı zamanda korkuyordum da. Yalnız hissediyordum. Normal miydi bu? Çevremde çok fazla insan yok muydu oysa? Gözlerimi yumdum. Karanlık aynıydı. Ne fazlalaşmıştı, ne de azalmıştı. Derin bir nefes almaya çalıştım. Yapamadığımda, bir şeylerin ters gittiğini anlayabilmiştim. Ensemde bir nefes hissettim, bir an. Kimdi bu? Kim olmasını istiyordum? Kapanan gözlerimi yavaş yavaş araladım ve burnuma güzel tarçın ve salep kokusunun dolduğunu hissettim. Buradaydı, sanırım. İsmini mırıldanmaya çalıştım, ancak sesim çıkmıyordu. Garip bir rüyanın içinde olduğumu o an anladım. Tarçın ve salep kokusunu bastıran bir koku daha hissettim. Yoğun nane kokusu. Ellerimi kaldırdım, körlüğümün arasından dokunmaya çalıştım onlara. Ama, hiçbir şey yoktu, sadece kokuları vardı. Yapayalnızdım.
Gözlerimi aralarken, belime sarılmış güçlü kolu, rüyamdaki gibi yoğun tarçın ve salep kokusundan tanımıştım. "Ye Rim," endişeyle ismimi mırıldandığında, sırt üzeri döndüm ve elimle alnıma bastırdım. "Kabus mu?" Sorduğu soruya başımı sallayarak kısa bir cevap verdiğimde, o da sırt üzeri dönmüş ve benim yaptığım gibi tavanı izlemeye başlamıştı. Öylece uzanıyorduk. Neler olduğunu bilmiyordum. Son 2 haftadır bu tür rüyalar görüyordum. Yoon Oh için endişeleniyordum da aynı zamanda. Aniden, kimseye bir şey söylemeden ortalıktan kaybolmuştu ve ben ona hiçbir şekilde ulaşamıyordum. Gözlerimi kapattım yeniden. Yoon Oh'nun duygularıyla oynamıştım ve onu yaralamıştım. Ben dünyadaki en aptal insandım. O bu şekilde kırılmayı hak etmiyordu. Başımı iki yana sallarken, üzerimde hissettiğim ağır bedenle gözlerimi araladım. Jung Kook bir tutam saçımı elinde döndürürken, yavaş yavaş eğilmiş ve dudaklarıma dudaklarını sürtmüştü. Ne söyleyeceğimden habersiz, "Jung Kook," diye mırıldanmıştım. Dudaklarını boynuma yavaş yavaş sürterken, "Hm hm," diyerek cevaplamıştı beni. Dişini boynumda hissederken, titrek bir nefes aldım. Soracağım sorudan habersiz bir şekilde, "Beni seviyor musun?" diye soruvermiştim. Bir an durmuştu.Neden durduğunu merak etmeme rağmen, sesimi çıkarmamıştım.
Dudaklarının ince dokunuşları göğsüme doğru inerken, elimi kaldırdım ve saçlarını okşadım. Beni, benim onu sevdiğim gibi sevmiyordu, biliyordum. Sevmeyecekti de. Elini boynuma bastırırken, başım yukarıya doğru itilmişti. Eli kadınlığıma ulaştığında, dudaklarımı aralamıştım. İşte başlıyorduk. Tişörtümün eteklerinden tutup beni soyarken, dudaklarımdan mırıltılar dökülüyordu. Sutyenimin kopçasını tek bir el hareketiyle açarken, gözlerimi kapattım ve başımı tavana doğru kaldırdım. Üzerimde doğrulup tişörtünü çıkardığını hissettiğimde, gözlerimi araladım. Gözgöze geldiğimizde, üzerime eğilip dudaklarımı dudaklarının arasına almıştı. Onu seviyordum. Herbir zerresi rahatlatıyordu beni. "Çok güzelsin." Dudaklarından sadece bu cümle dökülmüştü. Gülümsedim. "Sen de benimsin." Mırıldandığım cümlenin ardından alt dudağını dişlediğimde, inlemiş ve boynumdan göğüslerime, oradan da karnıma doğru inmişti. Telefonuma uzanıp bir şarkıyı başlatırken, çalan şarkıyla gülümsedim.
Ariana Grande - Love Me Harder şarkısı odada kısık bir melodi şeklinde yayılırken, Jung Kook şortumu indirirken, gözlerimin içine bakmış ve şarkının birkaç cümlesini mırıldanmıştı. Cause if you want to keep me, you gotta gotta gotta got to love me harder. (Eğer beni tutmak istiyorsan, beni daha çok daha çok sert sevmelisin.) Mırıldandığı cümleyle gülümserken, o ise iç çamaşırımı indiriyordu. Yastığa tırnaklarımı batırırken sıcak nefesini kadınlığımda hissetmemle inledim. O ise gözleriyle bana bakmış ve işini yapmaya devam etmişti. Aldığım zevkten kıvranırken, belimi okşayan elleriyle, içimdeki ateş yükselmişti. Başını kaldırırken, bu sefer şarkıya ben eşlik etmiştim. So what would i do if i can't figure it out? I'm gonna leave leave leave again. (Anlayamazsam ne yapacağım peki? Yeniden bırakacağım.) Jung Kook'un güzel dudakları kıvrılırken, "Aklından bile geçirme," diye mırıldanmış ve yaptığı işe geri dönmüştü. Dudaklarıma büyük bir gülümseme yayılırken, başımı iki yana sallamış ve saçlarını çekiştirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Touches | JJK (DEVAM ETMEYECEK)
FanfictionJeon Jung Kook ve benim gözlerim, 2 saniyeliğine kesişmişti. İşte bu kısacık sürede hızlanan kalp atışlarımı, hiçbir şeye değişmezdim. Cinsellik ve küfür içermektedir. @cleverjiminie | 250218 fanfiction.